Acıları ve gelecekleri ortak olan iki “kayıp” yakınının, Leyla ve Hristina’nın dostluğu…
Leyla Kıralp, Zigili (Terazili) eşini 1974’te Dohni katliamında kaybetti… Ondan geride kalanlar, Yerasa’da, Palodya Kıbrıslırum askeri kampında öldürülüp oraya gömülen, sonra da bulundukları yerden çıkarılıp Yerasa’ya taşınan bir otobüs dolusu Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlarla birlikte, bir toplu mezarda bulundu… Öldürülen Kıbrıslıtürkler’in naaşları Palodya askeri kampından Yerasa’ya neden taşınmıştı? Birleşmiş Milletler buradaki gömü yerini bulamasın diye… Çünkü Dohni’den alınıp götürülen birinci otobüste bulunanlar ve Palodya askeri kampında öldürülenler arasında sağ kurtulan ve neler olup bittiğini anlatan bir Kıbrıslıtürk vardı: Suat Kafadar… Suat Kafadar’ın tanıklığı üzerine, Birleşmiş Milletler yetkilileri Palodya askeri kampına ziyarette bulunmuş, bunun üzerine BM yetkilileri Kıbrıslırum askeri yetkililer tarafından “Şimdi askeri tatbikatımız vardır, siz gidin de yarın gelin” denilerek kamptan yollatılmışlar, geceleyin de askeri bir operasyon düzenlenerek toplu mezar açılmış ve buraya gömülü Dohnili ve Terazili Kıbrıslıtürkler’in naaşları çıkarılarak Yerasa’ya taşınmışlardı… Bir toplu mezardan, bir başka toplu mezara… Hatırlayalım: Daha sonra Yerasa’da gömülü oldukları madende, genişletme çalışmaları yapıldığında kalıntıları ortaya çıkınca, bu kez gene aynı bölgenin altında bir noktaya gömülmüşlerdi… Gömüldükleri yer üçüncü gömü yeriydi, üçüncü toplu mezar…
Burası Kayıplar Komitesi tarafından kazıldı yıllar sonra ve Leyla Kıralp’ın eşinden geride kalanlar da bulundu, diğer Kıbrıslıtürkler’le birlikte ve DNA testleri ardından, defnedilmek üzere ailelerine iade edildiler küçücük tabutlar içerisinde… Cenaze törenine Leyla Kıralp’ın çok sayıda Kıbrıslırum arkadaşı, barış mücadelesini birlikte yürüttüğü Kıbrıslırumlar da katılmıştı, biz de katılmıştık cenaze törenine… Cenaze töreninde dahi Leyla Kıralp’a laf atan bazı Kıbrıslıtürkler oluyordu ama buna rağmen dimdik duruşuyla, insan sıcaklığıyla ve kalbindeki sevgiyle toprağa verdi eşini Leyla Kıralp…
Ardından onun anısına, Tatlısu (Mari’de) bir anıt mezar yaptırdı… Bu anıt mezar sadece Dohni katliamında öldürülen eşi adına değil, tüm Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıplar” adına yapılan bir anıttı.
Bunları Leyla Kıralp kendi çabasıyla, kendi cebinden yaptı…
Herhangi bir “fon”a veya “proje”ye başvurmadı…
Bir kitap yazdı ve acılarını ve hüzünlerini ve düşüncelerini ve bütün hayatını bu kitaba sığdırdı: Okuyanların tüylerinin diken diken olduğu, inanılmaz bir özyaşam öyküsüydü bu: Dostluğa, barışa, uzlaşmaya bir çağrıydı… “Paylaştığımız ıslak ve beyaz mendil” başlıklı bu kitap, hem Türkçe, hem de Rumca olarak yayımlandı… Leyla Kıralp bu kitabını Kıbrıslırum kadın barışseverlerin yardımlarıyla köy köy, kasaba kasaba dolaştırdı – pek çok etkinlik düzenleyerek Kıbrıs’ın güneyinde gitmediği yer kalmadı… Her etkinlikte aynı çağrıyı yaptı: Hem acılarını anlattı, hem de bu acıların ortak olduğunu söyleyerek barış, anlayış, adamızın birleştirilmesi çağrısında bulundu…
Hristina Pavlu Solomi Patça Komikebir’de doğup büyüdü… Babası ve erkek kardeşi “kayıp” edildiğinde henüz 13 yaşında bir kız çocuğuydu… Babası ve erkek kardeşi, yanlarında başkalarıyla birlikte Galatya’da esir olarak tutuldukları kulüpten askeri yetkililer için çalışmakta olan bazı Kıbrıslıtürkler tarafından alınarak Galatya gölünde kurşuna dizildiler, bir toplu mezara gömüldüler…
Göldeki tek toplu mezar değildi bu – ikinci bir toplu mezar daha vardı… Tümü de Kıbrıslırum savaş esirlerinden oluşan toplam 17 kişi gömülmüştü bu göle…
Yıllarca birlikte uğraş verdik Hristina’yla – ta ki Galatya gölündeki toplu mezar kazılsın ve babasından ve erkek kardeşinden bulunanlar bu mezardan çıkarılıp DNA testlerine gönderilsin… Ta ki o çok sevdikleri küçük birer tabut içerisinde Leymosun’da yapılacak cenaze törenine gönderilebilsin… Ta ki Leymosun’da bir mezarlığa defnedilsinler…
Hristina Pavlu Solomi Patça, yıllardır hem Kıbrıslıtürk, hem Kıbrıslırum “kayıplar”ın bulunabilmesi, gömü yerleri hakkında bilgi toplanabilmesi, neler yaşandığının ortaya çıkarılması için yılmadan emek verdi, vermeye devam ediyor…
İki toplumlu kayıp yakınları ve savaş mağdurlarının ortak örgütü olan “Birlikte Başarabiliriz”de gönüllü olarak emeğini ortaya koyuyor, kalbini ortaya koyuyor, bu topraklara sevgisini ve umudunu ortaya koyuyor… Etkinlikler organize ediyor, etkinliklerde konuşuyor, barış için, uzlaşma için, artık bu topraklarda kan dökülmesin, kimse “kayıp” edilmesin, bu korkunç miras temizlensin, barışa gidelim, adamız birleşsin diye konuşuyor… Bu süreçte ağır bir bedel ödüyor: Nefret söylemlerinin hedefi oluyor, hatta katıldığı “kayıp” cenaze törenlerinde dahi onu hedef gösteren bazı faşist yetkililer çıkabiliyor ve kiliseye yığılmış Kıbrıslırumlar’a onun ve yaptıklarının “yanlış” olduğu hakkında mesajlar veriliyor. Ama dimdik duruyor Hristina, yılmıyor – çünkü bu gönüllü işleri yürekten gelerek yapıyor, böylesi olaylar kalbini kırsa dahi yoluna devam ediyor…
Leyla ve Hristina iyi bir dostluk kurdular – aynı örgütte birlikte çalışıyorlar… Aynı acıları paylaşıyorlar ve paylaştıkları acılar ortak bir gelecek kurmamızın yolunu açıyor. Ne Leyla, ne de Hristina kendi köşesine çekilip “tek kurban biziz” ayaklarına yatmıyor çünkü – her iki tarafın acılarını da görüyorlar, anlıyorlar, paylaşıyorlar ve bunun hakkında konuşuyorlar… Duymak istemeyenler olsa dahi, seslerini alçaltmıyorlar – yüksek sesle söylüyorlar bunları…
Leyla Kıralp, Dohni’den alınıp Palodya’da öldürülen ve Yerasa’ya gömülen eşi ve tüm “kayıplar” adına yaptırdığı anıtın açılışında Hristina’nın da yanında bulunmasını istemişti ve Hristina da o gün bu törene katılarak bir konuşma yaptı… Hristina’nın sevgili babası ve kardeşi için Leymosun’da yapılan cenaze törenine Leyla da katılarak küçük tabutlara çiçek koydu, bu acılı gününde Hristina’nın yanında bulundu, cenazeye katılan bir otobüs dolusu Kıbrıslıtürk’le birlikte…
Leyla ve Hristina, Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın müzakere masasında olması gereken örnek insanlardır… Onların sesi ve yüreği bu müzakere masasında hiçbir zaman atmadı, buna izin verilmedi…
Yalnızca her iki tarafın yetkilileri değil, uluslar arası topluluk da işaret etmezseniz onları görmezden geliyor… Bunun da ötesinde “akademik” çalışmalar yapan bazı kadınlar da onları görmezden geliyor ve seslerini duyurmaları için herhangi bir adım atmıyor…
Oysa Leyla ve Hristina, bu topraklarda karanlıklar içinde ışıldayan birer altın yürek… Birer cesur yürek… Birer yıldız…
En zorunu başardılar: Yalnızca kendi acılarına gözyaşı dökmediler, öteki toplumdan insanların acıları için de gözyaşı döktüler… Gözyaşı dökmekle kalmaladılar, aynı zamanda bu acıları dindirmek için kendi acılarına rağmen adım attılar, eylem yaptılar, uğraş verdiler ve veriyorlar…
Onların arkadaşı olmaktan gurur duyuyoruz…
Yolunuz açık olsun…
Kayıplar Komitesi’ne Avrupa’dan ek bütçe…
Lefkoşa, 29 Haziran 2018 (T.A.K): Avrupa Komisyonu, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK) talebi üzerine komiteye ayırdığı bütçede, maliyeti artan kimliklendirme çalışmalarının masraflarının karşılanması amacıyla, 358 bin Euro’luk bir genişletme yaptı.
Komisyon Brüksel’de gerçekleştirilen görüşmede, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin 3 üyesine bütçe genişletme talebinin onaylandığını ve bunun istisnai bir durum olduğunu bildirdi.
Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Komisyon’un KŞK’ye 2018 yılı için yaptığı 2.6 milyon Euro’luk katkıya ek olarak yapılan bu bütçe genişlemesinin toplu mezarlarda kayıp kalıntıları birbiriyle karışmış karmaşık vakalarla ilgili artan DNA masraflarının karşılanması amacıyla kullanılacak.
KŞK Kıbrıs’taki kayıp aileleri adına, konuyla ilgili “açık ara en büyük bağışçı konumundaki” Avrupa Komisyonu’na 2006 yılından bu yana yaptığı bağışlardan dolayı minnetlerini sundu.
KŞK üyeleri 26 ve 27 Haziran tarihlerinde Avrupa Komisyonu Kıbrıs Çözüm Destek Birimi Başkanı Kjartan Björnsson ile bir araya geldi. Üyeler ayrıca Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Raportörü Juan Fernando López Aguilar, Avrupa Parlamentosu Dilekçe Komitesi Başkanı Cecilia Wikström, Bütçe Komitesi üyesi Raimer Böge ve Kıbrıs’tan 5 AP milletvekili Dr. Eleni Theocharous, Takis Hadjigeorgiou, Neoklis Sylikiotis, Costas Mavrides and Demetris Papadakis ile bir araya geldi.
(TAK Ajansı Haber Bülteni’nden – 29.6.2018)