Ağır Bir Gömüt Kapağı
duruyorsa zaman burada, niçin gelmez kuşlar? gelseler bilearada bir, neden gezinmez ayakları, üstünde bu ağır gömüttaşının?
duruyorsa zaman burada, niçin gelmez kuşlar? gelseler bile
arada bir, neden gezinmez ayakları, üstünde bu ağır gömüt
taşının?
topraktır, bu gömüt taşının ağırlığına ezgiler okuyan: gece
yarısı, uykusuz bir serçe dolaşırken daldan dala.
toprak işte kendi şarkısıdır ve hiç rüzgâr esmezken.
küçük boşluklardır, çukurlardır; çürümüş yapraklar, ölü solu-
canlarla sevişen solucanlar, kimlere ait oldukları bilinmez kafa-
tasları, ayak izlerini unutmuş büyücülerdir toprak.
güneşten kaçmayan kişiyse çoban, ancak o kazıyacak toprağı,
kabuklardan soyduğu değneğiyle, görmek ve üşümek için kaç
oda bulunduğunu derinliğinde.
çünkü:
biz okuyup öğrendik; hiç kimseye ait olmadığını toprağın,
anımsanmadığını ve kendinin kendine ait olduğunu da.
kuşlar, us’lu avcılardır, çaldıkları için sessizliğini.
m.kansu