1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. AK Parti’ye oy verir miydim?
AK Parti’ye oy verir miydim?

AK Parti’ye oy verir miydim?

2000’li yılların başlarında deneycilik akımı artık her alanda hâkimiyetini ilan etmişti. Olup biteni anlayabilmek için iki eğitimci olarak Eflatun’u, Aristo’yu, Rousseau’yu, Dewey’i tartışırdık Özker Hoca’yla. O’n

A+A-

 

 

2000’li yılların başlarında deneycilik akımı artık her alanda hâkimiyetini ilan etmişti. Olup biteni anlayabilmek için iki eğitimci olarak Eflatun’u, Aristo’yu, Rousseau’yu, Dewey’i tartışırdık Özker Hoca’yla. O’nun tecrübesi ile yeni anlayışları sentezlemeyi denemek haz vericiydi doğrusu. Hoca aydınlanmacıydı. Evrendeki her şeyin bizim zihnimizden bağımsız olarak var olduğu ve gerçek olduğu, eğitim yoluyla bilginin keşfedildiği ve kullanıldığı üzerinde dururdu. Ben ise dünyanın ve gerçeğin sürekli değiştiğini, doğruluğun ölçütünün bilginin uygulanmasıyla görülebileceğini, yaşama ve insana yararlı olan şeylerin iyi olduğunu savunurdum. “Marifet dalgaları yakalayıp sörf tahtasını sahile ulaştırmaktır” sözü karşısında, Hoca, “önemli olan dalga yaratmaktır” derdi hep. Bu minvalde AK Parti ile ilişkiler meselesi sık sık gündeme gelirdi. Hoca’nın Mehmet Ali Talat’ı bu konuda övdüğüne çok şahit oldum. Sahil, hiç kuşkusuz, çözümdü! Hoca görüyordu ki halefi Türkiye ile etkileşim kurabilmiş, sörf tahtasını sahile ulaştırmak için ustalıkla manevralar yapabilmekteydi. Ancak malum, “sahile” ulaşılamadı. Ocak’tan sonra bizim tüm inancımıza rağmen bu kötümser hava daha da derinleşebilir. Böylesi durumlarda özcülük akımlarına yönelir kitleler. Ancak kısa sürede “eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı” sözü düşer akıllara.

Kıbrıslı Türkler, adil ve kalıcı barıştan vazgeçmeksizin yeni denizlere yelken açmanın hazırlığında olmalıdır bu aşamada. Siyaset özeleştirisini yapıp buna ayak uyduracaktır. Acente olmak için değil, ipleri ele alabilmek için... Halk da zaten bunu talep etmeye başlamıştır açıktan. Başarısızlıklara ilişkin kabahati (sadece) dışarıda arayanlar, dünyayı okuyamayanlardır. Aynaya bakılmalıdır öncelikle. Siyasetin hedefi halka hizmet olmalı, ekonomik kalkınma ve demokratikleşme odaklı bir “sahil” çizilmelidir toplum adına.

En büyük sorunumuz ise üreterek var olmayı temel şiara dönüştürmeksizin yaratılan suni ikilemlerle bu toplumun ilerici güçlerinin bolca vakit kaybetmekte oluşudur. AK Parti ile ilişkiler meselesi bunlardan bir tanesidir. Tartışma, liberalizm mi sosyalizm mi tartışması da değildir örneğin...

Güçlü bir vizyonla ve halk desteğiyle çağın gerektirdiği tarzdaki bir liderliği oluşturmak gerekiyor. Bu sayede, yeni bir söz söyleme sorumluluğu taşıyan insanlara, “AK Partili misin?” diye de sorulmayacaktır bu topraklarda. Eğer usunuzdaki “sahil” günün ihtiyaçları ile örtüşmüyorsa, problem sizdedir. Ancak bu edilgenliğe yol açan soruna el atıp toplumsal ortak aklı devreye sokmaya çalışanları, “Türkiye’ye hizmet ediyor” diye karalarsanız, siz edilgenliğin yeniden üretilmesi ile yani “statüko” ile anılmaya başlarsınız. Aynı şey liberalizm mi sosyalizm mi yanlış tartışmasının araçsallaştırılması noktasında da geçerlidir. Eski teorilerin artık tek başlarına çok bir anlam ifade edemediği, eski birçok teorinin çeşitli yönlerinin yeni bir şekilde birleşmeye başladığı, yeni solun tüm toplumsal kesimlere açık olması gerektiği çoktan tespit edilmemiş miydi zaten? “Mutlak doğrularımızı biraz da biz gençler söyleyelim” olmamalıdır değişim, olmayacaktır da...

Kıbrıslı Türklerle Türkiye’nin çağı yakalama iradesi az çok aynı zamanlarda yani 2000’lere girerken belirginleşse de biz düşünsel anlamda tüm sorunlarımızın çözümünü Kıbrıslı Rumların dolaylı vesayetine hapsederken, AK Parti ve artan düzeylerde CHP, kendi bağlamlarında ekonomik akılla yorumluyor meseleleri günümüzde. Türkiye vatandaşı olsam oy verir miydim? Oradaki demokrasi ve insan hakları konularını ikincilleştirmeyecek veyahut bunları tek bir meseleye indirgemeyecek partiyi tercih ederdim doğrusu.

Dolaylı ve doğrudan vesayeti ortadan kaldırarak özne olabilmeyi irdelerken, AK Parti kadar AKEL ile etkileşim de önemli iken niye bu hiç gündeme gelmiyor şu sıralar sizce? Ne demiştik? Doğruluğun ölçütü, bilginin uygulanmasında görülür; yaşama ve insana yararlı olan şeyler, iyidir...

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2070 defa okunmuştur