Adalet
CHP, Türkiye’de ‘adalet’ yürüyüşü yapıyor… CHP’nin Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 8 gün önce Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşe çıktı.
Belki de CHP’nin hatırladığım en çarpıcı eylemi oldu bu.
Tabii ki yürüyüşü başlatma gerekçesi kendi milletvekili, gazeteci Enis Berberoğlu’nun FETÖ bağlantılı olduğu iddiasıyla 25 yıl ceza alması oldu ama yürüyüşün amacı ‘herkese adalet’ olarak genişletildi ve biraz daha kabul edilir oldu.
Neden?
Çünkü sadece Berberoğlu için olsa ‘bencil’ bir yürüyüş olarak kalacak ve toplumdan destek bulmayacaktı. Tutuklanan akademisyenler, öğretmenler, gazeteciler, askerler diyerek genişletilen yürüyüş gerekçesinin içine tutuklu HDP milletvekilleri ise hâlâ girememiş durumda.
Gazeteci Hasan Cemal, yürüyüş sırasında Kılıçdaroğlu’na “yürüyüşü Berberoğlu’nun tutuklu olduğu Maltepe Cezaevi’ne kadar değil, Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu Edirne’ye kadar uzatın” diye önermiş ama CHP’de öyle bir niyet yok.
E, o zaman “herkes için adalet yürüyüşü” ne kadar doğru diye kafalardaki soru işaretleri kalkmıyor ama başta da dediğim gibi yetersiz de olsa CHP’nin belki de en etkili (veya ses getiren demek daha doğru herhalde) eylemi oluyor gibi…
***
Öte yandan CHP’nin Kıbrıs’la ilgili açıklamalarında ise milliyetçi-ulusal çizgi ne yazık ki aşılamıyor. Başkan yardımcılarından Öztürk Yılmaz diye biri var. Kıbrıs’la ilgili her açıklaması bazen faşist birinin açıklamalarını dahi aratacak nitelikte ne yazık ki!.. Ne demiş Yılmaz; Rum yönetiminin, hiçbir dönem Kıbrıs'ta siyasi eşitliğe inanmadığını, Kıbrıs'taki çözümden "Türk askerinin kovulmasını, birleşik Kıbrıs'ın yaratılmasını, Türklerin azınlık haline getirilmesini" anladığını savunmuş ve “Ada’daki Sayın Cumhurbaşkanı'nın da çok çözüm yanlısı tutum takınması, endişelerimizi iyice artırıyor. Müzakerelerde pazarlık gücünüzün olması için bazen alttan almak, bazen masadan kalkmak, bazen masayı dağıtmak, bazen bir şeyi sonuçlandırmamak esastır” gibi evinize bir eşya alırken yaptığınız pazarlıktan örnekler vermiş.
İşte CHP’nin Kıbrıs’la ilgili görüşleri bu ise eğer; kendisine sosyal demokrat diyen bir partinin parti tabanının da ne kadar sosyal demokrat veya solcu olduğu sorgulanır demektir. Türkiye’deki anket şirketlerinin yetkilileri de yaptıkları açıklamalarda anketlerinin sonuçlarını açıklıyorlar ve MHP’den ayrılan, örneğin Meral Akşener’in parti kurması durumunda oylarını AKP’den değil, CHP’den alacağını söylüyorlar.
Neden?
Çünkü CHP’ye oy veren özellikle deniz kenarlarındaki bölgelerin oy biçimlerinin milliyetçi-ulusalcı olduğunu söylüyorlar ve bu oyların kayacağı yeri işaret ediyorlar.
***
Bugün Türkiye genelinde CHP’nin durumunu yazdık ama sonuçta oradaki gelişmeler bizi de indirekt, bazen de direkt olarak bağladığı için oradaki gelişmelerin izlenmesi ve yorumlanması gereklilik oluyor bazen…
Sonuç olarak şunu diyebilirim ki; CHP’nin sürdürdüğü ‘adalet yürüyüşü’ keşke Türkiye halklarının tümünü kapsayabilse, keşke çerçevesi kısıtlı da olsa yapılan adalet yürüyüşü sırasında hiç olmazsa kendi sözcüleri bağlamında bizim de burada kendi adalet ve çözüm arayışımız anlaşılabilse, kabul edilebilse!..