Adalı cinayeti ve tarihin yeniden yazılması
Sedat Peker'in kimliği, kişiliği, ne olduğu belli. Lakin anlattıklarını es geçmek, yok farz etmek mümkün değil.
'Derin devlet' hep vardı, biliniyordu, hissediliyordu. Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan ilişki ağı ve yazılan birçok kitap Türkiye'de güçlü ve acımasız bir devlet-mafya çetesi olduğunu gözler önüne sermişti.
Bilinmeyen birçok gerçek, bu çete içindeki güç ve çıkar çatışmalarından ortaya çıkan çelişkiler sayesinde itiraf ediliyordu.
Türkiye'de faili meçhul bir yığın cinayet ve benzeri olay var ve belli ki 'tuğla' çekilirse derin devlet olduğu gibi çökecek.
Son videosunda Sedat Peker iki cinayet hakkında aynı noktaya atış yaptı.
Hem Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu'nun Ankara'da bombalı saldırı ile öldürülmesinde, hem de gazetemiz Yenidüzen yazarı Kutlu Adalı cinayetinde emri Mehmet Ağar'ın verdiğini iddia etti.
Çekilenin 'o tuğla' olup olmadığını bilmiyoruz. Ama verilen detaylar, isimler bu ihtimali oldukça güçlendiriyor.
* * *
O hain cinayetin üzerinden 25 yıl geçti ve Kutlu Adalı cinayetinin aydınlatılmamış olması kimsenin içine sinmedi.
Çünkü çok bilgi, bulgu ve hatta tanık vardı. Cinayet saati çok geç değildi ve yaz akşamlarında insanlar o saatte genelde balkonda, bahçede oturur Kıbrıs'ta.
Cinayetin yeterince soruşturulmadığı AİHM tarafından da tespit edilmişti.
Aslında herkes neyin ne olduğunu kestiriyor, bu işin ucunun 'devlet'e ulaşacağını seziyor ve bu yüzden de 'faili meçhul kalacak' diye tahmin yürütüyordu.
Polis eninde sonunda Geçici 10'uncu madde gereği Türkiye Genelkurmay Başkanlığı'na bağlıydı ve ucu Türkiye devletine dokunacak bir mevzuda dosyanın ileriye götürülebilme olasılığı olamazdı.
Adalı cinayetinin faili meçhul kalma sebebi bu olsa gerektir.
Yoksa cinayette kullanılan Uzi marka silah bile tek başına neyin ne olduğunu anlatıyordu.
* * *
Şimdi dosya yeniden açıldı. KKTC'de hiçbir yetkili makam bu iddialar karşısında sessiz ve hareketsiz kalamaz. Kalmayı deneyen boyunun ölçüsünü alacaktır.
Peker'in Adalı cinayetiyle ilgili sarf ettiği cümle kritiktir: "Mehmet Ağar Kutlu Adalı'nın öldürülmesi için benden iki profesyonel adam istedi."
Bu birinci ağızdan itiraftır. Bu itiraftan yola çıkılarak KKTC polisi derhal Türkiye'den Mehmet Ağar'ı talep etmelidir. Ağar bu iddialarla ilgili sorgulanmalıdır.
Peker'in 'cinayete yakın günlerde adaya gittiler' dediği kardeşi Attilla Peker ve Korkut Eken'in muhaceret kayıtları incelenmelidir. KKTC polisi Türkiye'den bu iki ismi de talep etmelidir.
Orta yerde faili meçhul bir siyasi cinayetin aydınlatılması ihtimali vardır ve bu ihtimali kullanmamak bu topluma ve tarihe karşı büyük bir ayıp olur.
* * *
Sedat Peker'in kimliği, kişiliği, muteber olmayışı başka meseledir, söylediklerinin binde birinin doğru olma ihtimali başka bir meseledir.
Geçmişte olduğu gibi 'derin devlet'in kirli çamaşırları ancak böylesi itiraflar sayesinde gün yüzüne çıkabiliyor.
Çünkü bu tür işlerde belge yoktur, yazılı talimat yoktur, şeffaflık yoktur.
Derin ve gizli işleri için bu tür gayrı nizami örgütlenmeler kuran devlette buraları ele geçirenler kimsenin ulaşamayacağı bir gücün sahibi olup siyaset dahil her alanı kontrol eder duruma geliyorlar.
Kıbrıs Türkiye'deki derin devletin her daim en çok cirit attığı yer olduysa, bunun bir sebebi de çetelerin buradaki çıkarları olsa gerektir.
Peker Adalı cinayetinin neden işlendiği sorusuna yanıt verirken bunu çok net ortaya koyuyor:
Peker "Kutlu Adalı kumarhane ve uyuşturucu konularında araştırma yaptığı ve bu yönde yazılar yazdığı için hedef seçildi" diyor.
Kılıf olarak da 'Kıbrıs'ı satmak' yani tipik 'vatan hainliği' safsatası kullanılıyor.
Sonra Adalı evinin önünde sadece Türkiye devletinin elinde bulunan ve Kuzey Kıbrıs'taki envanterde bulunmayan Uzi ile öldürülüyor.
Birkaç hafta sonra Kıbrıs'ta kumarhanesi olan Ömer Lütfi Topal İstanbul'da öldürülüyor.
Topal'ın öldürülmesi ile Adalı cinayeti arasında bağlantı olduğu TBMM Susurluk Araştırma Komitesi'nin raporlarına giriyor.
Ama cinayet 25 yıldır faili meçhul olarak kalıyor, tarih eksik yazılıyor.
'Derin devlet'in tuğlası çekilirse bütün pis ilişkiler enkaz altında kalacak.
Ve işte o zaman tarih gerçekleri yazmaya başlayacak.