1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Afişler Yırtılırken…
Afişler Yırtılırken…

Afişler Yırtılırken…

Afişler Yırtılırken…

A+A-

 

Seçkin Tercan
[email protected]

Türkiye’de seçim atmosferinin en önemli görsel unsurlarından biri de lider fotoğraflarının yer aldığı afişlerdir. Neredeyse gökyüzünün görülmesini engelleyecek büyüklükteki bayrakları saymazsak seçim afişleri uzun bir süre görsel dünyamızı süsler! Geçmiş dönemlere oranla çok daha büyük boyutlarda olan bu afişler kentlerin her yanını uzunca bir süre kaplayacak. Bayraklarla beraber oluşan renk curcunasının yarattığı karmaşa ve görüntü kirliliğinden bahsetmeye gerek yok sanırım. Seçimlerden sonra uzun bir süre etrafta kalan bu malzemeler seçmenlerin davranışını gösteren farklı bir tepkiselliği de barındırıyor. Devasa billboardlarda yer alan lider portreleri yan yana yerleştiriliyor ve tahammülsüzlüğün uç noktalara vardığı bir dönemi yaşayan Türkiye insanı bu afişlerdeki lider portrelerine zarar veriyor. Sembolik kabul edebileceğimiz bu eylem, ideolojik olarak farklı olana ya da taraf olmayana tahammül edememe halinin en belirgin göstergesi…

Benzer bir uygulamayı tarihsel süreçte bazı liderlerin de yaptığına tanık oluyoruz. Günümüzde seçmenlerin yaptığı bu eylemi geçmişte liderler gayet profesyonel bir yardım alarak yapmıştır. Verdikleri emir doğrultusunda değiştirdikleri fotoğraflar görsel kültürde ayrı bir araştırma konusu olabilir. 20. yüzyılda siyasi iktidarın önemli propaganda araçlarından biri de fotoğraf olmuştur. 1855 yılında Roger Fenton’un Kırım’da çektiği ilk savaş fotoğrafları ile ortaya çıkan toplumsal etki otoritenin dikkatinden kaçmamıştır. Bu konudaki son hamle Körfez Savaşı döneminde fotoğrafın kısıtlı kullanımı ile gerçekleştirilmiştir. 20. yüzyıl başında fotoğrafın iletişimdeki etkisi keşfedilmiş ve ideolojik bir propaganda aracı olarak iktidar tarafından yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Özellikle Almanya’da II. Dünya Savaşı döneminde Leni Riefenstahl tarafından çekilen film ve fotoğraflar görsel tarihin önemli örneklerinden biridir. Fotoğraflarda yapılan düzenleme kimi zaman oldukça belirgindir, hatta izleyen tarafından anlaşılmaması için özenli bir işçilik sergilenmiştir. Hitler’in de olduğu 1937 tarihli fotoğrafta günlük sıradan bir an gözlemlenebilir. Grubun içinde yer alan bir kişi gayet belirgin bir müdahale ile yok edilir ve boşluk arka planda yer alan bitki dokusu ile doldurulur. Fotoğraftan kaybolan Joseph Goebbels’ın yeri sorgulanacak şekilde açıktır. Belli ki, Hitler için fotoğraftaki değişimin anlaşılmasının bir önemi yoktur. “Orada biri vardı” sorusunu hatırlatacak boşluk fiziksel bir gözlem neticesinde karşımızdadır. Fakat Hitler için boşluk önemli değildir, esas olan istenmeyen bir kişi olarak Goebbels’ın sonsuza kadar yok edilişidir. Fotoğrafa baktığımızda ise gördüğümüz şey, boşluk tarafından temsil edilen Goebbels‘dir ve boşluk aynı şekilde onu temsil edecektir. Böylece sorgulanan şey, yokluğu bağlamında kişinin varlığı olacaktır. 

Fotoğrafın propaganda amaçlı kullanımına diğer bir örnek ise Stalin’in yer aldığı çalışma grubu görüntüsüdür. 1937 tarihli fotoğrafta Stalin’in yanında yer alan Nikolay Yezhov 1940 tarihli fotoğrafta yok olmuştur. Stalin’in sağ kolu olarak bilinen ve binlerce insanın ölümünden sorumlu olan Yezhov idam edilmiştir. Hitler’in fotoğrafına göre Stalin için yapılan değişiklik fotografik kompozisyona da uygundur. Volga nehri kenarında çekilen fotoğraftaki bu başarılı temizliğin sebebi, büyük ihtimalle yok edilecek figürün diğer figürlerin arasında değil dışında yer almasıdır. Böylece fotoğrafta oluşan boşluk izleyeni sorgulayıcı bir algıya sevk etmez. Stalin burada izleyeni de önemseyen bir tavır içindedir ve yapılan işlem bir gizlilik sergiler. Totaliter estetik çerçevesinde kurgulanan görüntü beklenilen ülküyü yansıtmadığı noktada müdahaleye uğrar. Bu değişim otoritenin toplumsal algıyı değiştirmesi ve manipüle etmesi doğrultusunda yapılır. Her ne kadar yapıbozuma uğratılan fotoğraf olsa da esas amaç topluma sunulan görseller aracılığıyla insanların algısına müdahale etmektir. 

İnsanları fotoğraflardan silmek onları belleklerden de silmenin önemli bir göstergesi olacaktır. Böylece hem görsel kültürde hem de toplumsal bellekte yer almayacaklardır. Oysa ki, hikayeleri yok edilişlerinde saklıdır ve fotoğraftan yok olmaları önemli bir vurguyu ortaya çıkarır! Belki de sonsuza dek “yok” olmuşlardır. Günümüz liderlerinin ve politikacılarının yapmadığı - yapamadığı yok etme, silme veya bozma eylemini sokaktaki birey onların yerine gerçekleştirir. Tabi ki bu, fotoğrafı yırtmak ya da kesmek şeklinde doğrudan bir eylemdir. Karşımızda bir bilgisayar müdahalesi ve fotografik bir efekt uygulaması yoktur. Bu eylemde gizlenen olgu “istenmeyen” liderin doğrudan değiştirilme tepkisidir, gözlenebilecek unsur ise farklı olanın yok edilmesidir. İktidarların görüntüde yaptıkları manipülasyon çoğu zaman kendilerini daha güçlü göstermek içindir. Birçok ülkede rastlanan bu durum iktidarın bir nevi kendini güzelleştirme yöntemidir. Böylece topluma sunulan fotoğraflar ile iktidarın büyük kitleler tarafından desteklendiği teyit edilir ve gerçekliğine oldukça inanılan optik görüntüden faydalanılır. Stalin ve Hitler örneğinde gördüklerimiz benzer niyette olsa da başka bir tavır içerir. Burada artık topluma sunulmasında sakınca görülen bireyler kaldırılmış ve yok edilmiştir.
Seçim dönemlerinde şehirleri kaplayan propaganda amaçlı görsellerin yarattığı çirkinlik ve kirlilik su götürmez bir gerçektir. Toplumun gittikçe uç noktalara taşındığı ve tahammülsüzlüğün üst seviyelerde yaşandığı günümüzde umarım bu yok etme tepkisi sadece görsel düzlemde kalacaktır. Bugün yapılan müdahaleler aynı ideolojik çizgide yer almayan bireylerin farklı olana yaşam hakkı tanımamalarının temsilidir. Bu vandal eylemler, liderlerin kendi yapamadıklarını uç noktalara taşıdıkları insanlar aracılığıyla gerçekleştirmesi olarak da okunabilir. Tüm bunlar günümüz toplumsal yapısının gittikçe ilkel hale dönüşen trajik bir yansımasıdır. Bazı şehirlerde seçim afişlerinin önünde nöbet tutan polislerin varlığı ise başka bir ironik boyutu işaret eder. Hiçbir dönem herhangi bir sanat yapıtını korumak üzere güvenlik kuvvetlerini seferber etmeyen sistem seçim afişlerini korumak üzere polisi devreye sokmuştur. Fotoğrafın temsil hali otoritenin koruması - savunması altına girmiştir artık...

Bu haber toplam 1806 defa okunmuştur
Gaile 258. Sayısı

Gaile 258. Sayısı