Ağustos Böceği, Karınca ve Lefkoşa Türk Belediyesi
Hepimize küçükken anlatılan hikayelerden biridir ‘Ağustos Böceği ve Karınca’. Erken yaşta çocuklara sorumluluk duygusunu aşılamak ve geleceği de düşünerek birikim yapma alışkanlığını kazandırmak amacıyla anlatılır. Bir ağustos böceği vardır hikayede, bütün yaz boyunca şarkı söyler eğlenir. Karınca da tüm gücüyle çalışır bir yandan. Ancak kışın gelmesiyle durumun farkına varır ağustos böceği. Ve o zaman anlar karıncanın neden bütün yaz çalıştığını.
Lefkoşa Türk Belediyesi konusuna gelecek olursak sanırım şu anda ciddi bir tasarruf politikasına ihtiyaç olduğunu görmemek mümkün değil. Fellahoğlu döneminde bu tasarruf çok net bir şekilde hissedilmişdi.
Özellikle ilk günden itibaren belediyede eksik olan tuvalet kağıtları bile bağışlarla alınmıştı. Belki abartı denilebilir bunun için. Ne yani belediye bir tuvalet kağıdıyla mı kurtulacaktı? Fakat o 14 aylık kısa dönemde, geriye dönük 3 tane maaş ve grev zamanı ödenip de belediyeye temlik edilen 2 ekstra maaş ödenebilmişti bu tasarruf ile. Toplamda 5 maaş ödenen bu dönemde, birçok ihtiyaç ise yardımlarla karşılanmıştı.
Yeni başkan Mehmet Harmancı döneminin ilk aylarında da bu böyle devam etti. Fakat idare biraz güvenini kazanınca durum değişti. Ve ardından ilk olarak çocuk oyun grubu krizi yaşandı.
Biraz da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin etkisiyle, bu Yarım Milyon TL civarında maliyetli olan oyuncak alımı gündeme geldi. Mecliste bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda, farklı partilerden belediye meclis üyeleri bu alıma direnç gösterdi. Halbuki bir önceki dönemde, FOGEM’in çeşitli etkinliklerle fon sağlaması sayesinde alınmıştı çocuk oyun gruplarını. Bu dönem de alımın bu şekilde fonlarla yapılması en doğrusuydu.
Belediyenin 200 Milyon TL borcu varken, Yarım Milyon TL’lik çocuk oyun grubu alması durumun ciddiyetini kavrayamamaktı aslında. Ve bunu dile getirenler ise “park düşmanı” ve “çocuk düşmanı” olarak fişlendi.
Bunun ardından belediye meclisi oybirliğiyle bütçeye ek mesaileri eklendi. 2015 yılında 1 Milyon TL kadar ödenen ek mesailerin düzensiz, adaletsiz ve denetimsiz şekilde verildiği konusunda pek çok şikayet geldi kulağımıza. [Sanırım bir belediye meclis üyesi olarak ek bütçeye onay verdiğim için, kendi hatamı da kabul etmem en doğrusu olacaktır.]
Bu ödemelerin ardından aylık 8 Bin Türk Lirasına bir muhasebe şirketinden hizmet alımı yapılmasını onaylandı. Bu miktar ayda 4 tane asgari ücrete denk geliyordu. Yaklaşık iki yıl sürecek bu hizmet alımı 880 çalışanıyla, maliye şubesi olan bir belediyede çok da doğru değildi.
Bunların her biri bütçe üzerinde küçük ama kalıcı delikler bırakıyordu. Bir araya geldiğinde bu küçük adımlar büyük zararlar oluşturuyordu. Ama son darbeyi vuran, Ekim ayında imzalanan Toplu İş Sözleşmesi oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi belediye idaresi ve sendika arasında yapılan bir seri toplantı sonrası, mevcut durumun aynen korunması anlaşıldı. Hatta yeni sınıflandırmalar konusunda da el sıkışıldı. Toplu iş sözleşmesinde yine değişik partilerden birkaç belediye meclis üyesi, ana hedefin ‘Aylık Sigorta Yatırımlarını Ödemek’ olması gerektiğini savundu. Sosyal sigorta yatırmayan, aylık 1.6 Milyon Türk Lirası borçlanan bir belediyede aile yardımının iş riskine dönmesi gerektiğini savundu. Sonuç olarak Toplu İş Sözleşmesi kahkahalarla ve gülerek imzalandı. O gün Lefkoşa Türk Belediyesinin boynuna ilmik dolanıp ucuna taş bağlandı ve bu taş ise denize atıldı.
Geçen aya kadar bütçe çalışmaları aynı anlayışla devam ediyordu. Parklara 4 milyon Türk Liralık tartan pisti alımı yapılsın mı diye tartışılırken, Belediyeler Değişiklik Yasası geçti. Artık çalışanın yatırımlarını borç hanesine yazıp ilerlemek mümkün değildi. Hemen bütçe tekrar ele alındı. Gereksiz alımlar kırpıldı, giderler azaltıldı, gelirler elden geçirildi.
Ortaya çıkan tablo netti: En iyi tahsilat ve performansta bile yıllık 15 Milyon Türk Lirası açık vardı. Hemen ardından, 3 ay önce birkaç belediye meclis üyesi olarak bizlerin savunduğu ve “işçi düşmanı” olarak fişlenmemize sebep olan öneriler, TİS Komitesinde idare tarafından sendikaya sunuldu.
Çünkü durum barizdi. Ocak ayında sosyal sigorta primleri ödenemeyecek ve bu miktar şubatta devlet katkısından kesilecekti. En geç mart ayında ise maaşları ödemede sıkıntı olacaktı yine. Hele de %15 faizli overdraft hesabı kullanılırsa, LTB bir daha hiç kurtarılamayacaktı.
Evet, tüm bu geçirdiğimiz süreç Ağustos Böceği ve Karınca hikayesini getiriyor aklımıza. Bugün artık kış geldi sanki Lefkoşa Türk Belediyesine. Ve bir buçuk yıl hazırlanmadan boşa giden sürecin cezasını hep birlikte çekmeye hazırlanıyoruz yine bizler… Lefkoşalılar… Şeherliler…