AKINCI DEVRE DIŞI MI?
Kıbrıs sorunuyla ilgili bir hareketlilik olacağına dair emareler var.
Daha doğrusu şöyle: Türkiye- AB ilişkilerinde mülteciler nedeniyle gelişmekte olan süreç çerçevesinde, Brüksel AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye'nin arasını düzeltmeye çalışırken, 'komşuda pişer, bize de düşer' misali, konu Kıbrıs sorununa da uzanıyor.
Malum, Kıbrıs sorunu Ankara'nın da, Güney Lefkoşa'nın da 'pazarlık kozu' olageldi bugüne dek!
AB'nin de öyle...
ABD'nin de öyle...
Rusya'nın da öyle...
Ne zaman çıkar birlikteliği' sağlanırsa, Kıbrıs'ta o gün çözüm olacak gibi görünüyor.
Ada halklarının durumu pek de ilgi alanlarında değil yani kimsenin!..
***
Rumca gazetelerden öğreniyoruz ki, mülteci meselesiyle ilgili Brüksel'den hem yüklü miktarda para, hem de 'vize' koparan TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 'tanımadığı' Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Anastasiadis'le görüşmüş.
Görüşme geçen pazartesi öğleden sonra olmuş.
Toplantı Hollanda Büyükelçiliği'nde yer almış.
Davutoğlu'na Çavuşoğlu ile Bozkır da eşlik etmiş.
Hatta Anastasiadis Davutoğlu'na "Ahmet" diye hitap etmiş.
Epeyce detay var görüşmeye dair...
Dahası, aynı mekanda Anastasiadis'e de ciddi bir baskı yapılmış, vize kolaylığı ve para konusunda Türkiye'ye fazla ses çıkarmasın diye...
Baskı yapanlar arasında Almanya, İngiltere, Hollanda Başbakanlarının yanı sıra Yunanistan Başbakanı Tsipras da varmış üstelik!..
***
Tam da bunlar olup biterken, AB Komisyonu Başkanı Tusk'un salı gün adaya geleceği açıklandı. Anastasiadis'in ofisi dün Kıbrıs Türk basınına da bu görüşmeyi duyurdu. Rumca gazetelerde bu ziyaret "Anastasiadis'e Brüksel'de yapılan baskının devamı" olarak yorumlandı.
Birkaç hafta sonra da Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz Kıbrıs'a gelecek. Bu ziyaret daha önce planlanmıştı gerçi, ama AB yetkililerinin Kıbrıs ilgisinin bir nedeni var gibi görünüyor.
Nitekim Martin Schulz geçen hafta Havadis'ten Esra Aygın'a verdiği mülakatta "Şimdi açıklayamam ama önemli gelişmeler oluyor" demişti.
Bu gelişmelerin 'TC ile Güney Lefkoşa' arasında olduğu tahminleri yapılmıştı.
Nitekim dün çıkan Rumca gazetelerde Brüksel'de Anastasiadis'in Davutoğlu'na "Ahmet" diye hitap ettiği, "Ercan'ın açılması" dahil birçok konunun görüşüldüğü toplantıya dair bir yığın detay bilgimize gelmiş oldu.
***
Ne zaman böyle 'dış merkezli' hareketlenmeler olsa "Hah, işte Kıbrıs meselesi çözülüyor" diye heyecana kapılmamız doğal bir refleks haline geldi. Biz Kıbrıslıların genlerine işledi sanki bu davranış biçimi...
Bir zamanlar 'Batmayan uçak gemisi' diye anılan Kıbrıs adasının hala benzer bir 'üs' olarak görüldüğüne şüphe yok...
Bu 'yabancı algısı' elbet...
Lakin biz, yani bu adanın 'gerçek sahipleri' de 'yabancı algısı' ile hareket etmeyi sürdürüyoruz.
Kıbrıs'ta bulunacak bir çözümün 'tatmin' etmesi lüzum gelen o kadar tarafı var ki!..
Amerika'nın, üs sahibi İngiltere'nin, diğer garantörler Türkiye ve Yunanistan'ın, gaz ve petrolden ötürü İsrail'in, AB büyükleri Fransa ve Almanya'nın, veto yetkisini haiz BM patronlarından Çin ve Rusya'nın ve de bölgede petrol, gaz, strateji ve benzeri çıkarlara sahip diğer ülkelerin çıkar bütünlüğü sağlanacak da, çözüme imza atsınlar diye Kıbrıslılara 'telkin' yapılacak.
***
O 'an' gelmiş olabilir mi peki?
Kim "evet" ya da "hayır" derse, işkembe-i kübradan konuşur demektir.
Zira bu sorunun yanıtını bilmiyoruz.
Bununla beraber, Türkiye ile Güney Lefkoşa arasındaki 'gayrı resmi' de olsa giderek düzeyi yükselen görüşme trafiği, Kıbrıslı Türkleri ve onları temsil eden seçilmiş lideri zor duruma sokuyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti ile temaslar konusunda geçmişten bugüne Kıbrıslı Türkleri "Aman sakın, Kıbrıs Cumhuriyeti'nden uzak durun" diyerek ‘stand by'da tuttu Ankara ama kendisi ne maç yapmaktan uzak durdu, ne de uluslararası toplantılardan!
Bu temasların 'zarar'dan çok 'yarar'ı olduğuna inanan ve bunu çoktan beridir dile getiren biriyim, ama Kıbrıslı Türklerin seçilmiş liderinin 'devre dışı' kalmasını da doğru bulmam.
Çünkü bu adaya 'gerçek barış' gelecekse eğer, iki toplumun aktif katılımıyla olacak bu...
Akıncı'nın Ankara'dan izahat isteyip istemediğini bilmiyorum, ama ortada Kıbrıslı Türklerin bypass edildiğine dair ciddi bir durum var.