Akaryakıt hırsızlığına devam; yazıklar olsun!
Temmuz’un korkunç sıcağını, Cumartesi gününün inanılmaz acı haberleri daha da ürkütücü yaptı…
En başta Zeki hocanın haberi bizi yaktı…
Çok değerli bir çınarımızı, sevgili Erdal Andız’ı; futbol camiasının efsanelerinden Hüseyin Mevlut hocayı, yaşaması için dualar ettiğimiz Nefes Demirpençe’yi yitirdik…
Trafik kazası Ali Rıza Avukat’ı yaşamdan koparırken, 17 yaşındaki kardeşimiz Sıla Karaca’nın ani ölüm haberiyle daha da hüzünlendik…
Müzik ustası Ertan Galip’ten gelen acı habere, Türkiye’de gazeteciliğin önemli ustalarından ve renkli isimlerinden Hıncal Uluç’un yaşamını yitirdiği haberi eklendi…
-*-*-
Tam bir kara gündü 16 Temmuz 2022…
Ama hayat devam ediyordu…
Ve hükümet, hırsızlık yapılmasına kolaylık sağlayan “ihalesiz akaryakıt alımı”nda ısrarını sürdürüyordu…
-*-*-
Yemin ederim, Maliye Bakanı ve Başbakan çıksın ve desin ki, “… Fuat Oktay böyle istedi, bundan böyle akaryakıt alımı bu şekilde olacak”; konuyla ilgili tek bir yazı yazmayacağım ve televizyonda da hiç bahsetmeyeceğim!
-*-*-
Birileri, bu ahlaksızlığın, bu iğrençliğin, bu utanmazlığın, bu hırsızlığa müsait alçaklığın “gerekçesini” açıklamayacak mı?
Kimse çıkıp da, “kardeşim, 2’ye alacağımızı 3’e almak zorunda kalıyoruz ama boynumuz kıldan ince” diyemeyecek mi?
-*-*-
Bu nasıl bir ruh halidir?
Bu nasıl bir “bitmişlik”tir?
Bu nasıl bir teslimiyettir?
Bu nasıl bir toplumu satmaktır?
-*-*-
Yok mu tek bir dürüst kişi; çıksın ve ihalesiz akaryakıt alımının “mantıklı gerekçesini” açıklasın?
Ölümler kadar acı bir durum!
Hatta ölümlerden de öte!
-*-*-
Apaçık soygun!
Apaçık vurgun!
Apaçık suç!
-*-*-
Sonra da “işgal” dendiğinde kızıyorsunuz!
Peki sizce nedir?
Çıkın ve anlatın!
Çıksın bir tekiniz ve desin ki, “… şu, bu ve o sebeplerden dolayı ihalesiz akaryakıt almak zorundayız!”…
Ama mantıklı, ama hukuki, ama doğru ve dürüst bir şekilde!
-*-*-
Yazıklar olsun!
-*-*-
Haa Bakanlar Kurulu’nda karar üretmişler ve demişler ki; “… ülkede Elektrik Kurumu’nun elektrik üretiminde ihtiyacı olan akaryakıtın sağlanmasında aksamalar var”…
Aynen böyle!
“… Ve bu da elektrik üretim ve dağıtımında risk ve tehlike arz ediyor”…
Ve devam etmişler:
“… Belirtilen yasa gücünde kararname, bu bağlamda Türkiye’de devlet şirketi ve/veya özel şirket olan kurumlardan akaryakıtın daha uygun fiyata temininin sağlanmasını amaçlıyor…”
-*-*-
Hiç mi çekinmiyorsunuz?
Tamam, toplumun kımıldayacağı yok; devletin maaşlarına zam yapın, herkes tamamdır da; çok inandığınız konusunda iddialı olduğunuz “Allah”tan da mı korkmuyorsunuz?
-*-*-
Üzgünüm ama Kıbrıs Türk toplumu, tarihin hiçbir döneminde bu kadar aşağılık bir seviyeye indirilmemiştir!
Zeki adam
Zeki Beşiktepeli’yi yitirdik…
O’nunla anılarımız çok…
Fotoğraf, 13 Aralık 2016’da Güzelyurt’ta çekilmişti...
Sevgili Reşat Kansoy kardeşim hatırlattı…
Sağ olsun…
-*-*-
Zeki Beşiktepeli ile ilgili yazacak, anlatacak, söyleyecek çok söz var elbette…
-*-*-
Kozan’da bugün toprağa verildi…
Cenazeye katılamadığım için çok üzgünüm…
-*-*-
Kozan, Teralı dedemin 1974 sonrasında yaşadığı köydür…
Bu köyün orijinal ismi Larnakas tis Lapithou…
-*-*-
Dedem Hüseyin Teralı, Zeki Beşiktepeli’yi çok severdi… Beşiktepeli de dedemi…
Dedem ölmeden çok önce bir gün Zeki Beşiktepeli’yi sormuştum kendisine…
Çünkü dedemin vereceği yanıt çok değerliydi…
-*-*-
Ve Yunancası ya da Kıbrıs Rumcası, Türkçesinden daha iyi olan dedemin “tek kelimelik Türkçe yanıtı” şöyleydi: ADAM!
-*-*-
Hani derler ya; “Adam gibi adam…”
Zeki Beşiktepeli aha tam onlardandı…
Tanıyan herkesin sevdiği; tanımayan herkesin bilgisine, ülke sevgisine, ilericiliğine hayran olduğu, dürüst ve adı gibi çok zeki bir dosttu…
-*-*-
Melandra (Beşiktepe) ile Kıbrıs’ı sevmekle ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için kavgayla geçti 63 yıllık ömrü…
-*-*-
Eskiden çok sık televizyon programlarımda konuğumdu… Son zamanlarda sorduğumda, “Hep aynı şeyleri konuşuyoruz be Serhat; galiba anlatamadık” demişti…
Aliboy’da ikişer tavuklu sandviç yedik en son görüştüğümüzde…
“Bol biklalı” demiş ve eklemişti: “Bir tek biklalı tavuklu sandviçimizi galiba alamadılar elimizden…”
-*-*-
Seni çok sevdik Zeki Beşiktepeli…
Bizden “şimdilik” ayrılmış olman, unutacağız anlamına gelmez…
Asla!
Köle: KKTC özel sektör çalışanı!
Köle nedir?
Bir çok tanımı olmakla birlikte mesela köle; “… egemen bir etkiye tamamen boyun eğen bir kişi”dir…
“Ağır emekçi” de köledir…
“Çok uzun saatler veya zor şartlar altında çok çalışmak” köleliktir…
-*-*-
Vikipedi diyor ki; “Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması”dır.
Çok eski tarihlerden beri savaşta esir düşenler, ağır suç işleyenler, borcunu ödeyemeyenler, korsanlar tarafından kaçırılanlar köle kabul edilir, köle pazarlarında satılırdı.
-*-*-
Ziraat ve ticaretle uğraşan bütün toplumlarda köleliğin çeşitli şekillerine rastlanmaktadır. Mezopotamya’da, eski Mısır’da, Yunan’da, Roma’da, İslam öncesi İran, Orta Asya ve Anadolu’da yaşayan kavimlerde kölelik son derece doğal sosyal bir olgu olarak kabul edilirdi…
-*-*-
Bir de uluslararası literatüre katkımız olması babında bir ekleme yapmak istiyorum: “Günümüzde KKTC’de özel sektör çalışanlarına köle denmektedir…”