Adalet
Bir kelime röportajımızda, sizler için seçtiğimiz kelime ‘adalet’ oldu…
Dila Şimşek
Bir kelime röportajımızda, sizler için seçtiğimiz kelime ‘adalet’ oldu… Adaletin neyi çağrıştırdığını, bunu savunmayı mesleği edinen avukatlara sorduk. Adalet; ‘hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk’ diye açıklıyor sözlük. Adalet, adil olma durumudur diyor.
Adalet kavramı her kültürde değişiklik gösteriyor... Adaletle ilgili ilk teoriler Devlet adlı eserinde Plato tarafından ve "Nicomachean Ethics" adlı eserinde Aristoteles tarafından ortaya konulmuş. Tarih boyunca birçok teori geliştirilmiş... ‘İlahi emir’ teorisi savunucuları adaletin Tanrı tarafından sağlandığı görüşündeyken, 1600'lü yıllarda John Locke gibi teorisyenler doğa kanunlarını savunmuştur.
Peki adalet kelimesi, avukatlar için ne çağrıştırıyor?
Adres Kıbrıs’ın sorduğu avukatlar, “Hak edenin hakkını, hak ettiği kadar almasıdır”, “Adalet sadece yargıçlar, savcılar, avukatlar değildir; adalet dünyada yaşayan insanların kardeşliğine hizmet edip onları emeklerinden mahrum bırakmamaktır” diye anlatıyor bu kelimeyi.
Türkçede, “Adalet, en geniş bağlamda, hem adil olanın sağlanmasını hem de felsefi açıdan neyin adil olduğunun tartışmasını içerir. Adalet kavramı; etik, akılcılık, hukuk, din, eşitlik ve hakkaniyeti de içeren birçok alana, farklı görüşlere ve perspektiflere dayanmaktadır” diye açıklanıyor kısaca.
----
Victor Hugo: İyi olmak kolay olandır, zor olan adil olmaktır
Walter Savage Landor: Geç kalan adalet adaletsizliktir
Anonim: Suçlunun beraat ettiği yerde yargıç hüküm giyer
Mustafa Kemal Atatürk: Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz
----
Avukat İrem Uygun: “Hak edenin hakkını gereğince alabilmesi”
Avukat İrem Uygun, adalet kelimesinin tarih boyunca üzerinde düşünülüp tartışılan bir kavram olduğu için, farklı açılardan değerlendirmek gerektiğini söylüyor. Uygun düşüncelerini şöyle anlatıyor: “En yalın hali ile adalet; hak ve hukuka uygunluktur. Bir hukuk düzeni güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabilir. Örneklendirecek olursak; mesela herhangi bir mal üzerinden alınan katma değer vergisi kişinin gelir düzeyini dikkate almadığından adil bir yöntem değildir. Kişinin geliri üzerinden tahsil edilen ve gelir düzeyi arttıkça vergi oranının da arttığı gelir vergisi yöntemi ise daha adil bir uygulamadır. Aristo bu durumu adalet anlayışlarını ayırarak izah etmiştir. Aristo’ya göre adalet denkleştirici ve dağıtıcı adalet olmak üzere ikiye ayrılır. Denkleştirici adalet mutlak eşitlik prensibine dayanır, az önceki örnekte ise sayısal eşitlik esası söz konusudur. Yasalar önünde herkesin eşit sayılması durumu denkleştirici adalete dahildir. Çıkarların paylaştırılması, kişilerin durumuna göre davranılması ise dağıtıcı adalete dahildir. Yani eşit olmayan değerlere eşit davranılmaması gerektiğini söyler. Daha kolay anlaşılması açısından mesela masada bir şişe su duruyorsa, bu suyu o masanın başında bulunan iki kişi arasında eşit oranda bölüştürmek ilk nazarda adil görünebilir. Ama meselenin özünde esas adaletli olan orada bulunanlardan biri çok susamış, diğeri daha az susamışsa ya da hiç susamamışsa, çok susamış kişinin bardağına daha çok su doldurmak, susamamış kişiye ise daha az su vermektir. Bu örnek aslında günlük hayatta yaşadıklarımızın da özünü teşkil etmektedir; hak edenin hakkını gereğince alabilmesi ya da alamaması gibi.”
Avukat Ayşe Öztabay: “Adalet herkesin hak mücadelesi ve insandan yana olan hakkıdır”
17 senedir avukatlık yapan Ayşe Öztabay, adalet kelimesi için Yannis Ritsos’un şiirinden alıntı yaparak, “Adalet, herkese ait olan barıştır” diyor... ‘Adalet herkesin hak mücadelesi ve insandan yana olan hakkıdır’ diyen Öztabay düşüncelerini şöyle paylaşıyor: “Benim hayatımın anlamı ve dünyanın geçmişte olduğu gibi, geleceğidir. İnsanların eşit olması ve eşitliğe erişimidir. Sosyal devlet yapısı içerisinde kendisine bahşedilen hakları aşabilen insanlar adaletten bahsedebilir. Yaşadığı ülkede kendini güvenli ve inançlı hisseden insanlar adaletten bahsedebilir. Adalet sadece bir ülkedeki mahkemelerin verdiği kararlardan ibaret değil. Adalet sadece yargıçlar, savcılar, avukatlar değildir; adalet dünyada yaşayan insanların kardeşliğine hizmet edip onları emeklerinden mahrum bırakmamaktır.”
Öztabay, çocukluğunda bile ‘haklı, haksız’ ayırt ederek, adalet bilinciyle büyüdüğünü belirtiyor. “Annem Larnakalı, babam da Baflı, Alsancak’a göç etmek zorunda kaldık. Ailemin yıllarca hak mücadelesi verdiğini görerek büyüdüm. Küçük yaşlarda ailemin mahkemelerde verdiği bu çabayı görmek, beni de adalet isteği ile büyüttü. Birçok insanın mağdur olduğu bir konudur bu, göç edip her şeyi arkada bırakmak zorunda kalmak ve sıfırdan başlamak…” diye anlatıyor.
Hukuk okumaya başladığı ilk yıllardan beri, adaleti sağlamanın insan hayatı için ne denli önemli olduğunu anladığını da vurguluyor.