‘Akça raporu’nun ruhu
Tantanalı ve tartışmalı biçimde Büyükelçilik görevine getirilen Halil İbrahim Akça, KKTC’nin 2010 Yılı Faaliyet Raporu yazdı.
Nasıl ama?
Sanki bir sendikanın, derneğin genel kurulu var ve yöneticiler ‘rapor’ yazıyor!..
İşin bu tarafı bil
Tantanalı ve tartışmalı biçimde Büyükelçilik görevine getirilen Halil İbrahim Akça, KKTC’nin 2010 Yılı Faaliyet Raporu yazdı.
Nasıl ama?
Sanki bir sendikanın, derneğin genel kurulu var ve yöneticiler ‘rapor’ yazıyor!..
İşin bu tarafı bile ilginç...
Ama zaten KKTC’nin kendisi ilginç...
TC-KKTC ilişkileri çok daha ilginç...
Bu ilginçlikler içinde, Akça’nın ‘faaliyet raporu’ yazmasını ‘normal’ karşılayabiliyoruz.
Hazmı kolaylaştırmak için biraz da “TC bizim IMF’imiz” telkini yapınca, daha rahat sindiriyor bünyemiz meseleyi...
**
Hal böyle olmakla birlikte, 2010 yılı için hazırlanan ve KKTC’deki medyaya değil, Türkiye’nin resmi ajansı AA’ya sızdırılan bu raporun üzerinde iyice durmak gerekiyor.
İçeriğindeki ‘doğru’ ve ‘yanlış’lar ayrıca tartışılabilir.
Mutlaka eksileri de vardır metnin, artıları da...
Siyasal ve ideolojik duruşunuza göre, beğenebilirsiniz de yazılanları, tepki de gösterebilirsiniz.
İktidar ya da muhalefet yanlısı oluşunuza bağlı olarak raporun tümüne destek verebilir, külliyen itiraz edebilirsiniz.
Yahut bazı bölümlerinde ‘doğru’lar bulup, bazı kısımlarını ‘yetersiz’ görebilirsiniz.
Amma ve lakin Halil İbrahim Akça raporunun detayına boğulmadan önce ‘ruhuna’ bakmak gerekiyor.
Onu anladıktan sonra, gerisi gerçekten de detay kalıyor zaten...
Acaba TC Yardım Heyeti raporunun ruhunda neler var?
**
Raporun TC medyasına sızdırılmış olması, daha ilk adımda ‘ruhu’yla ilgili ipuçları veriyor.
KKTC ekonomisini ‘düzeltmek’, KKTC halkını ‘adam etmek’ görev ve yetkilerini kendinde gören TC Büyükelçiliği ve Yardım Heyeti ‘şov’ yapıyor.
Kime şov yapılıyor?
Tabii ki Türkiye’ye!..
TC hükümetine...
TC kamuoyuna...
Yoksa KKTC ekonomisiyle ilgili rapor neden Kıbrıs Türk basınında değil de TC basınında yayımlansındı?
Neden TAK değil de AA yaptı bu haberi?
Çünkü Halil İbrahim Akça oralara mesaj vermek istiyor.
Reklamını oralara yapıyor.
**
Raporun ruhunda asıl çarpıcı olan nokta ise şu:
TC Yardım Heyeti, aslında KKTC diye bir ‘devlet’i kabullenmediğini söylüyor.
Nasıl mı?
KKTC’nin kurum ve kuruluşlarına, onların karar ve icraatlarına fırça atarak!..
Akça ve ekibi KKTC’deki erklerin, yani YASAMA’nın, YÜRÜTME’nin ve YARGI’nın varlığından duyduğu rahatsızlığı serpiştirmiş rapordaki cümlelere...
“Şu önlemi alacaktık, falan yasayla engellendi...”
“Feslikan kesintiye Anayasa Mahkemesi izin vermedi...”
“Bu bu konuda hükümet yanlış yaptı...”
Raporun bütününü gören olmadı burada, ama Anadolu Ajansı’nın dağıttığı haberde her paragrafta buna benzer ifadeler var.
Ne hükümette hayır var, ne mecliste, ne de yargıda!..
Bir Büyükelçi’nin, görev yaptığı bir ülkeyle ilgili bu kadar müdahaleci olması nerede görülebilir ki?
Bırakın ‘DÖRDÜNCÜ KUVVET’ denilen basını hiç kale almadığını...
Halil İbrahim Akça ‘İLK ÜÇ KUVVET’i ‘engel’ olarak görüyor yapacağı işlere!..
‘Ruhu’ bu olunca raporun, gerisi zaten hikaye kalıyor...
Ünverdi’nin şifreleri
Türkay Tokel’in yerine sürpriz biçimde Çalışma Bakanı yapılan Şerife Ünverdi, daha göreve gelir gelmez “kamuda mesai saatleri yeniden düzenlenecek” demişti de herkes buna şaşırmıştı.
Nasıl şaşırmasındı ki herkes?
Kamuda mesai saatleri zaten daha yeni değişmişti.
Hem de tantanalı biçimde!..
Hükümetin bu konudaki kararsızlığı millete saç-baş yoldurmuş, kamuda çalışanlar sürekli değişen mesai saatlerini ezberleyebilmek için akla karayı seçmiş, devlet daireleri ‘öğle paydosu’ krizi yüzünden yemek kokularına bürünmüş, sağlık sorunu olanlar ise diyet yapamaz hale gelmişti.
Bu kadar sıkıntıya rağmen şimdi uygulamada olan saatler Bakanlar Kurulu kararıyla geçirilmişti.
**
Hal böyleyken Şerife Ünverdi’nin neden o açıklamayı yaptığını kimse anlayamamıştı.
TC Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’nın raporu, Şerife hanımın şifrelerini de çözmemize yardımcı oldu.
Sözkonusu raporda bakın ne deniliyor ‘mesai saatleri’ konusunda:
“(...) Mesai saatlerinin yasal düzenleme ile haftada 39 saate çıkarılması, fakat uygulamada idari izinlerle 36,5 saate düşürülmesi, ek çalışmaya ilişkin olarak alınan tedbirlerin etkisinin belirsizleşmesine ve hatta yetersiz kalmasına neden oldu...”
Cümle karmaşık olsa da, TC Yardım Heyeti özetle şunu diyor:
“Memurları kandırdınız, ama biz kanmadık!.. İdari izinleri yükselterek mesai saatlerini yine aşağıya çektiniz!.. Düzeltin bakayım!..”
Şerife Ünverdi bakanlık koltuğuna oturur oturmaz mesajı aldı.
“Mesai saatlerini yeniden düzenleyeceğiz” dedi.
Geç de olsa anladık nedenini: Akça istedi, Ünverdi yapacak!..
Bu kadar şifreli konuşmasalar bari...