Adli yıl yine sorunlarla açıldı
İçinde bulunduğumuz hafta başında, yeni adli yıl açıldı. Bu çerçevede, Yüksek Mahkeme Başkanımız, düzenlenen toplantıda, yargının sorunlarını ve yapılması gerekenleri açıkladı. Barolar Birliği Başkanı da, yargı’nın içinde bulunduğu sıkıntılara işaret etti.
Bende, bugünkü yazımda, yapılan açıklamalar içinde önemli gördüğüm hususlara değinerek, görüş ve değerlendirmelerimi sizlere aktarmak istiyorum.
Uzun yıllardır, her adli yıl açılışında duyduğumuz, ayni sorun ve eksikliklerin giderilmediğini görmek, moralimizi bozuyor. Bu konularda, bir ilerleme , gelişme niye sağlanamıyor? Böyle bir basiretsizlik olur mu?
Bu adli yıl yine, Yargı’daki personel sıkıntısının devam ettiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Böyle de olunca, halka verilen hizmeti eksik bırakmakta ve gecikmeler yaşanmaktadır. Ayrıca, Mahkemelerde dava sayısı artmasına rağmen, davalara bakacak yargıç sayısı azdır.
Bu konuda, Hükümet, mahkemelerin talep ettiği kadro sayısını azaltmaya gitmeden onaylamalıdır.Mahkemelerin daha hızlı ve verimli çalışması için bu konunun çözülmesi şarttır.
Şu anda, mahkemelerde onbinlerce mazbata bulunmaktadır. Özellikle, ekonomideki sıkıntılar mazbataların artmasını tetiklemiştir Bu durum, ülkenin ekonomik ve sosyal olarak çok zor bir dönemden geçtiğinin de göstergesidir. Mazbataların ekonomik ve toplumsal birçok olumsuz etkisi bulunmaktadır.
Öte yandan, davası sonuçlanan alacaklılar, alacaklarını almak istedikleri zaman, ülkedeki icra ve mazbata sistemi ağır ve verimsiz çalıştığı için, sonuç alınamamaktadır.
Yüksek Mahkeme Başkanı, ülkedeki en büyük sorunlardan birinin kural tanımazlık olduğunu ve denetim eksikliğinden dolayı, kuralsız davranan kişilerin tespit edilemediğini belirtti.İstihdam şekilleri ve mesaiye uyulmaması da, bunların en somut örnekleridir diye de vurguladı.
Halkın, kendi içinde bu sorunu konuşmasının yanında, Yargı’ nın başındaki kişi tarafından da bu tespitin yapılması son derece önemlidir. Hükümet’ in bundan dolayı üzülmesi, bu uyarıdan gerekli mesajı alması ve buna göre çözüm üretmesi gerekmektedir.
Yüksek Mahkeme Başkanı ayrıca, Meclis’te yeni yasa hazırlama ve mevcut yasaları tadil etmekte, yeterli sayıda Hukukçu olmadığı için, güçlükler yaşandığını vurguladı. Hükümet yetkilileri, Meclis’ deki bu eksikliği bilmiyorlar mı? Peki, niye çözmek için gereğini yapmıyorlar?Yasa çalışması yapılırken, bu eksikliği hissetmiyorlar mı?
Barolar Birliği Başkanı da, Hükümet’ in, ülke ve toplumun sorunlarına çözüm üretecek noktadan hızla uzaklaştığını, halkın, devlete olan inanç ve güveninde de, düşüş yaşandığını belirtti.
Ayrıca, Hükümet’in yasaları yaparken, “biz yapalım, yargı bozarsa bozsun” yaklaşımıyla hareket ettiğini, hükümetin her icraatının mahkemelere taşıma anlayışının yanlış olduğunu ve mahkemelerdeki siyasi nitelikli dava yoğunluğunun, yargıyı hedef haline getirme potansiyeli taşıdığına dikkat çekti.
Gerçekten, çok yerinde tespit ve uyarılar.Doğru söze ne denir ki..Yeter ki, bu uyarılar Hükümet tarafından dikkate alınsın ve gereği yapılsın.Kıssadan, hisse çıkarmak bu kadar zor olmamalı..
Sonuç olarak, Yargı’nın personel, bina ve diğer tüm mesleki ihtiyaçları karşılanmalıdır. Zira, bu eksikliklerin giderilmemesi, Yargı’ nın verimli ve hızlı çalışmasını ve adaletin erken tecelli etmesini engeller. Bu durumdan da, en büyük zararı, ekonomimiz, kurumlarımız ve halkımız görür.
Bağımsız, adil kararlar veren, güçlü bir yargı sistemine ve mahkemelere, hem devletin hemde insanlarımızın ihtiyacı vardır.Adaletin düzgün çalışmadığı yerde, huzur ve güven olmaz.
Ülkemizde, Yasama, Yürütme ve Yargı organlarının, işlevini düzgün olarak yerine getirmesi, birbirinden bağımsız olması, kuvvetler ayrılığının çalışması, devlet işleyişi ve halk arasında tamamen içselleştirilmiş ve benimsenmiştir. Yargı bağımsızlığına zarar gelmemesi için, Devleti oluşturan tüm kurumların, halkın duyarlı olması ve mücadele etmesi şarttır.