1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3.   Akel-Disi işbirliği...
Ünal Fındık

Ünal Fındık

  Akel-Disi işbirliği...

A+A-

Neredeyse 50 yıldır sürmekte olan Kıbrıs müzakereleri inişli çıkışlı bir süreç izlemektedir. Kıbrıs halkları bu süreçten zaman zaman umutlanmakta, zaman zaman da umutlarını yitirerek hayal kırıklıkları yaşamaktadır.

Dile kolay 50 yıl, yarım yüzyıl, nerdeyse bir insan ömrü kadar zaman böyle inişli çıkışlı sürdü. Daha da süreceğe benziyor. Bu süreçte iki toplumda da birçok kimse umudunu yitirerek ülkesini terketti.

Kimileri Londra’ya, kimileri dünyanın öbür ucuna Avustralya’ya, kimileri de digger ucuna Kanada’ya göç etti. Oralarda 2 inci, 3 üncü nesil Kıbrıslılar yaşamaktadır. Artık ne kadar Kıbrıslılıkları kaldıysa.

Daha dün Londra’da yaşanan korkunç terör hareketinin 5 kurbanından birinin Kıbrıslı Türk kökenli olduğu açıklandı. Annesi İspanyol, babası Kıbrıslı Türk olan İspanyolca öğretmeni kadın Londra’da terör kurbanı oldu.

Bu bitmek tükenmek bilmeyen Kıbrıs müzakereleri Kıbrıslıları dünyanın dört bir tarafına saçtı. Ama liderler bıkmadan usanmadan müzakere ediyor. Ha bugün bitecek, ha yarın bitecek derken halk usanmış bıkmış olmasına rağmen müzakereler uzadıkça uzuyor.

Bunun temel nedeni iki tarafın da kendi isteklerini öncelikli olarak değerlendirmesi ve empati yapmamasıdır. Ama bunun yanında elbette iç cephede milliyetçilerin liderleri ve siyasileri baskı altına alması ve dış faktörleri de unutmamak gerekir.

Kıbrıs sorunu ne zaman çözülür derseniz ben bütün bunların ortaklaşabileceği zaman derim. Ya da etkilerinin bertaraf edileceği zaman da denebilir.

Örneğin iç cepheyi ele alalım. Kıbrıslı Türkler 2002-2004 sürecinde milliyetçilerin baskısından kurtulmayı ve çok yığınsal biçimde “Çözüm ve AB” sürecine sahip çıkmayı başardı.

Ben o zaman kırılan bu baskının hala Kıbrıslı Türkler üzerinde etkisinin kalmadığını düşünüyorum.

Ama Kıbrıslı Rumlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Aksine Rumlarda milliyetçilerin yanında kilisenin de etkili olduğunu söyleyebiliriz. Meclis’teki son Enosis oylaması bunun en açık göstergesidir. Milliyetçi Elam’ın önerisi ile gelişen olayda kiliseden ve muhafazakar Rumlardan çekinen Disi red oyu vermek yerine çekimser kalarak enosis kararının geçmesini sağladı.

Bu gelişmenin inişli çıkışlı müzakere sürecini berhava ettiğini görünce pişmanlık “şimdi olsa red oyu kullanırdık” yönünde açıklama yapmışlar ama kararı geri almak için öneri vermeye yine çekinmişlerdir. Bunun yerine aslında daha tehlikeli olan bir yol seçerek bu tür kutlama, ya da anmaların Eğitim Bakanlığı tarafından kararlaştırılması yönünde yasa değişikliği teklifi verdiler.

Olsun bu da olumlu bir adımdır. Ama bunun meclisten geçmesi Akel’in destek vermesi ile mümkün olacak. Çünkü zaten meclisin öteki partileri bir önceki enosis kararının ateşli destekleyicileri oldukları için muhtemelen tümü bu yasa önergesine red oyu verecekler.

Öyleyse bu konuda bildiğim kadarıyla ilk kez Akel-Disi işbirliği gerekmekteydi. Akel “böyle bir yasanın olumsuzluklarını bildiklerini ama müzakere sürecini yeniden başlatabilmek için bu önergeye destek vereceğini” açıklayarak bence çok önemli bir adım attı. Akel yetkililerinin bu sağ duyulu çıkışı benden alkışı hak etti. Zaten enosis önerisine red oyu vererek gösterdiği sorumlu davranışa bir yenisini daha eklediler. Kendilerini bir kez daha kutlarım.

Akıncı’nın sözcüsü barış Burcu dün böyle bir yasanın meclisten geçmesi halinde liderlerin Mart ayı sonunda bir sosyal yemekte buluşabileceğini açıkladı. Bu açıklama müzakere sürecinin yeniden başlayabileceği anlamına gelir.

Hep söylerim güneyde çözüm yönünde olumlu bir adım atılmak istenirse bunun en temel koşulu iki büyük partinin Akel ile Disi’nin işbirliği kaçınılmazdır. Bugüne kadar bu mümkün olmadı. Bu ilk olacak. Umarım bu işbirliği referendum sürecinde dahil çözüme kadar devam eder.

Böyle bir işbirliği büyük partileri, çözüm istemeyen küçük partilerin esiri olmaktan kurtaracaktır. O zaman ne milliyetçi, ırkçı partilerin, ne de kilisenin etkisi hissedilmeyecek, ya da güçlerinden fazla değil, ancak güçleri kadar etkili olacaklardır.

Güney’de Akel-Disi işbirliğinin önemi ilerleyen süreçte çok daha iyi anlaşılacaktır. Umarım erken çalmaya başlayan seçim çanları, çözüm çanlarını bastırmaz.         

Bu yazı toplam 1880 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar