Akıncı, “Dört Boyutlu Siyasetini” bir kez daha ana hatlarıyla açıkladı.
Akıcı bu sabah gerçekleştirdiği okul ziyaretlerinde de vizyonunu özetleyerek öğretmenlerin sorularını yanıtladı.
Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk toplumu kendi ayakları üzerinde durmayı ne kadar başarırsa, Türkiye’ye bağımlılığın da o kadar azalacağını belirtti.
Mustafa Akıncı Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı dün akşam katıldığı televizyon programında ve bu sabah ziyaret ettiği Karaoğlanoğlu İlkokulu ile Oğuz Veli Ortaokulu’nda soruları cevapladı.
Akıncı, genelde Kıbrıs sorununun çözümü, bir cumhurbaşkanının nasıl olması gerektiği, Türkiye ile ilişkiler konusundaki vizyonuyla ilgili sorulara verdiği cevaplarda “Dört Boyutlu Siyasetini” bir kez daha ana hatlarıyla açıkladı.
Akıncı, gerek Belediye Başkanlığı, gerekse Başbakan Yardımcılığı ve Turizm Bakanlığı döneminde yaptığı hizmetlerden de örnekler verdi.
Programda Türkiye’de yayınlanan bir gazetenin Syriza rüzgârı benzetmesi yaptığı hatırlatılarak sorulan soruya ise Akıncı şöyle cevap verdi:
“Bu soru bana daha önce de Syriza rüzgârıyla benzetme yapılarak sorulmuştu ve ben de ‘bir rüzgâr esiyor ama bu Syriza rüzgârı değil, halkın rüzgârı esiyor’ demiştim. Başka rüzgârlara ihtiyacım yok, benim rüzgârım halktan geliyor ve fırtınaya dönüşüyor.”
Akıcı bu sabah gerçekleştirdiği okul ziyaretlerinde de vizyonunu özetleyerek öğretmenlerin sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir partiler seçimi olmadığını hatırlatan Akıncı, “3 seçim vardır ki bunlarda kişiler, gelecek vizyonları ve geçmişleri büyük rol oynar. Bunlar muhtar, belediye başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Halk, bir cumhurbaşkanını seçerken parti siyasetlerine değil, o kişinin o makamı doldurup dolduramayacağına, yapmayı planladığı şeylere, özlemlerine cevap verip vermediğine bakar” diye konuştu.
Türkiye ile ilişkiler konusundaki soruları da cevaplayan Akıncı şunları kaydetti:
“Kıbrıs konusu başta olmak üzere kararlarımı verirken bakacağım bir tek yer vardır, o da halktır. Ancak bu elbette Türkiye ile olan ilişkilerin dışlanması demek değildir. Karşılıklı saygıya dayalı kişilikli ilişkiler çerçevesinde elbette Türkiye ile de istişare içerisinde olacağız. Ancak son söz halkın olacaktır.Ekonomik bağımlılık nedeniyle çok farklı ilişkiler gerçekleşti. Bu nedenle Kıbrıs Türk toplumu kendi ayakları üzerinde durmayı ne kadar başarırsa, bu bağımlılığın da o kadar azalacağına inanıyorum. Daha önce hükümetin küçük ortağıyken, demokratikleşme ve sivilleşme için çabalarımız oldu. Ancak hükümet bozduruldu ve yalnız bırakıldım. Bu ülkenin bilim yuvaları bile askerden yana bildiriler yayınladılar. Ancak şimdi halkın takdiriyle o göreve gelmem halinde farklı olacak. Her zaman söylediğim gibi lideriyle bütünleşen halkın aşamayacağız zorluk yoktur.”
(TAK)