Adadan geçen bir rock yıldızı Joe Lynn Turner
Adadan geçen bir rock yıldızı Joe Lynn Turner
Burçin Aybars
Kuzey Kıbrıs geçtiğimiz haftalarda 80’li yıllarda parlayan bir rock yıldızını ağırladı. Joe Lynn Turner’ı… 17 Mayıs’taki Salamis konserinden bir hafta sonra bir konser de Lefkoşa The Doors Bar’da gerçekleştirildi. Ülkemizde en iyi gitarist olarak gösterilen Okan Ersan ve Türkiye’nin gitar virtüözü Cem Köksal’la gerçekleşen bu konserlerden önce Turner ile bir sohbet imkanı gerçekleştirdik. Sıcakkanlılığı, samimiyeti ve sohbetiyle kendisine hayran bırakan bu sanatçı kimdir..? Ve Kıbrıs macerası nasıl başladı...
Joe Lynn Turner kimdir?
1951 yılında Amerika’da doğan Turner, genç yaşlarında akordiyon çalarak müzik hayatına başlar. Lise çağındaki grubuyla müziğini ilerleten sanatçı bundan sonra Fandango isimli grubu ile ulusal bir üne kavuşmuştur. Kısa sürede sesiyle geniş bir kitleye hitap etmeyi başaran sanatçıya gelen bir telefon ile sonsuzluğa uzanan başarı merdivenleri artık ayaklarının altında olacaktır...
“Seni bizim gruba istiyoruz...”
Birçok müzikseverin tanıdığı dünya müziğine yön veren Deep Purple grubunun gitaristi Ritchie Blackmore 1975’te grubtan ayrılmıştır. Aynı yıl Rainbow isimli grubu kuran sanatçı iki farklı solistle çalıştıktan sonra Amerika’da ve Japonya’da istediği başarıyı yakalayamamıştır. Bu yüzden grubunun taze bir kana ihtiyacı vardır. Grubun hedefleri için Blackmore, Fandango isimli gruptan tanıdığı Turner’ı telefon ile arayarak birlikte çalışmayı teklif edecektir.
Blackmore’un teklifi Turner için bir dönüm noktası olmuştur. Kısa sürede gruba ayak uyduran solist, grupla birlikte 1981 yılından itibaren çıkardıkları albümlerle Rainbow’u baştan yaratarak kendi ünüyle birlikte grubu dünyanın önde gelen klasik rock gruplarından biri haline getirmiştir.
Yeni gruplar ve “Joker Vokalist”
1983 yılında grubun dağılmasıyla farklı isimlere yönelen Turner, hayatının bir diğer dönüm noktasını İsveçli gitar virtüözüyle yakalayacaktır... Yngwie J. Malmsteen ile yeni bir albüm çıkaran Turner, Malmsteen’in tüm çalışmaları arasında en çok satan albüm olacaktır. Bu albüm aynı zamanda dev bir konserin işaretcisidir; 1989 yılında Sovyetler Birliği’nin Leningrad şehrinde onbinleri ağırlayan Malmsteen – Joe Lynn Turner konseri...
Turner için Türkiye macerası
Joe Lynn Turner’ın Türkiye’de bir gitarist dostu vardır... Geçtiğimiz yıl yine bir konser öncesi röportaj yapma fırsatı yakaladığım Cem Köksal ile 2006 yılında 11 ili kapsayan Türkiye konseri onları beklemektedir. Türkiye’de özellikle üniversiteli müzikseverlerin dostu haline gelen Turner için yeni başlangıçlar doğmuştur...
Ülkemizde bir hafta içerisinde iki konser veren sanatçının Kıbrıs konserlerinin nasıl geliştiğini, bu konserlerin organizatörü ve The Doors Bar’ın sahibi Egemen Hasan Koç’a sorduk...
Joe Lynn Turner’ı ülkeye getirme fikri nasıl doğdu?
Aslında herşey bir konuşmayla başladı. Okan abiyle (Okan Ersan) bir konser öncesi sohbet ederken Joe Lyn Turner'ın Cem Köksal ile beraber bir konser için Türkiye'ye geleceğini söyledi. Daha önceden gerçekleştirdiğimiz Gitarizma konserlerinden dolayı Cem Köksal ile çok iyi bir ilişkimiz de vardı. Olur muydu olmaz mıydı diye Cem ile konuştuk, bunun sonucunda bir büyük konser ve özel bir konser vermesi için Cem Köksal'a Turner’ı ikna etmesi için devreye soktuk. Cem Köksal sayesinde bağlantıya geçmek zor olmadı.
Kısa zaman sonra olumlu yanıt gelince, Mağusa konseri için zaman zaman çalışmalarda bulunduğumuz MAGEM'le görüştük. Magem'in festival döneminde olduğumuz için bu konseri MAGEM festival açılış konseri yapmaya karar verdik. Özellikle MAGEM Başkanı Engin Erçelik projenin gelişimi için yoğun çaba sarfetti. Bu projenin gerçekleşmesinde de büyük katkı yapan sponsorlarımızla görüştük ve işe başladık.
Sanatçıyı Kıbrıs’a getirdikten sonra nasıl bir kişilikle karşılaştın?
Joe Lyn Turner gibi bir rock yıldızıyla çalışmak, tabii ki her organizatörün hayallerini süsler. Joe çok cana yakın ve samimi bir insan. Tamamıyla egolarından sıyrılmış bir karakter, zaten Deep Purple’da uzun süre durmamasının sebebi olarak da bunu göstermişti. İki konser yapmamız nedeniyle bayağı vakit geçirdik ve ona rock tarihiyle ilgili perde arkası sorular sormak hoşuma giden şeylerden bir tanesiydi. Ayrıca 61 yaşında olmasına rağmen sesi hala yerinde ve güçlü. Okan Ersan ve Cem Köksal ikilisini de unutmamak gerekir, onlar gitarlarıyla bu projenin güçlü ve eksiksiz altyapısını oluşturdular. Onlar için söyleyecek çok da fazla bişey yok, mükemmele yakınlar. The DOORS’da verdikleri konserde seyirci resmen kendinden geçti, şöyle bir ayrıntı vereyim: Joe Lynn Turner ‘ı çok yakında olmasa da yeniden Kıbrıs’ta göreceğiz, ayrıca bu sene ağırlayacağımız dünyaca ünlü başka müzisyenler de olacak.
***
Turner: Hiçbir işi küçümsemem
Kıbrıs konserleri...
Lefkoşa The Doors Bar konserinden önce akşam yemeğinde Turner ile buluştuk. Samimiyeti ve sohbetiyle bizi etkileyen sanatçıya birkaç soru sorma şansımız oldu...
Seyircisi ve atmosferiyle Kıbrıs’ı nasıl buldunuz?
Kıbrıs çok sıcak, buraya Antalya’daki tatilden geliyorum. Orası da sıcak fakat Kıbrıs daha güneyde olduğundan yazlarının çok daha sıcak olduğunu tahmin ediyorum.
Burda insanlar çok cana yakın, herkes iyi niyetli ve samimi bir şekilde bana yaklaşıyor. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Uzun yıllar farklı gruplarda sahne aldınız. Deep Purple, Rainbow ve Malmsteen gibi efsanelerle birlikte çalıştınız. Fakat şu an onlarla birlikte değilsiniz. Hala daha görüştüğünüz sanatçılar var mı?
Birlikte çalıştığım bir çok sanatçı ile bağım maalesef kesildi. Fakat şunu diyebilirim ki beni grubuna çağıran Ritchie Blackmore ile iletişimim hala daha devam ediyor. Sanatçı olmak, çok büyük kitlelere hitap etmek biraz da egolara yönelen bir konu. Bir çok sanatçı arkadaşımda ego problemi varken ben sevenlerimin yanında olmayı onlarla şu an olduğu gibi birlikte vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Müzisyen arkadaşlarımdan da beni ayıran özellik sanırım bu.
1990’lı yıllarla birlikte global anlamda müzik dinleyicisinin tarzı değişiyor. Sizler 80’lerde klasik rock yaparken son yıllara baktığımızda insanlar elektronik müziğe ağırlık vermiş durumda. Bu akımlar sizce de sanattan kopma olmuyor mu?
Aslında ben böyle düşünmüyorum. Eğer bir müzisyen müzik aletiyle olsun, kendi elektronik masasıyla olsun bir iş yapıyorsa, ben de yaptığı işe sonuna kadar destek veririm. Hiç bir zaman kimsenin yaptığı işi küçümsemem doğru olmaz.
İleride yine Kıbrıs’a gelmeyi, burada konser vermeyi düşünüyor musunuz?
Henüz Kıbrıs’ı yeni yeni keşfediyorum. Burası gerçekten beklediğimin ötesinde samimiyete sahip insanlarla dolu bir ülke. Henüz başka bir proje için çalışmadık. Ama ilerisi için yeniden buraya gelmeyi çok isterim...