“Aile olarak isteğimiz tüm kayıp kişilerin yattıkları yerlerin tespit edilmesi...
54 yıldır hala akibeti ve gömü yeri bilinmeyen “kayıp” milletvekilimiz Cengiz Ratip’in oğlu Birtan Cengiz Gökeri:
“Aile olarak isteğimiz tüm kayıp kişilerin yattıkları yerlerin tespit edilmesi yanında, babamın da gömü yerinin bulunabilmesi ve hepsinin kabirlerinin de aileleri tarafından ziyaret edilebilecek konumun yaratılmasıdır…”
54 yıldır hala akibeti ve gömü yeri bilinmeyen “kayıp” milletvekilimiz Cengiz Ratip’in oğlu Birtan Cengiz Gökeri, “Aile olarak isteğimiz tüm kayıp kişilerin yattıkları yerlerin tespit edilmesi yanında, babamın da gömü yerinin bulunabilmesi ve hepsinin kabirlerinin de aileleri tarafından ziyaret edilebilecek konumun yaratılmasıdır” dedi.
İki toplumlu kayıp yakınları ve savaş mağdurlarının ortak örgütü olan “Birlikte Başarabiliriz”in Kayıplar Komitesi yetkilileriyle düzenlediği toplantıda okunmak üzere duygularını kaleme alan Birtan Cengiz Gökeri, şöyle yazdı:
“Babam Cengiz Ratip, insancıl kişiliği ile bölgede gerek Kıbrıslıtürkler, gerekse Kıbrıslırumlar tarafından sevilen-sayılan bir kişiydi. İki toplum arasındaki ihtilaflı konularda arabuluculuk görevi yapar ve arada oluşabilecek kin ve nefreti önlemeye çalışırdı. Ancak ne onun, ne de onun gibi barışı savunan insanların çabaları iki toplum arasındaki çatışmaları engelleyememiş ve Kıbrıs’ta çok kanlar akıtılmıştır. Bu akan kanlar içerisinde, kendisinin de kanı akıtılmış ve öldürülüp kaybedilmiştir. Savaşların doğal sonuçları olarak babamın başına gelenler, Kıbrıs’ta yaşayan halkaların içerisinde pek çok kişinin başına da aynen gelmiştir.
Aile olarak isteğimiz tüm kayıp kişilerin yattıkları yerlerin tespit edilmesi yanında, babamın da gömü yerinin bulunabilmesi ve hepsinin kabirlerinin de aileleri tarafından ziyaret edilebilecek konumun yaratılmasıdır.
Bundan sonra Kıbrıs’ta ihtiyaç duyduğumuz nedir? Barış rüzgarlarının kötü savaş havasını dağıtmasını ve yok etmesini, Kıbrıs’ta bundan sonra doğan ve doğacak insanların bir kere daha aynı acıları yaşamamasını arzuluyorum. Bu nedenle bu konuda halkların ve liderlerin daha çok gayret sarf etmeleri gerekmektedir.
Bu duygularla, ister Kıbrıslı Türk olsun, ister Kıbrıslı Rum olsun, bu yolda hayatlarını kaybetmiş tüm insanlara Tanrı’dan rahmet dilerim.”
Bilindiği gibi “kayıp” Cengiz Ratip, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek “kayıp” milletvekili konumunda… 14 Şubat 1964 tarihinde beraberindeki Turgut Sıtkı’yla birlikte Poli’nin tam merkezinde Fiat arabasıyla birlikte giderken kurulan bir pusuda bazı Kıbrıslırumlar tarafından vurularak öldürülmüş ve sonra da “kayıp” edilmişlerdi…
“Kayıp” yakını, sosyalist aktivist Dimitris Hacıdimitriu yazdı:
“Düşman her zaman evimizin içindedir…”
“Kayıp” yakını, sosyalist aktivist Dimirtris Hacıdimitriu’nun geçtiğimiz günlerde yazmış olduğu makalesini Türkçeleştirerek paylaşıyoruz.
Dimitris Hacıdimitriu şöyle yazıyor:
“Düşman her zaman evimizin içindedir…
Kıbrıslı kayıplarla ilgili Facebook sayfasında bir başka trajik öyküyle karşılaştım… Bu, Kostas Ellinas’ın Eylül 1974’ten beridir “kayıp” olan kardeşi Miltiades ile ilgiliydi… Bu, çobanların milliyetçi fanatizmin kurbanları olduğu bir diğer üzücü öykülerden birisidir. Türk ordusu Kitrea (Değirmenlik) köyünü alırken, Kostas Ellinas’ın babası ailesini köyde bırakmıştı çünkü hamile bir ineği vardı. Üç hafta boyunca saklanmışlardı ama sonra bulunmuşlar ve köyün polis karakoluna götürülmüşlerdi…
O günlerde Kostas henüz 12 yaşındaydı ve annesi ve kızkardeşiyle birlikte polis karakolundan alınarak köy yakınlarındaki bir okula götürülmüşlerdi. 18 yaşındaki kardeşi Miltiades’ten bir daha haber alınamadı ve o günden bu yana “kayıp”tır. Babası ve bir komşuları, bölgeden bazı Kıbrıslıtürk dostlarının nazik müdahaleleri sonucu, öldürülmekten kurtarılmışlardı…
Kostas Ellinas bazı “kayıp” yakınlarının bu konuyu ve başka davaları da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne nasıl götürdüklerini anlatıyor.
Kimse bu “kayıp” yakınlarının adalet arama hakkına hayır diyemez ancak işlenmiş olan bu suçları tümüyle görebilmek gerekmektedir. Birazcık siyasi bilinci olan her bir Kıbrıslı’nın şimdi artık Kıbrıs’ta her iki toplumdan da binlerce insanın “kayıp” edildiğinin bilincinde olduklarını umuyorum. Avrupa’dan bir şeyler yapmasını istemek ve yardım istemek tamam da öncelikle biz, kendi kendimize yardımcı olmalıyız.
Gerek Kıbrıslırum, gerekse Kıbrıslıtürk sivillere karşı suçlar işlemiş olan ve çok iyi tanınan bazı Kıbrıslırum milliyetçilerin sokaklarımızda serbestçe dolaştığına, tutuklanma ya da yargı önüne çıkarılma korkularının olmadığına ilişkin pek çok öykü dinledim.
Kostas Larnaka’da yaşıyor ki bu da benim doğduğum yerdir: Çok iyi bilinen bir EOKA-B’cinin AEK futbol kulübünde düzenli olarak kahve içmeye gittiğini duydum, bu şahsın 1974’te darbe esnasında dört göstericinin öldürülmesi olayına karışmış olduğu anlatılmaktadır. Ayrıca Mesarya’daki Muratağa-Atlılar-Sandallar köylerindeki katliamın ardındaki şahsın kim olduğunu bilen insanlardan tanıklıklar dinledim. O şahıs da hala özgürdür ve yetkililer onun hakkında kanıt toplama ya da tanıklıklar alma konusunda herhangi bir ilgi göstermiyorlar.
Bu yazıma şöyle son vermek istiyorum: Yurtdışında adalet aramadan önce, öncelikle kendi evimizde adalet dağıtılması konusundaki kararlılığımızı sergilemeliyiz. Bu makalenin başlığında belirtmiş olduğum gibi: Düşman her zaman evimizin içindedir…”
(Dimirtris Hacıdimitriu – Türkçesi: Sevgül Uludağ – Şubat 2018).