Akıllı Telefonları Hazırlayın!
Kamusal alanlara yönelen sermayedar-düzen hükümetleri ortaklığının saldırıları karşısında alınan bu galibiyetler halkın hanesine bir bir yazılıyor.
Yusuf Özgü Sertel
(Beleşe Deniz Eylemleri Aktivisti);
[email protected]
İklim koşullarımız ve ada oluşumuz göz önüne alındığında yaz aylarının yegane eğlencelerinden birinin deniz keyfi yapmak olduğu aşikar. Ancak halkın yaz aylarında çalışmaktan arda kalan zamanlarında; rahatlayacağı, bir nebze olsun hayatın tadını çıkarıp kendi için bir şeyler yaptığını hissedeceği bu etkinlik, düzenin eşkıyalarınca ve onun hükümetlerdeki ortaklarınca, anayasal bir hak olmasına rağmen gaspa uğramaya devam ediyor. Halkın öz malı olan plajların, içinde bulunduğumuz verili düzende gerek yerel sermayenin gerekse dış sermayenin servetini katmerlemek üzere araçsallaştırıldığı malumunuz.
Uygulanan neoliberal kemer sıkma politikaları nedeniyle bir yandan halkın alım gücü düşerken diğer yandan ise ücretsiz olarak verilmesi gereken neredeyse tüm hizmetler piyasaya açılıyor. Toplu taşımacılığın neredeyse hiçe yakın olduğu, eğitim-sağlık hizmetlerinin özel sermayenin kar yolu yapıldığı ortada iken, kıt kanaat hayatını idame ettiren halkın biricik eğlencesi de zenginlerin servetinin hizmetine sunuluyor.
Yaklaşık 12 yıldır süren, halkın malının halka geri kazandırılma mücadelesi de her yıl biraz daha güçlenip, cüretkar bir şekilde “ücret ödemezsem giremem” algısını yıkmaya devam ediyor. Kah bu meseleye gönül vermiş avukatlar dava dosyaları üzerinde dirsek çürütüyor, kah Beleşe Deniz Aktivistleri girdiğimiz yaz mevsiminin eylem planını takvimliyor. Öte yandan Yüksek Mahkeme, bir çok kurumun güvenilirliğini yitirdiği Kıbrıs’ın kuzeyinde, halkın malını arsız ve hayasızca kendi özel mülkiyeti olarak gören sermayeye ve bu hayasızların ağzıyla konuşan savcılığa, “Halkın kıyılara erişimi engellenemez!” diyerek en okkalısından bir tokat atıyor.
Kamusal alanlara yönelen sermayedar-düzen hükümetleri ortaklığının saldırıları karşısında alınan bu galibiyetler halkın hanesine bir bir yazılıyor.
Bundan Sonra Ne Yapmalı?
Irkçı (Eyvah! Giriş ücretsiz olursa göçmen halklar da girecek), toplumsal cinsiyet ayrımcı ve heteronormatif (“Damsız” giremezsiniz!) argümanlarla algılarda plajlara girişin ücrete tabi olmasının normalleştirilmesine karşı mücadele, alanda daha da yükseltilmeli; yasal, yasal olmaktan daha da öte meşruluğu su götürmez bu hak herkesçe sahiplenilmelidir.
Halk kendi varlığını dilediğince kullanmak için ısrarcı olmalı, hakkını hayata dökmek için herhangi bir engelleme ile karşılaştığında hem hukuk yolunu kullanmaktan imtina etmemeli hem de bu mücadeleye yerinde etkin katılmalıdır. Unutulmamalıdır ki meşru bir hak sahiplenildiği oranda yaşamaya devam edecektir.
Bu nedenle çağrım odur ki; akıllı telefonlarınızı ve kameralarınızı hazırlayın. Havlunuzu, şemsiyenizi, buzluğunuzu, nevalenizi kolayca ulaşılır bir yerde tutun. Hakkımızın vücut bulacağı alanlara, plajlara iniyoruz.
BELEŞE DENİZ, PLAJLAR HALKINDIR!