"Akciğer ve meme kanseri oranı yüksek, her yıl 10-15 çocuğa kanser tanısı konuluyor"
Onkoloji Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Diker ve Dr. Ayşe Sayılı YENİDÜZEN’e 'kanserin ülkedeki fotoğrafını' çekti
Onkoloji Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Diker, ülkemizde kanser hastalığının “azımsanamayacak” kadar fazla olduğunu dile getirdi. Diker, vakaların başını akciğer ve meme kanserinin çektiğini belirtti, erken tanının önemine de vurgu yaptı.
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Onkoloji Bölümü’nde görev yapan Onkoloji Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Diker ve Çocuk Hematoloji Uzmanı Dr. Ayşe Sayılı kanser hastalığıyla ilgili YENİDÜZEN’e bilgi verdi, yapılması gerekenlerden bahsetti. Dr. Ömer Diker akciğer ve meme kanseri oranının yüksek olduğunu söyledi. Dr. Ayşe Sayılı ise “Her yıl yeni 10-15 lösemi ve diğer tümör tanılarını almaktayız” dedi.
Onkoloji Hastalıkları Uzmanı Dr. Diker, erken tanının önemine vurgu yaptı. “Ne kadar erken tanı alınırsa, sonuçlar o kadar iyi olur” diyen Dr. Ömer Diker, özellikle meme kanseri, bağırsak kanseri, rahim ağzı kanseri ve akciğer kanseri için mutlaka erken tanı yapılması gerektiğini ifade etti.
Kanser hastalığıyla ilgili ülkemizde gözle görülür bir veri olmadığına da dikkat çeken Uzman Dr. Ömer Diker, “Toplumun kanser açısından taranması konusu bir devlet görevi olmalı” dedi.
Onkoloji Hastanesi Çocuk Hematoloji Uzmanı Dr. Ayşe Sayılı bebeklikten başlayıp, 16-17 yaşına kadar çok farklı çeşitlerde tümörlerin görülebileceğini ifade etti.
Dr. Sayılı, “Böyle bir hadisiyle karşılaşınca bunu akılda tutmak ve bu mesajı hastaya vermek lazım... Yani tedavisi olan bir hastalık olduğunu bilmemiz lazım” diye de ekledi.
Onkoloji Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Diker:
“Ülkemizde sık görülen vakalar akciğer ve meme kanseridir”
“Ülkemizde sigara kullanmayanların akciğer kanseri oranı yüzde 4’tür. Akciğer kanserine yakalanan bireyler sigara kullanıyor! Sigara içiciliğinin çok olması kanser sıklığını katlıyor”
Onkoloji Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Diker, ülkemizde sigara kullanımının oldukça fazla olmasından dolayı kanser hastalığının “azımsanamayacak” kadar fazla olduğunu söyledi. Dr. Diker, “Ülkemizde sigara kullanmayan akciğer kanseri oranı yüzde 4’tür. Akciğer kanserine yakalanan bireyler sigara kullanıyor. Sigara içiciliğinin çok olması kanser sıklığını katlıyor” dedi. Meme kanserinin de toplumumuzda oldukça hatırı sayılır konumunda olduğunu da kaydeden Diker, “Benim günde gördüğüm hastaların yarısı meme kanseri hastalarından oluşur” diye de ekledi.
Diker, kanser vakalarında sigara ve alkol kullanımı, obezitenin artması, kırmızı etin yoğun bir şekilde tüketilmesi, yağlı besinlerle beslenme, Kıbrıs’ta çok sık görülen olgular olduğu nu dile getirdi.
Uzman Dr. Ömer Diker, kanser hastalığında doğru bir istatistik edebilmek için ilk önce nüfusu bilmek gerektiğini ifade ederek, “Biz nüfusumuzu bilmiyoruz, verileri nasıl alacağız” şeklinde yorum yaptı.
“Ne kadar erken tanı alınırsa, sonuçlar o kadar iyi olur”
Kanser hastalığında erken tanının çok önemli olduğuna değinen Dr. Diker, özellikle meme kanseri, bağırsak kanseri, rahim ağzı kanseri ve akciğer kanseri için mutlaka erken tanı yapılması gerektiğini dile getirerek, “Ne kadar erken tanı alınırsa, sonuçlar o kadar iyi olur” dedi.
Dr. Ömer Diker sözlerine şöyle devam etti: “Toplumun kanser açısından taranması konusu bir devlet görevi olmalı. Bu, bir sisteme oturtulur ve hükümet değiştiğinde bu sistem işlemeye devam eder. Bizde ne yazık ki bir veri alabilmek bile çok güç. Kanserde erken tanı demek her tümör için değil ama bir sürü tümör için çok önemli. Her kanser taranabilir değil o kesin ancak, tarama gereken kanserleri taramak gerekiyor. Meme kanserinde bizim toplumumuz bu konuda aslında fena değil. Herkes mutlaka yaptırıyor. Meme kanserinde mutlaka 40-45 yaşlarında taramaya başlamak lazım. Bağırsak kanseri için 50 yaş itibariyle başlanmalıdır. Gizli kan testiyle bunun tanısı yapılabilir. Geçmişte ülkemizde de yüzde 13 oranında yapılmıştı. Bu oldukça düşük bir rakamdı diyebiliriz. Rahim ağzı kanseri de mutlak taranması gereken kanser türlerinden biridir. Dünyada 21 yaşında başlangıcı. Tabii bizim toplumumuzda da aynı şekilde olmak durumundadır. Akciğer kanseri de sık sık taranmalı. Çünkü ülkemizde sigara ve alkol tüketimi oldukça fazla. 50’li yaşlarda olan ve sigara kullanan insanlar mutlaka akciğer kanseri taraması yapmalı. Sonuç olarak, ne kadar erken tanı alınırsa, sonuçlar o kadar iyi olur.”
“Gözle görülür bir veri yok”
Onkoloji Uzmanı Dr. Diker, ölüm oranlarında gözle görülür bir veri olamadığına dikkat çekerek, erken evrelerde gelen hastalarda ölüm oranının çok daha düşük olduğunu söyledi. Dr. Diker şöyle devam etti: “Biz doktorlar hastalarımızı kontrol edebiliyoruz. Belirli alanlarda veri tabanlarımız var durumu takip edebiliyoruz. Ama tabii bu daha profesyonel ekiplerce takip edilmeli. Erken evrelerde gelen hastalarda ölüm oranları çok daha düşüktür. Yaygın evrede gelen hastalarda da gelen tümörlere bağlı olarak ölüm oranları yükselebiliyor. Kanser hastalığında ölüm oranları ile ilgili gözle görülür bir veri olmayacağı için pek bir şey söyleyemeyiz. Ama batı toplumlarından çok farklı olduğunu da düşünmüyorum ben açıkçası.”
“Kanser tedavisinde bazı ilaçlar çok pahalı”
Son olarak kanser hastalarının ilaca erişimi konusunda da bilgi veren Onkoloji Uzmanı Dr. Ömer Diker, kanser hastalarının zaman zaman ilaç teminiyle ilgili problem yaşayabildiğini belirtti. Kanser tedavisi için ilaçları çok pahalı olduğuna dikkat çeken Diker, “25 bin 30 bin TL aylık maliyeti olan ilaçlar vardır. Ama yine de ilaçlar günün sonunda alınıyor” diyerek sözlerini noktaladı.
Çocuk Hematoloji Uzmanı Dr. Ayşe Sayılı:
“Ülkemizde yılda 10-15 vaka görülebiliyor”
“Çocuklarda en sık görülen kanser türü aslında lösemidir. Ülkemizde de kanser sıklığı dünyadakine benzer oranda görülmektedir. Her yıl yeni 10-15 lösemi ve diğer tümör tanılarını almaktayız”
Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Onkoloji Bölümü Çocuk Hematoloji Uzmanı Dr. Ayşe Sayılı, her yıl 10-15 lösemi ve diğer tümör tanıların ülkemizde konulabileceğini söyledi. Bebeklikten başlayıp, 16-17 yaşına kadar çok farklı çeşitlerde tümörlere rastlanılabileceğini ifade etti. Sayılı şu bilgileri verdi:
“Çocuklarda en sık görülen kanser türü aslında lösemidir. Ülkemizde de kanser sıklığı dünyadakine benzer oranda görülmektedir. Her yıl yeni 10-15 lösemi ve diğer tümör tanılarını almaktayız. Lösemiler dışında ülkemizde çeşitli beyin tümörü kitlerini, lenfomaları ve daha nadir olarak diğer farklı organlarda yerleşen tümörleri görmekteyiz. Bebeklikten başlayarak 16-17 yaşına kadar, çok farklı ve geniş tümörleri görebiliyoruz. Her dönemin kendine özgü farklı kanser geliştirme özelliği vardır. Çocuklarda kanser daha çok sistemik dediğimiz genel bulgularla başlar. Bundan kastımız çocuğun soğuklaşması, keyifsiz olması, kilo kaybetmesi, ara ara ateşlenmesi, yürüyememesi gibi bulgulardır”
“Tedavisi olan bir hastalık olduğunu bilmemiz lazım”
Dr. Ayşe Sayılı şöyle devam etti:
“Çocukluk çağında başta lösemiler olmak üzere kanser tedavi edilebilir. Yetişkine oranla çoğu kanser tiplerinde çok yüksek başarı oranı var. Erişkine oranla çoğu kanser tipinde özellikle belli evre ve belli tiplerde çok yüksek başarı oranımız var. Lösemilerde neredeyse yüzde 85-90’lara varan bir rakam var, tümörler için ise yüzde 70’lerde bir rakam olduğunu söyleyebiliriz. Böyle bir hadisiyle karşılaşınca bunu akılda tutmak ve bu mesajı hastaya vermek lazım... Yani tedavisi olan bir hastalık olduğunu bilmemiz lazım.”