AİHM- Ne ilk ne de son
AIHM kararı bazı tartışmaları yeniden başlattı. Bu tartışmaların yeniden başlaması iyi mi oldu kötü mü ? Bilemem. Tartışmaların şekline, bakış açılarına ve yorumlanış biçimine bağlı.
Herhangi bir savaş ve sonuçları mı yargılandı AIHM’de ? Yoksa ‘çok özel’ olarak kabul edildiğinden, Türkiye’nin 1974 Harekatı mı ?
Hep “Meşru” dediğimiz ‘Müdahale’nin kendisi mi yargılandı ? Yoksa müdahale sırasında meydana gelenlerle sonuçları mı ?
Öncesinden sonrasına, söz konusu savaşın, hem Kıbrıs’ın bütününden, hem Kıbrıs Türk’ünden, hem de Kıbrıs Rum’undan çok şeyler alıp götürdüğünü aklı başında olan hiç kimse inkar edemez.
Savaşın acımasızlığı içinde olanlar mı inkar edilebilir ? Yoksa, savaş nedeniyle doğduğu büyüdüğü toprakları terketmek zorunda kalan, Türkü-Rumu sayısı yüz binleri aşan göçmenin çektiği sıkıntılar ve acılar mı ? Savaş sırasında ölenler mi inkar edilebilir ? Yoksa savaş sırasında kaybolanlar mı ?
***
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giden ve hakkında bir ‘karar’ çıkan ilk dava değildi bu. Hafızalarını biraz yoklayanlar, başka başka davaların da, aynı mahkemede görüldüğünü ve çok kritik kararlar çıktığını hatırlayacaklardır. Ayrıca, ilgilenenler bileceklerdir; AİHM’de, daha görüşülmekte olan, Kıbrıs’la ilgili, ezici çoğunluğunu Kıbrıs’lı Rumların açtığı yüzlerce daha dava dosyası vardır. Eninde sonunda bunlarla ilgili kararlar da açıklanacaktır. Beğenmeyecek olsak da.
Ve biz, her ‘karar’ sonrasında olduğu gibi ‘ah vah’ çekmeye devam edeceğiz herhalde. Sonuncusunda da olduğu gibi.
Neden mi ? Çünkü Kıbrıslı Türk, oturmuş rahatına bakmaktadır yıllardır. Örneğin “Ben de karşı dava açayım...” diye düşünmemiştir bile. Yahut, “Ben de şu olayda mağdur oldum, hakkımı aramalıyım” dememiştir. Sözün özü, evine kapanmış kendi kendine ağlayıp sızlamıştır hep. AIHM’den çıkan her karar sonrasında ise “Ya ben de şunları yaşamıştım....”, “Benim başıma da bunlar bunlar gelmişti....” , “Savaş mağduru sadece Rumlar değildir...” demiş, ağlamıştır sadece. Kaderine razı olmuşçasına. Yahut kaderin kendisini taşıdığı noktadan çok memnun...
***
AIHM tarafından mahkum edilen, daha önceki davalarda olduğu gibi, yine Türkiye Cumhuriyeti. Türkiye Cumhuriyeti, karardaki 90 milyon EU’yu öder mi ödemez mi ? Bilmem.... Türkiye Cumhuriyeti, daha önceki tazminat davalarındaki milyonları ödedi mi ödemedi mi ? Onu da bilemem... Bundan sonraki davalarda çıkacak olan kararları da göğüslemeye hazır mı değil mi ? Onu hiç bilemem...
Ve kritik bir soru daha: Türkiye Cumhuriyeti “Ben bu kararları tanımam” der mi ? Derse ne olur ? Demezse ne olur ?
Mesela, tam da çözüm arayışlarında umutların yeşerdiği bir sırada çıkan bu karar sonrasında “Ben artık yokum. Madem öyle, işte böyle” der mi ?