AKADEMİSYENLERDEN 'ÇÖZÜM' ÖNERİLERİ
BARIŞ SÜRECINDEKI TIKANIKLIĞI AŞMAYA YÖNELIK ÖNERILER
Adanın her iki yanından akademisyen ve entelektüellerden oluşan bir sivil toplum inisiyatifi olan Kıbrıs Akademik Diyalog, Kıbrıs barış sürecinde yaşanan tıkanıklıkların aşılmasına katkı koymak adına
BARIŞ SÜRECINDEKI TIKANIKLIĞI AŞMAYA YÖNELIK ÖNERILER
Adanın her iki yanından akademisyen ve entelektüellerden oluşan bir sivil toplum inisiyatifi olan Kıbrıs Akademik Diyalog, Kıbrıs barış sürecinde yaşanan tıkanıklıkların aşılmasına katkı koymak adına aşağıdaki fikir ve önerileri sundu.
Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve iki toplum liderinin özel temsilcileri yanında, siyasi partilere de sunulan belge şöyle:
1. Barışçıl bir çözümün çerçevesi, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarında tanımlandığı şekliyle siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyondur. Çapraz ve ağırlıklı oy ile dönüşümlü başkanlık, federal Kıbrıs’ta önemli birleştirici unsurlar olacaktır.
2. Kıbrıslı Türk yönetimi, kendi yönetimi altında yaşayacak Kıbrıslı Rumlar’ın sayısını asgariye indirmek istemesi durumunda, toprak ayarlaması çerçevesinde daha fazla toprağı Kıbrıs Rum yönetimine bırakmaya hazır olmalıdır. Her durumda, toprak ayarlaması Omorfo (Güzelyurt) ve Varosha’yı (Maraş) içerecek şekilde yapılmalıdır.
3. Mülkiyet hakkı sadece şu koşullarda sınırlandırılabilir:
A) Mülkleri güneyde kalan Kıbrıslı Türkler ve/veya onların varislerinin meşru taleplerinin karşılanması.
B) Sınırlandırmada insancıl nedenlerin bulunması.
C) Kıbrıslı Türk toplumunun kuzeydeki toprak mülkiyetinin bariz şekilde çoğunlukta olmasının sağlanması.
Bunlar dışındaki tüm durumlarda malın yasal sahibinin iade, tazminat veya takas seçeneklerinden birini seçme hakkı olacaktır.
4. Güvenlik ve garantiler konusunda yapılacak olan düzenlemeler, “çifte azınlık kaygılarını” giderici yönde olmalı, tüm yabancı askeri güçlerin çekilmesi yanında 1960 Garanti Anlaşması’nın Avrupa Birliği çerçevesi içerisinde revizyonunu içermelidir.
5. 1974 sonrasında adanın kuzeyine yerleştirilen/yerleşen Türkiye vatandaşları hususuna, insancıl bir bakış açısıyla yaklaşılmalı, uzun bir süre adada yaşamış olanlar, belirli koşullar altında Birleşik Kıbrıs vatandaşlığı kazanmalıdır. Demografik yapıyı ve özellikle de adadaki Kıbrıslı Türk kimliğinin tarihsel varlığını korumak için vatandaş olmayan ikametçilerin sayısı asgaride tutulmalıdır.
6. Birleşik bir Kıbrıs’ta iki toplum yeni bulunan doğal kaynakları adil bir şekilde paylaşırken Türkiye de bu kaynakların değerlendirilmesinde transit ülke rolünden dolayı önemli ölçüde fayda sağlayacaktır.
KAD, toprak ve mülkiyet konularında yeterli yakınlaşma sağlanmasından sonra, bütünlüklü bir anlaşma için son adımları kararlaştırmak adına, barış sürecinin Türkiye, Yunanistan, AB, ve BM’yi de kapsayacak şekilde genişletilmesini önermektedir.
KIBRIS AKADEMİK DİYALOG (KAD)
Barış Sürecindeki Tıkanıklığı Aşmaya Yönelik Öneriler
Kıbrıs Akademik Diyalog (KAD), Kıbrıs sorununu çözmeye yönelik çabalar ışığında, tıkanma yaşanan konularda yeni fikirler ve öneriler geliştirmek ihtiyacını hissetmiştir. Sorunları daha geniş bir perspektifle ele alabilmek ve tüm tarafların endişeleri, korkuları ve ihtiyaçlarıyla empati kurabilmek gibi samimi bir çabayla hareket eden KAD üyesi akademisyenler ve entelektüeller aşağıdaki fikir ve önerileri üretmiştir:
1. BM Güvenlik Konseyi kararları uyarınca siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonu öngören barışçıl bir çözüm, Kıbrıs’ta yaşayan tüm tarafların çıkarınadır.
2. Kıbrıslı liderler Dimitris Christofias ve Mehmet Ali Talat’ın üzerinde uzlaşma sağladığı üzere, Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti tek bir uluslararası kişiliğe, tek egemenliğe ve tek vatandaşlığa sahip olmalıdır.
3. Federal hükümetin yapısına ilişkin olarak, yürütme gücünün Başkana, Başkan Yardımcısı’na ya da müşterek bir Başkanlık Konseyi’ne ait olmasına bakılmaksızın, çapraz oylama ciddi şekilde değerlendirilmelidir. Bu uygulama senato düzeyinde başlayıp yavaş yavaş vatandaşlık seviyesine yayılabilir. Seçim yönteminden ve hangi yetkilerle donatıldıklarından bağımsız olarak Başkan ve Başkan Yardımcılığı dönüşümlü olarak iki toplum temsilcileri tarafından üstlenilmelidir.
4. Her oluşturucu devlet tarafından idare edilecek olan bölge aşağıdaki hususlar dikkate alınarak belirlenmelidir:
a. Asgari bir adalet duygusunu karşılayabilmek maksadıyla ilişkili olarak, evlerine ve topraklarına dönecek olan yerinden edilmiş Kıbrıslı Rumlar’ın sayısı.
b. Güneyde bıraktıkları mülklerini Kuzey’de eşdeğer mülklerle değiştirmeye istekli, yerinden edilmiş Kıbrıslı Türkler’in sayısı.
c. 1960-1963 yılları arasındaki mülkiyet yapısı.
d. Toprağın kalitesi, verimliliği ve operasyonel etkinliği.
e. Oluşturucu devlet ve belediyeler de dahil olmak üzere alt yönetimlerin iç bölgesel bütünlüğünün korunması.
f. Herhangi bir toprak düzenlemesinin, Omorfo (Güzelyurt) ve Varosha (Maraş) bölgelerini Kıbrıslı Rum Oluşturucu Devleti’nin yönetimine bırakması.
5. Herhangi bir toplumda yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü ve mülklerin yasal sahiplerine iadesi konuları mülkiyet hakkına saygıyı temel almalıdır. Ancak bu hakkın uygulanması sırasında iki toplum arasında siyasal ve fiziksel bölünme yaratan dramatik olaylar da dikkate alınmalıdır. Bu çerçeve içinde ve Kıbrıslı Türkler’in kendi oluşturucu devletleri içinde etkili bir nüfus çoğunluğu ve mülk sahipliğine sahip olması koşulunu da dikkate alarak aşağıdaki yaklaşımları öneriyoruz:
a. Güney’de mal bırakan Kıbrıslı Türkler ve/veya yasal mirasçıları bu mallarının tam veya kısmi olarak takas edilmesini ve/veya tam veya kısmi olarak iade edilmesini ve/veya tam veya kısmi olarak tazmin edilmesini talep edebilirler.
b. Mülkiyete dair talepleri çözümlemeye çalışırken geçmişte işlenen insanlık suçlarından daha fazla zarar gören birey ve ailelerin yanı sıra, sağlık açısından ya da ekonomik açıdan zorluklar çeken birey ve ailelerin ihtiyaç ve endişelerine yanıt vermeye öncelik verilir.
c. Yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü ve rehabilitasyonu konusunda sayısal bir üst sınır uygulaması yerine, Kıbrıslı Türk toplumunun sosyo-ekonomik istikrarını olumsuz yönde etkilemeyecek şekilde belirli sayıda Kıbrıslı Rum’un bir toplum yaşamı oluşturacak biçimde geri dönüşünü olanaklı kılacak ‘sınırlandırılmamış yeniden yerleşim alanları’nın oluşturulması (sözü edilen alanlar Karpaz yarımadasındaki Kıbrıslı Rum köylerini ve Lefkoşa’nın Kuzeybatısındaki Maronit köylerini içermelidir).
d. Vatandaşların ekonomik ve sosyal alanlarda birbiriyle etkileşimini ve işbirliğini daha fazla teşvik etmek için, tüm iki toplumlu ekonomik işletmelerin, kooperatiflerin, vakıfların ya da sivil toplum kuruluşlarının mülk sahipliği kısıtlamalarından muaf tutulması. İade ve takas edilmeyen mülkler, adil bir biçimde tazmin edilmelidir.
e. İade veya takas edilmeyen mülklerin kapsamlı bir çözümün yürürlüğe girmesi üzerinden 5 yıl geçmeden adil bir biçimde tazmin edilmesinin sağlanması.
f. Kıbrıslı Türk Oluşturucu Devleti’ndeki toprak mülkiyeti üzerindeki kısıtlamaların aşamalı olarak kaldırılması. Bu aşamalı süreç sık sık gözden geçirilmeli ve en geç on yıl içinde tamamlanmalıdır. [1]
6. Toprak ve mülkiyet konuları, Kıbrıs Rum yönetimi altında kalacak toprak alanı genişledikçe Kıbrıslı Türk Oluşturucu Devleti’nde Kıbrıs Türk toplumunun sahip olduğu mülkiyet yüzdesi artacak şekilde birbiriyle ilişkili olarak ele alınabilir.
7. Güvenlik sorunu ile ilgili herhangi bir düzenleme Kıbrıs’taki ‘çifte azınlık endişelerini’ yani Kıbrıslı Türkler’in Kıbrıs’ta azınlık olma endişesini ve Kıbrıslı Rumlar’ın yoğun nüfuslu ve güçlü Türkiye anakarası karşısında azınlıkta kalma endişesini karşılamalıdır. Bu nedenle garantiler ve güvenlik konularında aşağıdaki noktalar esas alınmalıdır:
a. Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki mevcudiyetleri uluslararası antlaşmalara dayanmayan tüm yabancı askeri ve para-militer güçlerin geri çekilmesi ve bu geri çekilme işleminin aşamalı olarak iki yıl içinde tamamlanması.
b. Federal Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının tamamen askersizleştirilmesi. Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk askeri ve para-militer güçlerin Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu tarihte dağıtılması ve silahlarıyla teçhizatlarının Birleşmiş Milletler Barış Gücü kontrolüne bırakılması.
c. 1960 Garanti Antlaşması’nın, tek taraflı müdahale hakkına ilişkin endişeleri ve adadaki herhangi bir toplumun güvenliğiyle çıkarlarına yönelik herhangi bir organize saldırı girişimine veya iç askeri istikrarsızlık ihtimaline ilişkin endişeleri de dikkate alarak Avrupa Birliği üyeliği çerçevesinde yeniden gözden geçirilmesi.
8. Kuzey Kıbrıs’ta yerleşmiş Türkiye vatandaşları ile ilgili olarak, tüm taraflar bu konunun insani ve siyasi boyutları olduğu gerçeğini teslim etmeli ve aşağıda açıklandığı gibi birtakım ilkeler uygulanmalıdır:
a. Aşağıdaki (b) kategorisinde yer almayan yerleşikler ve onların soyundan gelenler son 5 yıldır bir Kıbrıslı ile evli olmaları halinde Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonraki bir yıl içinde vatandaşlığa hak kazanacaklardır. 5 yıldan az bir süredir Kıbrıs vatandaşları ile evli olan yerleşikler ise vatandaşlığa hak kazanma hususunda Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nde vatandaşlığa başvuran diğer yabancılara uygulanan kural ve esaslara tabi olacaklardır.
b. Yerleşiklerin Kuzey Kıbrıs’ta doğmuş olup aynı zamanda Kuzey Kıbrıs’ta en az 15 yıl eğitim gören / yaşayan çocukları ve onların aileleri ile en az 20 yıldır Kuzey Kıbrıs’ta yaşamış olan yerleşikler vatandaşlık hakkı kazanacaklardır. Bu gruptakilerin sayısı 50.000’in üzerinde olmamalıdır.
c. Türkiye ve Kıbrıslı Türk tarafı vatandaşlık hakkının tüm yerleşiklere verilemeyeceği gerçeğini kabul etmelidir. Vatandaşlık hakkı elde etmeyen Türkiye vatandaşlarının geri çekilme işlemi hemen başlayıp kapsamlı çözümün uygulanmaya başlanmasından itibaren bir yıl içinde tamamlanmalıdır. Ancak Kıbrıs’taki herhangi bir üniversiteye kayıtlı olan Türkiye vatandaşı öğrenciler ve kapsamlı çözüm tarihi itibarıyla 260 sürekli iş gününü tamamlamış ve istihdam eden tarafından sosyal güvenlik yatırımları yapılmış olan Türkiye vatandaşlarının adada ikamet etmelerine izin verilecektir.
d. Kıbrıs vatandaşlığını kazanmaya hak sahibi olan yerleşiklerin aileleri Kıbrıslı Türk Oluşturucu Devleti içinde yer alacak Kıbrıslı Rum mülk ve topraklarına yerleştirilmeyeceklerdir.
9. Hidro-karbon yatakları ve doğalgaz boru hattı ağı meselesi dikkate alındığında, kazan-kazan esasına bağlı çözüm çabalarının artması ve yoğunlaşması hem bir bütün olarak Kıbrıs’ın, hem de Türkiye’nin çıkarınadır. Her durumda Kıbrıs’taki iki toplum bu doğal kaynakların getirisini eşit olarak paylaşmalıdır. Bu konuyu çözmenin bir yolu olarak taraflar şiddet veya güç kullanma tehditlerinden kaçınmalı ve uluslararası hukuka bağlı kalmalıdır.
10. Toprak ve mülkiyet konularında önemli ölçüde yakınlaşmalar sağlandıktan sonra kapsamlı anlaşmaya son şeklini vermek üzere Kıbrıs’taki iki tarafın temsilcileri ile, Türkiye, İngiltere, Yunanistan, BM ve AB’nin de katılacağı uluslararası bir konferansın toplanması için çağrıda bulunulmalıdır.
11. Kapsamlı anlaşmanın ve ilerdeki anayasanın yazılması çalışmalarında BM Güvenlik Konseyi’nin 1325 (2000) sayılı kararına bağlı olarak ilgili tüm taraflar cinsiyet konularına duyarlı bir dil kullanıp toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten hükümleri metinlere dahil etmeye gayret göstermelidirler.
[1] Bu önerilerin gerekçelerini daha iyi kavramak için KAD tarafından hazırlanan ve Şubat 2011’de müzakere heyetine teslim edilen Mülkiyet’e ilişkin Önerilere bakınız.