ACI seçim
Finale gerek yok!.
En baştan söyleyelim sözümüzü:
“Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimi, barışsever Kıbrıslı Türkler’in vicdanlarını yaraladı...”
***
Ada’daki her meseleyi ‘Rum’a ve ‘Türk’e boyadıkça...
‘Birleşik Kıbrıs’ değil!..
‘Taksim’e döküyoruz betonu ha bire...
Yani ‘ayrılığa...’
***
‘Avrupa Parlamentosu’ seçiminde Kıbrıslı Türkler’in ‘seçme’ ve ‘seçilme’ hakkı tek sonuç doğurdu:
“Güvensizlik!..”
Ne yazık ki ‘güven’ ve ‘yakınlaşma’ yerine ‘güvensizliği’ körükledi seçim...
***
Lefkoşa’daki sandığa gittim!.
İsmi ‘seçmen’ listesinde olanlar, son derece nezaketle karşılandı, oyunu kullandı, ayrıldı...
Olmayanlar ise öfkelendi, direndi...
İçişleri Bakanı, elinde ‘mühür’, tam bir ‘muz cumhuriyeti’ edasıyla ‘kayıtsız’ seçmenlere ‘çala kalem’ birer belge yazdı, mühürledi... “Kimlik numarası bulunamadığından oy veremedi” falan!
Oysa ki Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimi en baştan, Avrupa Parlamentosu’ndaki iki temsiliyet için Kıbrıslı Türkler’in “kendi seçimi”ne imkan tanıyabilirdi.
Yapmadı!..
Bu ilk ‘hata’yla da yetinmedi!..
“Kıbrıs kimliği olan herkes oy verebilir” diyebilirdi, demedi!..
***
Tabii, Kıbrıslı Türk adaylar ‘örgütsüz’ olmanın ve “sahipsiz” kalmanın acısını yaşadı.
Çünkü, ‘seçmen listesi’ne giremeyen isimler için aslında ‘fırsat’ yaratılmıştı, ‘geliniz, adresinizi bildiriniz’ diye...
Herkesin aklı başına ‘son gün’ geldi.
Yaşadık ve yine anladık ki, ‘seçimler’ bir ‘disiplin’ ve ‘örgütlülük’ işiydi!..
***
Kimleri görmedim ki, ‘sandık’ta...
İnsan ‘şaşırıyor’ gerçekten de...
Bir diğer dikkatimi çeken, CTP ve TDP’nin ‘destek vermiyoruz’ tavrı, ‘tavan’dan gelen sözlere yansısa da, ‘taban’da tam da benimsenmedi.
Parti Meclisi üyelerinin dahi ‘oy’ kullanması bunun işaretiydi...
***
Lefkoşa sandığında gerginlik oldu, tansiyon yükseldi, doğru...
Ancak ‘çevik kuvvet müdahale etti’ söylemleri fazlaca abartıydı.
8 polis geldi... Sandık başına yanaşmadı dahi...
***
Ve son yorumum, tıbbi (!)
Oy verenlerde bir ‘omurga sorunu’ gözlemlemedim hani !..