Acı gün…
*** 32’si 1974’te, 2’si 1963’te “kayıp” edilmiş Dohni’den 34 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar Taşkent’te defnedildi…
32’si 1974’te, 2’si 1963’te “kayıp” edilmiş Dohni’den 34 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar dün Taşkent’te (Vuno) düzenlenen askeri törenle defnedildi…
“Kayıp” yakınlarının çok büyük acılar içinde, gözyaşlarıyla toprağa verdiği 34 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar artık onlar için özel olarak yaptırılan Taşkent Şehitliği’ndeki kabirlerinde olacaklar…
1974’te bazı EOKA-B’ci Kıbrıslırumlar tarafından Dohni, Zigi ve Mari’deki (Taşkent, Terazi ve Tatlısu) evlerinden silah zoruyla toplanarak iki otobüse konulan ve bilinmeyen bir noktaya götürülen toplam 84 Kıbrıslıtürk’ten tek bir tanesi, Suat Kafadar hayatta kalabilmiş ve yapılan katliamı anlatmıştı…
Birinci otobüste bulunan Kıbrıslıtürkler, Leymosun yakınlarındaki Palodya askeri kampında öldürülerek gömülmüşler ancak Suat Kafadar’ın yaralı olarak kaçarak Muttayaga köyüne gitmesi ve Kıbrıslıtürk makamları bu katliamdan haberdar etmesi sonucu, Birleşmiş Milletler yetkilileri katliamı soruşturmaya başlayınca, ilk otobüste bulunup da öldürülen Kıbrıslıtürkler, gömüldükleri yerden çıkarılarak, bu kez yine Leymosun yakınlarındaki Yerasa maden ocağına gömülmüştü. Ancak bir süre sonra maden ocağının genişletilmesi üzerine, bulundukları yerden yeniden çıkarılmışlar ve madenin altındaki bir noktaya yeniden gömülmüşlerdi. Yerasa’da bu alanda Kayıplar Komitesi’nin yürüttüğü kazılar yaklaşık iki yıl devam etmiş ve ilk otobüste bulunan “kayıp” Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlar bulunmuştu. DNA kimliklendirmesi sonucu bu ilk otobüste bulunan Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlar defnedilmek üzere ailelerine iade edilmeye başlanmıştı.
İkinci otobüste bulunanlar ise yine Leymosun yakınlarındaki Pareklişa’da bir başka maden ocağında öldürülerek gömülmüşlerdi. Burada yürütülen kazılar da geçtiğimiz günlere kadar devam etmiş ve bu toplu mezardan da 35 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar bulunmuştu. Şimdi bu ikinci otobüste bulunanlar da DNA kimliklendirmesi için gereken sürece girmiş bulunuyor…
1963 “kaybı” iki Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar ise Strovulos Parisinos bölgesinde yapılan bir kuyu kazısında bulunmuştu.
BÜYÜK ACI…
Dün yapılan törende yakınları ilk otobüste bulunan “kayıp” yakını Dohnili Kıbrıslıtürkler, çok büyük acılar içindeydiler, gözyaşları, çığlıklar arasında sevdiklerini küçük tabutlar içinde toprağa verdiler. Tüm devlet ve askeri yetkililerin katıldığı askeri törende acı içinde tabutu kucaklayan “kayıp” yakınları vardı, kimisi yere düşüp bayılan “kayıp” yakınları vardı… Törene katılan herkes gözyaşlarını tutamadı – Dohnili “kayıp” Kıbrıslıtürkler için yaptırılan Taşkent Şehitliği’ndeki törende Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun yanı sıra Taşkent Kayıp Yakınları Komitesi adına Erdinç Erdağlı da bir konuşma yaptı. Erdağlı bugünkü törenin geçmiş yıllardaki anma törenlerinden çok daha anlamlı ve unutulmayacak tören olacağını belirtti ve “Tıpkı 1974 15 Ağustos’u gibi. Bu tarih Taşkent halkı için hep acı anılar ve gözyaşı ile hatırlanmaktadır. İntikam duygusunun ve ırkçılığın kalplerini taş, gözlerini kör ettiği silahlı Rum güçleri, Taşkent, Terazi ve Tatlısu köylerinden silah zoruyla topladıkları 83 kardeşimizi Limasol yakınlarındaki iki farklı bölgeye götürerek acımasızca kurşuna dizmişlerdir” dedi.
Aradan geçen uzun yıllara rağmen acılarından hiçbir şey eksilmediğini belirten Erdağlı, “Aileler, yakınlarının şehit olduklarını bilmelerine rağmen içlerinde yine de bir gün geri dönebilecekleri umudunu hep taşımışlardı. Şehitlerinden geriye kalan, kimselere vermeye kıyamadıkları elbiselerini, ayakkabılarını ve ufak tefek şahsi eşyalarını hala daha evlerinin bir köşesinde özenle saklamaktadırlar. Bugün bayraklarla sarılı, sıra sıra şehitlerimizi gördükçe beslenen umutların bittiğini, artık her şeyin gerçeğe büründüğünü kabulleniyoruz” dedi.
Erdağlı, “Artık başlarında dua edebileceğimiz, bayramlarda, hatta hiç kutlayamadığımız “babalar gününde” ziyaret edebileceğimiz birer kabirleri olacak. Bu ancak ailesinde kayıp olanın anlayabileceği bir duygudur” dedi.
Taşkent Şehitliği’nde bir de küçük müze yaptırılarak buraya “kayıplar”ın üzerinde bulunmuş olan giysiler, saatler ve diğer eşyacıkları sergilendi.