1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Acıların bayramı olmaz…” (1)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Acıların bayramı olmaz…” (1)

A+A-

Kıbrıs’ın güneyinde ve kuzeyinde, son bir haftadan bu yana 15-20 Temmuz 1974’te yani faşist darbe ile 1974’teki savaşla ilgili yaşananlara tepkiler, yorumlar ve duygusal paylaşımlar devam ediyor… Öne çıkan tema ise, “Acıların bayramı olmaz…”

Özellikle sevdiklerini savaşta kaybetmiş olanların ve “kayıp” yakınlarının yazdıkları çok önemli…

23 Nisan 1964’te Süleyman Fuat’ın babası Fuat Hüseyin Yakup, arkadaşı Enver Hüsnü’yle birlikte Lefkoşa’dan Lefke’ye giderken, bazı Kıbrıslırumlar tarafından kaçırılarak “kayıp” edildi ve gömü yeri hala bulunamadı… Yani Süleyman Fuat, bir “kayıp” çocuğu…

Dünkü sosyal medya paylaşımında Süleyman Fuat, şöyle yazdı:

“20 Temmuz Barış Harekatı gerçek anlamda bir barış harekatı olsaydı Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne garantörlüğü ile uygun düşmüş olurdu.

Kıbrıs’ta yaşayan insanları yerinden yurdundan, evinden barkından etmesi ile herkesin malına mülküne gasp etmesi ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütünlüğünü bozan işgalci pozisyonuna düşmüş oldu. Bu durum 46 yıl var tüm dünyada kabul edilemedi. Ganimet ve yağmacılık, kılıç kalkan devrindeki zapteddim, aldım benimdir anlayışını aratmadı. Yıllarca kuzeye taşıma nüfus, yerli halkı ötekileştirme ve yaşamlarını sürekli zorlaştırma, göçe zorlama gibi baskı uygulamaları ile bugüne kadar geldik. Halbuki Kıbrıs halkları yüzyıllarca hep emperyalist baskılara karşı savaştı, varoluş mücadelesi verdi.

Türkiye ise faşist Yunan Cuntası ile birlikte 1974 de emperyalizmin Kıbrıs’ta oynadığı oyunun baş aktörleri oldular.

Gerek Kıbrıs’ta yaşayan, gerek tüm dünyada göç etmek zorunda olan Kıbrıslı yurtseverler varoluş mücadelesini her koşulda sürdüreceklerdir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Hatta istedikleri kadar bölsünler, parçalasınlar Kıbrıslı her yerde her zaman Kıbrıslıdır.

Türkiye, İngiltere ve Yunanistan Kıbrıs Cumhuriyetinin bütünlüğü ve bölünmezliği için garantör oldular ama hiçbiri, hiçbir zaman garantörlüklerini bu anlamda kullanmadılar. Tam tersine Kıbrıs halklarına karşı sürekli bölücü ve baskıcı tavır içinde oldular. Tabii ki bunun sebebi Kıbrıs’ta emperyalist işbirlikçilikle hakimiyet oluşturmak ve Kıbrıs’ı kontrol altında tutmak…”

 

“ÇOCUKLAR SÜT VE ÇİÇEK KOKULARIYLA BÜYÜSÜN…”

Süleyman Fuat 2016 yılı Kasım ayında yazdığı yazıda da çocukların süt ve çiçek kokularıyla büyümesini istediğini dile getirmiş ve bu yazısını, bu sayfalarda yayımlamıştık. “Kayıp” yakını Süleyman Fuat, babasının fotoğrafıyla birlikte yayımlanan yazısında şöyle demişti:

“Bu resimde görülen babam “kayıp” Fuat Hüseyin Yakup… Kıbrıs toplumsal hadiseleri sırasında 23 Nisan 1964’te Lefkoşa’dan Lefke’ye dönerken, arkadaşı Enver Hüsnü ile birlikte onu kaybettim… Kemikleri hala bulunamadı…

O gün 23 Nisan Çocuk Bayramı ve rastgele ya Ramazan Bayramı ya da Kurban Bayramı’nın birinci günüydü…

Kıbrıs barış görüşmelerinin en kızıştığı bu günlerde, bu satırları yazma ihtiyacı duydum…

Çünkü bugüne kadar bulunduğum bazı karşıt görüşlü tartışmalarda ve bana atılan bazı mesajlarda sorulan soruyu buraya aynen aktarıyorum:

“Babanı Rumlar öldürdüğü halde onlarla nasıl barış isteyebilin?”

Her seferinde benim cevaplarım:

“Babamı öldüren kimlerdir?”

“EOKA faşist gerilları değil mi?”

“O katiller savaş suçlusudurlar ve yargılanmalılar… Aynı şekilde Kıbrıs’ta Türkler’in yapmış olduğu katliamlardaki katiller de savaş suçlularıdır, yargılanmalılar…”

“Özellikle şimdiki çocukların suçu ne?”

Ve verilen barış mücadelesi, evrensel bir mücadeledir. Her koşulda, her zaman için savunulması gereken bu…”

“Ama biz de barış isteriz” derler… Sözüm ona “nah istersiniz”… Barış öyle istenmez…

Oldum olası beni bilen herkes, ateşli bir barış savunucusu olarak bilir… Ve büyük bir gururla hiç sakınmadan elbette öyleyim… 60 yıllık hayatımın 40 yıldan fazlasında hep öyle oldum…

Karşıt görüşlü olanların arzuladıkları gibi diyelim ki eskaza barış görüşmeleri kesildi ya da başarısızlık ile sonuçlandı ki umarım öyle bir şey olmaz. Barış mücadelesi yine orada bitmez. Yukarıda dediğim gibi barış mücadelesi evrensel mücadeledir ve insanlık var olduğu sürece devam eder. Kaldı ki Kıbrıs barış görüşmelerini sürdüren yetkililerimiz bugüne kadar gayet iyi geldiler. Kıbrıslıtürkler’in haklarını gayet güzel savunabilecek bir ekip oldukları izlenimindeyim…

Hedef iki bölgeli, iki toplumlu, eşit siyasal haklar ve karşılıklı güvenlik ilkeleri çerçevesinde Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’dir.

Ama FACEBOOK’ta yazılarımı falan beğenen çok insan yokmuşmuş. Ben zaten birileri beğensin diye yazmam. Çok iyi biliyorum ki aynı görüşte olduğum Kıbrıs’ta çok çok fazla insan var. Kıbrıs dışında olanları da unutmayın. Ama ne yazık ki benim FACEBOOK arkadaş listemde oldukça fazla karşıt görüşlü var…

En büyük dileğim Kıbrıs’ta çocukların artık korku dolu kan ve barut kokularıyla değil, sevgi dolu süt ve çiçek kokularıyla büyümesidir… Şefkatle, sevgiyle, barışla…

Karşıt görüşlü olanlar, yazımı okumadan beğenmişseniz, geri alabilirsiniz. Hiç kırılmam.

Hepiniz sevgiyle, saygıyla, barışla, dostça kalın…

Süleyman Fuat.”

62611833_10220069708075009_6870672884356874240_n.jpg
Fuat Hüseyin Yakup

(Kasım 2016)


MURAT DAĞMAN: “SAVAŞLARIN KAZANANI VE ACILARIN BAYRAMI OLMAZ…”

1974’teki savaşta babası İbrahim Ramadan’ı kaybeden Murat Dağman ise şöyle yazdı:

“Bundan tam 46 yıl önce bugün 20 Temmuz’da babam ve birçok Kıbrıslı (TÜRK-RUM) şehit oldu. Ben ve 3 kardeşim o gün babasız annem eşsiz kaldı. O günden sonra 20 Temmuz'u hiç bayram olarak kutlayamadık. 46 yıldır her 20 Temmuz yas tuttuk. Babam ve birçok arkadaşı, uğruna canlarını verdikleri vatanın sözde liderleri tarafından 5 li, 6 lı, 7 li şekilde toplu mezarlara gömüldüler. Bizlere de  sayın büyüklerimiz sahte bir mezar gösterip “Babanız burada yatıyor” dediler. 44 yıl sonra babamızın 4 arkadaşı ile birlikte başka bir yerde gömülü olduğu gerçeğiyle karşılaştık. Babamın bedeninden geriye kalanları 80 yaşına gelmiş annem ve kardeşlerimle bir kez daha aynı acıyı yaşayarak tekrar toprağa verdik... Savaşların kazananı, acıların bayramı olmaz. Bayram ancak bu savaşın getirdiği ganimeti paylaşanlar için olur ve ancak vatan, bayrak ve şehit kanlarıyla edebiyat yapıp makam sahibi olanlar için olur...”

112701179_4774159695943653_6385778587355868917_n.jpg
İbrahim Ramadan


“ACILARIN TAZELENDİĞİ YENİ BİR YILDÖNÜMÜ…”

Ali Tuncay ise, 1974’te savaşta kaybettiği babası Tuncay Aslan Ali’ye  hitaben kaleme aldığı yazıda şöyle dedi:

“Babama…

Kimileri için bayram, kimileri için ise acıların tazelendiği yeni bir yıldönümü.

Sen ve senin gibi birçok insanımızın özgürlüğümüz, güvenliğimiz ve geleceğimiz için şehit olmasının üzerinden kırk altı yıl geçti. Biz çocuklarınız annelerimizle, kardeşlerimizle ve bize destek verenlerle birlikte dişimizle tırnağımızla kaza kaza, düşe kalka büyüdük.

Geçen kırk altı yılda sizlerin canlarınızı verdiğiniz vatanımızı maalesef yaptığınız fedakarlıklara yaraşır bir ülke haline getiremedik. Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen, çalışarak, yarınların daha da güzel olacağına olan umudumuzu yitirmeden, karşılık beklemeden ve bir gün dürüstlerin de kazanacağına olan inancımızdan vazgeçmedik. Kin gütmeden karşılıklı sevgi, saygı, eşitlik ve hakkın hakim olduğu bir ülke için çalışacağız. Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet dilerim…”

109679553_10158330146831380_2079058372081634746_n.jpg
Tuncay Aslan Ali evlatlarıyla...

 


“ZÜBEYİR YEĞENİME HALA ULAŞAMADIK…”

20 Temmuz 1974’te Piskobu’da savaşta öldürülen Orhan İsmail ile Zübeyir Hamit için bir yazı kaleme alan Orhan’ın abisi Yaşar İsmailoğlu, geçen yıl yazdığı yazıyı yeniden paylaştı… Zübeyir Hamit’ten geride kalanlar hala bulunamadı ve kardeşi Kubilay Yıldırıcı da yaptığı çağrıda, “kayıp” kardeşi hakkında bilgisi olanları konuşmaya çağırdı… Zübeyir Hamit ile Orhan İsmail aynı yarım inşaatın üstündeydiler ve köye saldırı esnasında bazı Kıbrısırumlar tarafından öldürüldüler – Orhan İsmail’den geride kalanlara ulaşılırken, Zübeyir Hamit’in gömü yeri henüz bulunamadı. Üstelik Kayıplar Komitesi Zübeyir Hamit’i resmi “Kayıplar Listesi”ne koymamış olduğu için, bu, ailenin durumunu daha da dramatik hale getirdi… Zübeyir Hamit’in bulunması için epeyi emek harcadık, çeşitli olası gömü yerleri gösterdik, bunların bazıları kazıldı, bazıları henüz kazılamadı. Kayıplar Komitesi “Kayıplar Listesi”nde olmayanlar için kazı yapmazken, Zübeyir Hamit için kazı çalışmalarını, ailesinin talebi üzerine  Kıbrıs Cumhuriyeti İnsani İşler Komiserliği yürütüyor…

Yaşar İsmailoğlu’nun paylaşımı şöyleydi:

“20 Temmuz 1974 yılında Piskobu köyünde (Yalova) şehit olan kardeşim Orhan daha 21 yaşındaydı. Geçtiğimiz yıl kalıntılarına ulaştık. Orhan ile birlikte ayni mevzide olan Zübeyir yeğenime henüz ulaşamadık. 45 yıldır bu acı ile yaşıyoruz."

"Bizler canlarımızı kaybettik 20 Temmuz da. Bizler 45 yıldır acı ve özlemle yıllarımızı geçirdik, bir gün bile onları unutamadan. Ben hem Orhan’ın hem de Zübeyir’in abisiydim ve hep öyle kaldı. Sabah uyandığımda güneşi görmeden her sabah ikisiyle selamlaşırız. Kahvem önüme geldiğinde 45 yıldır 3 fincan 3 bardak su gelir önüme. Her sabah ben 3 fincan kahve içerim. Birisi Orhan, birisi Zübeyir, birisi de kendim için. Sizler eğer kardeş, evlat ya da ana baba kaybetmemişseniz 45 yıl boşlukta yaşamanın ne demek olduğunu biliyor musunuz? Benim bu iki canım ciğerim siz mutlu yaşayın diye yaşamlarını feda ettiler. Peki siz bu iki kahramana ne verdiniz?"

67385799_10156958967103300_8450554918900596736_o.jpg
Zübeyir Hamit ve Orhan İsmail

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 2900 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar