Acı gerçek: Külliye, yapanlara, yaptıranlara, yapılmasına ses çıkarmayanlara, yalakalara ve yağcılara “RANT”tır
Aylardır yazıyorum, sorry ama övüneceğim; bu külliye alçaklıktır, ahlaksızlıktır, soysuzluktur, terbiyesizliktir...
Bunu görmemek ve kabul etmemek daha da büyük alçaklıktır; çok daha büyük ahalksızlık, soysuzluk ve terbiyesizliktir...
-*-*-
“Türkiye hediye etti, biz karışamayız” demek, “mazaret” olamaz!
“Teşekkür ederiz, okula ve hastaneye ihtiyacımız var” diyemez misiniz?
Diyemiyorlar...
-*-*-
Kardeşim, Türkiye’nin şu anda çok ciddi para ihtiyacı olduğu apaçık ortada...
“Lütfen bu kaynağı depremzedelere aktarın” da demiyoruz, diyemiyoruz, diyemiyorlar...
-*-*-
Ya hu; gerçekten bizi yönetenler veya bizi yönetenleri yönetenler; bu seviyede ahlaksız ya da alçak mı?
Mevcut durumda külliye inşaatının durmamasını; tam tersine pankartlar asılarak devam etmesini açıklayabilecek Türkçe bir söz, bir deyim, bir atasözü yaratılmamıştır çünkü “inanın, sağlam, iyi, köklü, dürüst, düzgün bir kültürde bu seviyede bir ahlaksızlık yapılmamıştır, yapılamaz”...
-*-*-
Peki neden?
Biraz düşününce meseleyi çözer gibi oldum ve UBP’li bir eski abime, konuşmakta çok zorlanıyor olsam da sordum: “Abi neden ahlaksızlık olduğu bilindiği halde bu inşaat durmuyor? Neden okula, hastaneye veya depremzedelere aktarılamıyor?”
Kısaca şöyle yanıtladı:
“Serhatcığım, külliye ya da yerleşke veya adı her neyse, planlandı, tasarlandı, yapılmaya başlandı... Yasadışılık, kaçak olma durumu da biliniyordu ama umurları değildi... Burada asıl mesele, KKTC’ye itibar kazandırmaktır ya da odur budur değildir... Burada milyarlarca TL’lik para vardır... Bu para, yapanlar, yaptıranlar, yaptırtanlar, ses çıkarmayanlar derken, ilgililer tarafından çoktan bölüşülmüştür... İlgili şirket ya da şirketler parayı aldıkları için inşaata devam edeceklerdir. Daha fazla söylemeye bilmem gerek var mı? Para biter de tamamlanamazsa, 14 Mayıs sonrası belirsiz...”
-*-*-
Anladık mı yoksa bir daha anlatayım mı?
Bu külliye, KKTC’nin olmayan itibarına itibar katmayacak!
Bu külliye, yapanlara, yaptıranlara, yapılmasına ses çıkarmayanlara, yalakalara, yağcılara “RANT”tır...
-*-*-
Erdoğan niye mi seçimi kaybetmelidir?
Çünkü boşverin KKTC’yi; Türkiye daha fazla bu çökmüşlükte, bu kokuşmuşlukta, bu ahlaksızlıkta bir seviyeyle yönetilmemeli!
-*-*-
Evet, külliye KKTC’ye itibar ya da Tatar’a Saray için değil, bazılarına milyarlar kazandırmak içindir...
Depremzedeler ya da okulsuz çocuklar mı?
Kimin umurunda!
Peki bizimkiler?
Neden sesleri çıkmıyor?
Lütfen bu sayfadaki öteki yazıyı da okuyun!
Maskaralık, edebsizlik ve alçaklık!
Ersin Tatara’da ne çeker be amma!
Hakikatten yani, ne sağa yaranır, ne sola adam!
Ne yapsa bir türlü kimseye beğendiremiyor!
Şimdi de Ergün Olgun’a kafayı takanlar var!
Aslında şimdi takılmadı bu kafa ama son günlerde şiddeti artırdılar...
-*-*-
“Türkiye düşmanıdır, Türkiye’ye küfreder” diye benim için zamanında söylemediklerini bırakmamışlardı...
Neden?
Abi, bu faşistlerle uğraşmanın bir anlamı yok benim için ama değil Türkiye’ye, Dünya’nın hiç bir devletine ya da ülkesine küfür etmişliğim olamaz!
Bunu belirtmek zorundayım...
-*-*-
Neyse şu anda Ergün Olgun için Tatar’a günlük rutin baskı yapılıyor...
“Müzakerecilikten alacaksın bu adamı...”
Kim var bu işin arkasında?
Yıllardır hep o noktada duran, Annan Planı döneminde “hayır” kampanasyının başını çeken çözüm düşmanı statükouc Ergenekoncu tayfa...
Tahsin abi bunlardan biri, belki birincisi...
-*-*-
Peki sebep ne?
Ergün Olgun kendilerinden farklı düşünmüyor aslında ama herhalde “müzakereler başlasın, bizim için sorun yok, şartlarımız belli” anlamına gelen açıklamalarını dahi sevmiyorlar...
“Müzakere olması için eşit egemen devlet olduğumuz kabul edilmeli” diye tutturdular!
-*-*-
Eşit ve egemen devlet!
Bu iddiayı savunacaksanız, elinizin çok güçlü olması gerekmez mi?
Mesela Tahsin abi...
Tahsin abiyi bu eşit ve egemen devletin hükümet başkanı mı “Dışişleri Bakanı” olarak atadı?
Komik oluyorsunuz!
Dünya bunu bilmiyor mu sanıyorsunuz?
-*-*-
Yani abi senin dışişleri bakanını Türkiye doğrudan atayabiliyor, M.K. isimli kişi, müdür seviyesinde atamalara dahi bakabiliyor; şu anda kabine değişikliği için de bu M.K. veya Büyükelçi’nin görüşleri bekleniyor... İhaleleri onlar ayarlıyor, komisyonları onlar alıyor veya belirliyor...
Ama Nikos Christodulidis’e diyeceksiniz ki; “eşit ve egemen devletimizi tanımazsanız masaya oturmayız!”...
Ve O da sizi ciddiye alacak!
-*-*-
Lise öğrencisi bir kardeşimiz Tatar’a sordu; “Bunca ihtiyacımız varken neden külliye?”...
Bir öğrenci sordu: “Din İşleri Dairesi Başkanı’nı neden görevden alamıyorsunuz?”
-*-*-
Tatar veya hükümet bunlara karar veremez ki!
“Ben karar veremem” dedi zaten...
Sen karar veremezsen, senin hükümetin karar veremeyecekse, hani be egemen eşit devletiniz?
-*-*-
Komik bile değilsiniz!
Şaka bile değilsiniz!
Maskarasınız!
Ama maskaralık ötesinde yaptığınız edebsizliktir...
Öğrenciler çadıra mahkum edilirken, külliye inşaatının devam etmesi ve müdahale edemeyişiniz, yobaz imamı görevden alamayışınız ve “müzakere masasına eşit egemenliğimiz kabul edilmezse oturmayız” demeniz, en sade ifadeyle alçaklıktır...
-*-*-
Düşmüş ve gülmüşüz!
Vay da ne ahlaksızmışız!
Yörüyün be oyanı; ahlaksızlık arıyorsanız, önünüzde duruyor, azacık kafayı kaldırın, göreceksiniz!
Düşmüş da gülmüşüz!
Yok üzülecektik!