1. YAZARLAR

  2. Çiçek Göçkün

  3. Adalet nedir? Bir histir adalet…
Çiçek Göçkün

Çiçek Göçkün

Adalet nedir? Bir histir adalet…

A+A-

30 Kasım günü Mağusa’da gerçekleşen Şampiyon Melekler yürüyüşü, bir adalet çağrısıydı. Binlerce insan tek olup, adaletin yolunu aydınlatması için meşalelerle yürüdüler… Peki adalet dediğimiz neydi? Adalet olası kast ile gelecek dediğimizde, tam olarak görmek, duymak, hissetmek istediğimiz neydi? Adalet dediğimiz bu kıymetli kavramın altını nasıl doldurmalıydık? Gerçekten adaletli olan taksir ile olası kast arasında mı sıkışmıştı?

Bunu düşünürken, biraz teoriyle daha haşır neşir olduğum üniversite yıllarına döndüm… Adalet teorilerini hatırlamaya çalıştım. Adalet dediğimiz kavram aslında en temelde bir hissi sarmalıyor. Bize adil davranıldığını, hakkımızın yenmediğini, bize verilen zarara oranda bir sorumluluk alındığını, bedel ödendiğini gördüğümüzde hissettiğimizdi adalet. Siyasette adaleti demokratik ilkelerle sağlamaya çalışıyoruz, gündelik hayatta sosyal adaletten dem vuruyor, kaynakların adilane paylaşımından bahsediyoruz. Hukuk penceresinden baktığımızda da zarara orantılı bir yaptırım ile adalete erişmeyi umuyoruz.  Adilane süreçler ve hakkaniyetli yaklaşımlarla adaleti hissetmeyi bekliyoruz.

Savaş, iç savaş veya otoriter rejimlerin hakim olduğu ve kitlesel ölçekte ve çok ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığı siyasi dönemler sonrasında bir ülkenin veya toplumun kendine gelebilmesi ve barışı tesis edebilmesi için çeşitli mekanizmalar öneren bir adalet yaklaşımı da “Geçiş Dönemi Adaleti”dir. Geçiş Dönemi Adaleti, uzun yıllar süren çatışma ortamı boyunca oldukça fazla sorumlulunun ve buna orantılı mağdurun ortaya çıktığının ayırdında bir adalet yaklaşımıdır. Birinci kabulu, tüm sorumluların cezai olarak yaptırıma maruz bırakılmasının ve tüm mağdurların aynı oranda tazmin edilmesinin pratikte namümkün olduğudur. Bu kabul ile GDA kendine dört amaç belirlemiştir: 1- Hakikata erişim 2- Sorumluların yargılanması 3- Mağdurların tazmini ve son olarak 4- Kamusal reform. Bir toplumu ve siyasi yapıyı dönüştürürken toplumsal adaleti hissetmek ve hissettirebilmek için bütüncül bir yaklaşımla her dört kolun da uygulama bulması önemlidir.  Bütüncül yaklaşım ayrıca, farklı araçların birden fazla amaca hizmet edebileceğidir. Yani hakikata hakikat komisyonu ya da benzeri bir yapı ile ulaşılacağı, hukuk yollarının cezai yargılamaları yapacağı, maddi manevi tazminat ve diğer sosyal politika araçları ile mağdurların mağduriyetlerinin bir nebze gidereceği ve devletin veya mağduriyete katkıda bulundan kurum ve kuruluşların reform çalışmaları ile benzeri kötü dönemlerin önüne geçeceği düşünmek ve bunları birbirinden bağımsız planlayıp uygulamak amaca yeteri kadar hizmet etmez. Tam tersine bu dört hedef birden fazla ve farklı politik, sosyal, ekonomik ve hukuki aracın kullanılması ile ulaşılabilirdir. Örneğin bir hakikat komisyonu hem hakikata erişimi sağlar ama aynı zamanda mağdurların sesini duyurmasına ve hikayesini paylaşmasına fırsat sunar, böylece önemli bir manevi tazmin aracıdır da. Cezai bir yargılama süreci, sadece suçluların cezalandırması amacına hizmet etmez, aynı zamanda sorumluların kim olduklarını ve kimleri nasıl mağdur ettiklerine dair bir hakikatı da ortaya çıkarır, ve yine söz konusu mağdurlara duyulma ve görülme fırsatı tanır.

Peki neden GDA’nden bahsediyorum? Bahsediyorum çünkü, bana sorarsanız Türkiye’de yaşanan Şubat 2023 depremi de hacim olarak en az bir iç savaş kadar belki de daha fazla travmatik etki ve mağduriyet yaratmıştır. Dolayısıyla benzer bir şekilde, bütünlüklü ama aynı zamanda sorumluluk ve tazmin çemberinin de hacimden dolayı yüzde yüze ulaşamayacağı kabulüne sahip bir adalet yaklaşımına ihtiyaç duyulmaktadır. Görüldüğümüz, duyulduğumuz, hakkımızın yenmediği bize adilane davranıldığı, bundan sonra böyle bir felaketin – afet olasılığını yok sayan insanlar felaketinin – gerçekleşmeyeceğine inanacağımız, adaleti hissedebileceğimiz bir yaklaşıma.

Şampiyon Meleklerimiz nezdinde aileleri ve yakınları başta olmak üzere, toplumca herkesin bizi görmesini ve bizim acımızı duymasını istiyoruz. Hikayeyi bizden dinlemelerini istiyoruz. Bu olmaz ise, manevi tazmin kısmımız yarım kalacak. Bunu hem kamuoyu yaratarak yapmaya çalışıyoruz hem de hukuki sürecin yakın takipçisi olarak. Suçluların yargılanmasını, sebep oldukları felakete orantılı bir ceza almasını istiyoruz, bunu da hukuki sürecin sağlaması için, yine duyulmak ve görülmek için çabalıyoruz. Yitirilen onca can maddi olarak nasıl tazmin edilir bilemiyorum, ama başka şekillerle, onların adına geleceğe dönük projelerle acımızı tazmin etmeye gidermeye çalışıyoruz. Bence bu adalet arayışı içinde tek eksik kalan, kurumsal sorumlulukların da tespit edilip bir daha olmaması için yetkili kurum ve kuruluşların da önlemler alması ve düzenlemeler yapmasıdır.

Meşale ile yolunu aydınlatarak varmaya çalıştığımız adalet hissi tam da budur. Bir histir adalet, tüm duyularımızla hissetmeye çalıştığımız..

surmanset.jpg

Bu yazı toplam 2279 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar