“Afrika'da ilk defa bir diktatör yargılanıyor…” 1
YRD. DOÇ. DR. ÖMER FARUK NOYAN
Afrika, darbeler ve diktatörlükler müzesi. Koleksiyona sürekli yeni çalışmalar eklense de, tarih 20 Temmuz 2015'i gösterdiğinde kıta üstünde ilk defa bir diktatörün, 1982-90 arasında Çad devlet başkanlığı yapan Hissène Habré'nin (Hüseyin Habre) yargılanmasına başlandı.
Genç Habré, Curab çölünde göçebe çobanların arasında büyüdü. Zekâsıyla dikkat çektiğinden hocalarının yönlendirmesiyle üniversitede okudu ve genç yaşta kaymakamlığa yükseldi. Fransa için de gelecekte parlayabilecek bir ışığı vardı ki, 1963'te Paris'e geldi. Burada hukuk tahsili yaptı, Siyasi İncelemeler Enstitüsü'ne devam etti. Ülkesine 1972'de döndü ve Çad Millî Silahlı Güçleri'ni kurdu.
Hissène Habré ile Goukouni Oueddei'nin (Gukuni Vedei) Sahra'da başını çektiği silahlı göçebe gruplar 1970'lerde birbirlerini rakip hareket olarak görseler de esas olarak Fransa destekli diktatör Tombalbaye'ye karşı mücadele ediyorlardı. Tombalbaye, 1960'ta bağımsızlığını ilân eden Çad'ın seçimle gelen ilk devlet başkanı olmuş ve zamanla bir diktatöre dönüşmüştü. Oueddei, Silahlı Halk Güçleri'nin (FAP), Habré ise Silahlı Kuzey Güçleri'nin (FAN) lideriydi. Oueddei'yi Kaddafi, Habré'yi Sudan destekliyordu.
Oueddei ve Habré'nin grupları birçok Avrupalıyı rehin almıştı. Bunların arasında 1974'ten 1977'ye rehin tutulan Fransız bayan etnolog Françoise Claustre da bulunuyordu. Rehinelerin serbest bırakılması için görüşmeler yapmak üzere Fransız hükümeti tarafından gönderilen askerî görevli Galopin, Habré'nin kampında, “Elçiye zeval olmaz!” ilkesi çiğnenerek işkence görmüş ve infaz edilmişti.
Bu arada Tombalbaye 1975'te kendisine karşı gerçekleştirilen darbe sırasında uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmişti. Habré, Ağustos 1978'de dönemin Çad Devlet Başkanı General Félix Malloum tarafından başbakan olarak atandı. 1979'da geçici millî birlik hükümeti kuruldu ve başına Oueddei getirildi. Habré ise savunma bakanlığı koltuğundaydı. Ordu ona teslim edilmişti.
Habré Mart, 1980'de hükümeti tanımadığını ilan etti ve emrindeki orduyla başkent N'Djamena'yı kontrol altına almak istedi. Libya kuvvetlerinin desteğini alan Oueddei, isyancıları şehir dışına püskürttü. Fakat ibrenin Habré'den yana kaydığını gören Libya, taraf değiştirdi. Habré birkaç ay sonra Libya'nın başkenti Trablus'ta ülkesi Çad'ın Libya ile birleştiğini ilân ediyordu. Uluslararası kamuoyu ve bilhassa Fransa, durumu şiddetle kınadı.
Aralık 1981'de ise Fransa ve ABD, uluslararası terörizmin babalarından biri olarak gördükleri Kaddafi'ye karşı Habré'yi desteklemeye başladı, böylece Oueddei devrildi. Artık Habré'nin diktatörlüğü başlamıştı (1982).
Otoriter rejim ve cinayetler
Afrika'da görüntüyü kurtarmak gerekmiyordu. Oyun açık oynanıyordu. Sinek gibi öldürülmelerinde mahzur olmayan kitleler sadece diktatör adaylarının arkasına takılma oranları açısından rakamsal bir anlam taşıyordu. Yapılabilecek pek fazla bir şey yoktu, alternatifler birbirinin benzeriydi. Afrika klasikleri, Batı'nın dış politikasında ilke kavramının ne anlam ifade ettiğini anlama kılavuzuydu.
Habré muhalifleri de silaha sarılınca Fransız ordusu 1983'te Habré lehine devreye girdi. Üç yıl sonra Habré muhalifleri, bu defa Libya'nın desteğini alarak yeni bir girişimde bulunsa da Fransız ordusu tekrar aynı şekilde karşılık verdi ve Habré'yi destekledi.
Çad'da artık sadece Habré'nin partisi vardı. Başbakanlık makamı ilga edilmişti. Habré bir zamanlar başında olduğu FAN'ı düzenli orduya dönüştürmüş, siyasi bir polis teşkilâtı (DDS) kurmuştu. Adı, Dokümantasyon ve Güvenlik İdaresi olan bu yapı, binlerce adam kaçırma ve siyasi suikasta imza atıyor, “fâili meçhul” cinayetler işliyordu. Başkanlık sarayının hemen karşısındaki binalar hapishane, işkencehane ve infaz yeri fonksiyonu görüyordu. Aynı kanallardan silah alan muhalif gruplar da sahneyi terk etmediğinden iç savaş bitmek bilmiyordu.
Sömürge döneminde Fransa ile İtalya'nın belirlediği Çad-Libya sınırını yok saydığını ilân ederek Çad'ın kuzeyini 1973'te işgal eden Libya, 1987'de ülkeden çıktı. Libya'nın desteğini kaybeden Oueddei, aynı yıl Cezayir'e sürgüne gönderildi. Eylül 1987'de ateşkes imzalandı. Fakat Habré, kendisinin göreve getirdiği genelkurmay başkanı general (Temmuz 2015 itibarıyla Çad devlet başkanı) İdris Deby'nin darbesiyle Ekim 1990'da devrildi ve Senegal'e sığındı. Hemen öncesinde 300 siyasi tutuklu infaz edilmişti.
Ocak 1992'de başkentin 25 km uzağında birçok toplu mezar ortaya çıkartıldı. Bazıları 150 kadar iskelet içeriyordu. Tümü DDS'nin infazlarıydı. Soruşturma komisyonunun raporuna göre, Habré rejiminin teröründen dolayı 40 bin kişi hayatını kaybetmiş, 80 bin çocuk yetim kalmıştı. İki bin yılında terör rejimi kurbanlarının yakınları Senegal mahkemelerinde dava açtı, fakat bunların tümünde yetkisizlik gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi. “Evrensel yargı yetkisini insan hakları ihlâlleri söz konusu olduğunda kullanma yetkimiz yok.” diyordu Senegal adaleti. Bunun üzerine davacılar yüzlerini Belçika'ya çevirdi.
ZAMAN
Devam edecek