Adı konmasa da…
90’lı yılların sonunda alevlenen “Türkiye’ye ilhak” konusu o dönemde büyük tartışmaları beraberinde getirmişti.
İsmail Cem, Şükrü Sina Gürel gibi Türkiyeli politikacıların söylemleri ile tırmanana gerginlik had safhaya ulaşmıştı.
O günler, barış ve çözüm süreçlerinin de arifesiydi…
Yıllar geçti, 2002’de başlayan toplumsal hareketlerle birlikle “ilhak” tartışması da kapandı…
Taa ki 2009’a kadar…
Adı konmasa da 2009’dan bu yana yaşananlar yeniden aynı gündemi bizlere yaşatmaya başladı.
Türkiye’ye ilhak…
Yani Türkiye’ye bağlanma…
90’lı yıllardaki tartışma ile şimdiki durum arasında farklar var tabii…
Ancak ekonomik paketlerle murat edilen aynı amaç aslında…
Elektriğin ve suyun gelmesi…
Eğitimde “fatih” projesi…
İlahiyat tartışması…
Ercan’ın Türkiye sermayesine devredilmesi…
Telefonda yaşanılması beklenen devir…
Elektriğin özelleştirilmesi…
Maaşların düşürülmesi…
Hepsi aynı gündeme işaret ediyor…
İlhak…
Tek farkı 90’lı yıllarda adı konarak tartışılıyor, karşı çıkılıyordu.
Şimdi ise “ilhak” kelimesi belki ortalarda değil, ama icraat tam anlamıyla çalışıyor…
Ve buna UBP hükümeti de yardım ediyor, destek oluyor…
/////
Bayramları olmayan…
23 Nisan’dı dün…
Sahalarda renkli kutlamalar vardı…
Özel okullarda da…
Hem de daha renklisinden…
Ancak Sanayi’de çalışan çocuklar da vardı elleri nasırlı…
Bali çeken çocuklar da vardı Ankara Çağlayan Parkı’nda…
Aç çocuklar da vardı, Surlariçi’nde, nemli odalarda…
Ve mülteci çocuklar da vardı…
Öldürülenler de vardı aralarında…
Erol Diker’ler de vardı bir zamanlar nefes alan…
Çocuklar vardı Kıbrıs’ın kuzeyinde…
Bayramları olmayan…