Akçiçek, Kördemen, Küçük Kaymaklı, Haspolat, Lapta ve Lurucina’da kazılara devam…
Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu kazılar Noel ve Yılbaşı tatili ardından tüm hızıyla devam ediyor… Kayıplar Komitesi’nin kazıları halen Akçiçek (Siskilip), Kördemen (Kılıçaslan/Kondemenos), Küçük Kaymaklı (Omorfita), Haspolat (Mia Milya), Lapta (Lapitos) ve Lurucina’da (Akıncılar) devam ediyor. Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Çınar Karal’dan aldığımız bilgilere göre, Noel tatili nedeniyle ara verilmiş bulunan Baf’ın Konia bölgesindeki kazı ise, Pazartesi günü yeniden başlayacak ve kaldığı yerden devam edecek… Konia (Konya) bölgesindeki kazıda, 1963-64 “kaybı” bazı Kıbrıslıtürkler’in gömü yeri aranıyor. Aynı bölgede yıllar önce bir Kıbrıslırum okurumuzun göstermiş olduğu alanda, bir “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten, Demirci Fuat’tan geride kalanlar bulunarak kimliklendirilmişti. Daha sonra bir başka Kıbrıslırum okurumuz bize ve Kayıplar Komitesi’ne Demirci Fuat’tan geride kalanların bulunduğu noktanın az ilerisinde başka olası gömü yerleri göstermişti… Bu alan, bir “infaz” alanı idi ve çatışma günlerinde kaçırılan bazı Kıbrıslıtürkler’in Konya’daki bu ıssız yerde infaz edildikleri anlatılmaktaydı. Bu konuda bize bilgi veren Kıbrıslırum okurlarımızın anlattıklarını yıllar önce bu sayfalarda yayımlamıştık…
Kayıplar Komitesi’nin adamızın her iki tarafında da yürütmekte olduğu kazılarda gerek 1963-64, gerekse 1974’te “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerleri aranıyor.
KAZILARDA SON DURUM…
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Çınar Karal’dan aldığımız bilgilere göre, kazılarda son durum şöyle:
*** Akçiçek/Siskilipos/Siskilip: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un bu alanda gömülü olduğu bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Küçük Kaymaklı/ Omorfita: 1963 kaybı bir grup Kıbrıslıtürk'ün bu alandaki gamini de gömülü olduğu bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
*** Haspolat/Mia Milya: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un eski bir garajın arkasına gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları devam etmektedir.
*** Kılıçaslan/Kontemenos/Kördemen (Askeri Bölge): 1974 yılında kayıp edilen bir grup Kıbrıslırum'un yolun kenarına gömülü olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları manuel olarak devam etmektedir. Bir kişiden geride kalanlara ulaşılmıştır.
*** Lapta/Lapithos: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un boş bir tarladaki araziye gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır. Çalışma sırasında bir kişiye ait olduğu düşünülen kalıntılara ulaşılmıştır. Kazı çalışmaları genişletilerek devam etmektedir.
*** Akıncılar/Lurucina (Askeri Bölge): 1963 yılında kayıp edilen iki Kıbrıslırum'un bu alanda gömülü olduğu bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Konya/Konia: 1963 kaybı 3-4 Kıbrıslıtürk'ün bir dereyatağına gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları Noel tatili nedeni ile durmuştu, önümüzdeki hafta tüm hızıyla devam edecektir.
Biz de kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.
Akçiçek'teki kazılardan görünüm
Haspolat'taki kazılardan görünüm
Küçük Kaymaklı'daki kazılardan görünüm
“Geceleri nasıl uyuyabildiklerini merak ediyorum”
Ümit KARTOĞLU/T24
2024 yılı insanlık değerlerinin yok sayıldığı, kötülüğün bir anlamda doruk yaptığı bir yıl oldu. Yıl boyu küçük de olsa olan güzel şeyler hep gölgede kaldı.
2000 yılında bir yıl boyunca güney Sudan’daki sıcak savaşta Birleşmiş Milletler, Sudan Hükümeti ve Güney Sudan Kurtuluş Ordusu SPLM’in katılımıyla oluşturulmuş Operation Lifeline Sudan (Sudan Hayat Hattı Operasyonu) konsorsiyumunun sağlık koordinatörlüğünü yaptım. İnsanların, sivil halkın, özellikle de kadınların ve çocukların yaşadıkları acıyı yakından gördüm. Orta Doğu’da yaşanan yeni gelişmeler, Filistin’de yaşanan dramı televizyonlarda, basında ikinci plana iterek, her geçen gün sıradan olaylarmış gibi duyurulmasına neden oldu. Bu anlamda işgal altındaki Filistin topraklarında bitmeyen, hedef gözeterek yapılan bombalamalar ve oluşan yıkım, yaşanan insanlık dışı uygulamalar, ülkelerin insanı hayrete düşüren İsrail destekçilikleri ya da bu katliama sessiz kalmaları hala yüreğimde derin bir acıdır.
Dedim ya, yaşananlar normalmişçesine haberlere düşüyor artık. Her geçen gün daha da kısalıyorlar üstelik. Bundan payını geçtiğimiz günlerde Filistin’le ilgili yayınlanan üç uluslararası kuruluşun önemli raporu da aldı. Internet haber sitelerinde iki satırla geçiştirildi.
ÖLÜM TUZAĞINDA YAŞAM…
İlk rapor Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütünden, Gazze: Ölüm Tuzağındaki Yaşam. MSF’in yeni raporu, İsrail'in Gazze'deki sivillere yönelik sürekli saldırılarının ve insani yardımın sistematik olarak reddedilmesinin yaşam koşullarını nasıl yok ettiğini vurguluyor. Bu yılın başlarında Gazze'yi ziyaret eden MSF genel sekreteri Christopher Lockyear, “Gazze'deki insanlar kıyamet koşullarında hayatta kalmak için mücadele ediyor, ancak hiçbir yer güvenli değil, kimse kurtulmuyor ve bu parçalanmış bölgeden çıkış yok” diyor. “Kuzeydeki son askeri saldırı, İsrail güçlerinin Gazze'de yürüttüğü acımasız savaşın çarpıcı bir örneğidir ve Filistinliler zorla yerlerinden edilirken, tuzağa düşürülürken ve bombalanırken etnik temizliğin açık işaretlerini görüyoruz. Sağlık ekiplerimizin bu çatışma boyunca sahada tanık oldukları, giderek artan sayıda hukuk uzmanı ve kuruluşun Gazze'de soykırımın gerçekleştiği sonucuna varan açıklamalarıyla tutarlıdır. Zorla yerinden edilme ve kuşatma ve bombardıman altındaki Filistinlilerin imkansız yaşam koşulları da dahil olmak üzere etnik temizliğin ve devam eden yıkımın işaretleri, inkar edilemez” diye ekliyor raporda.
“İSRAİL, FİLİSTİNLİLERİ KASTEN SUDAN MAHRUM BIRAKIYOR…”
İkinci rapor İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) grubundan, Soykırım eylemlerinin ortadan kaldırılması: İsrail, Gazze'deki Filistinlileri kasten sudan mahrum bırakıyor. Rapor Ekim 2023'ten bu yana Gazze'deki sağlık sisteminin, hastalık takibi de dahil olmak üzere büyük oranda yıkıma uğraması nedeniyle, İsrail yetkililerinin Filistinlileri yeterli sudan mahrum bırakan eylemleri nedeniyle zarar gören ya da öldürülenlerin gerçek boyutunun bilinmediğinin ve muhtemelen hiçbir zaman da tam olarak anlaşılamayacağının altını çizerek bu politikaların binlerce ölüme yol açmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor. İsrail’de kişi başına düşen günlük su miktarı 247 litre iken bu değer Gazze’de 2-9 litreye düşmüş durumda. Hoş, 2021’de Filistin’de kişi başı günlük su miktarı 83 litreyi hiç geçmemişti. Dünya Sağlık Örgütü temel ihtiyaçların karşılanması için günlük su tüketim miktarının kişi başına 50-100 litre olması gerektiğini söylüyor. Konunun dramatikliği rapordaki su grafikle özetlenmiş.
“GAZZE’DE SOYKIRIM YAŞANIYOR…”
Değinmek istediğim üçüncü rapor Uluslararası Af Örgütü’nden (Amnesty International), Kendini insanlıktan çıkmış gibi hissediyorsun: İsrail’in Gazze'de Filistinlilere yönelik soykırımı. Rapor, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten itibaren işgal altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısı sırasındaki eylemlerini belgeliyor. Sivillerin öldürülmesini, sivil altyapıya verilen zarar ve yıkımı, zorla yerinden edilmeyi, hayat kurtarıcı malların ve insani yardımın engellenmesini ya da reddedilmesini ve güç kaynaklarının kısıtlanmasını inceliyor. İsrail'in niyetini bu davranış modeli ve İsrailli karar vericilerin açıklamaları üzerinden analiz ediyor. İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere soykırım yaptığı sonucuna varılıyor.
SOĞUKTAN DONARAK ÖLEN BEBEKLER…
Geçtiğimiz günlerde yine haberlerin kıyısında köşesinde Gazze’de soğuk hava nedeniyle donarak ölen yenidoğanların sayısının 4’e yükseldiği yazıyordu. Bu haber bile bugüne dek sessiz kalanların ses çıkartmasına yetmedi.
İsrail’in Filistin’de yürüttüğü soykırımla ilgili kuşkusuz bu üç örgütün raporu bir ilk değil. Ama her geçen gün azalan dikkate inat bu son 3 raporu hatırlatmanın önemli olduğuna inanıyorum.
“GECELERİ NASIL UYUYABİLDİKLERİNİ MERAK EDİYORUM…”
23 Aralık’ta, bağımsız, kadınların liderliğindeki kar amacı gütmeyen bir multimedya haber şirketi olan BluePass, yılın BM kişisi olarak BM'nin işgal altındaki Filistin toprakları özel raportörü Francesca Albanese’yi seçtiğini duyurdu. Francesca, Twitter hesabından bu duyuruyla ilgili şunları paylaştı:
“Bu tanınma, son zamanlarda aldığım diğer övgüler gibi, son 14 aydaki eylemlerimle (duyarlı bir insanın soykırıma karşı normal muhalefeti) çok ilgili değil, daha ziyade pek çok kişinin, özellikle de Batı'daki sessizliğine, İsrail'in suçlarına karşı konuşması ve harekete geçmesi gerekirken bunu yapmamayı, susmayı seçenlere karşı verilmiş bir ödül. Geceleri nasıl uyuyabildiklerini merak ediyorum.”
Francesca daha birkaç hafta önce de “192 devletin durduramadığı bir soykırımı kınamak için harcanan bir yılın özeti. Ne büyük bir rezalet.” diyerek 2024’ü özetlediği bir video paylaşmıştı. Mutlaka seyredilmeli…
2025 için güzel şeyler özetlemek dileğiyle...
Francesca Albanese
(T24 – Ümit KARTOĞLU – 29.12.2024)