Akıncı neden Euro’ya sarıldı?
Duydunuz mu?
Euro’ya geçiyormuşuz!
Biz de Türkiye medyasından duyduk, onun ‘yalancısı’yız.
Bizzat Cumhurbaşkanı Akıncı demeç vermiş NTV’ye, “Euro’ya geçiş hazırlıkları yapıyoruz” diye…
Haber öyle bir servis edildi ki, iki farklı algı oluştu.
Kıbrıs’ta “Sanki yarın, hemen Euro’ya geçiyoruz” zannedenler oldu. Kısa süreli bir afallama yaşandı, sonra kazın ayağının öyle olmadığı, Euro’ya “olası bir çözüm sonrasında geçileceği” gerçeği anlaşıldı.
Türkiye’de ise “Şu Kıbrıslı Türkler var ya… Hani dinsizler… Hani yeterince milliyetçi değiller… İşte onlar şimdi de TL’den vazgeçiyorlar” diye tantanasını çıkaranlar oldu. Türkiye genel kamuoyunda bir kez daha ‘hainler’ gibi algılandık. Ankara katliamında ölenler için milli takımın saygı duruşuna bile tahammül edemez noktaya gelmiş, nefret söyleminin ve şiddetin inanılmaz boyutlara geldiği bir ortamda ‘Kıbrıslı Türk’ algısı biraz daha pekiştirilmiş oldu.
Kimse kusura bakmasın ama bunun müsebbibi Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve ekibidir.
Nedenini birazdan yazacağım.
Ama önce Euro konusunun ansızın neden gündeme geldiğine bakalım…
**
Euro konusu tam bir ‘gündem değiştirme’ ya da ‘zevahiri kurtarma’ operasyonu sonucu çıktı ortaya…
Nedeni de çok açık: Müzakere masasında işler sarpa sardı. Pazartesi yapılan ve yemekle uzayan, geç saatlere kadar devam eden son liderler zirvesinde taraflar ciddi bir tıkanıklık yaşadı.
Federal çözümle ilgili en temel mevzularda uzlaşmazlığa düşen liderler, bunun ipuçlarını bir gün önce verdikleri beyanatlarda zaten belli etmişlerdi. Kıbrıs Rum medyasında son dönemlerde Akıncı’ya yönelik eleştirilerde doz artırımı da dikkatlerden kaçmıyordu.
İçeride ne olup bitti bilinmez, ancak belli ki Pazartesi randevusunda çıkmaz derinleşti. Gelen bilgilere göre özellikle “herkesin mülküne dönme hakkı” konusunda taraflar çok uzak pozisyonlarda bulunuyor.
Belli ki Chateau Status’deki yemek de içerideki krizin aşılması için bir rölans olarak alındı. Görüşme sonrasında ise “AB konularında ilerleme”den falan söz eden açıklamalar yapıldı.
**
Liderler zirvesi sonrası ‘AB konularında ilerleme’den söz etmenin diplomatik meali şudur: “İşler iyi gitmiyor. Özlü konularda sıkıntı var. Dolayısıyla onları buraya yazamıyoruz. Biz size AB konularından söz ediyoruz. Şimdilik bununla idare edin lütfen…”
Yani amaç görüntüyü kurtarmak, krizi kamuoyundan uzak tutmak, belki tarafların bu arada yakınlaşmasını yeniden denemek…
Eide ve ekibinin uyguladığı taktik aşağı yukarı böyle ve ‘arabulucu’ pozisyonundaki BM yetkililerinin sık başvurduğu bir yöntem bu…
Dolayısıyla Eide’nin tavrında bir tuhaflık yok.
**
Ama Akıncı’nın tavrında tuhaflık var. Uzun zamandır üstelik…
Cumhurbaşkanlığı seçiminin gerek ilk turunda “çözümü destekleyen adayların birbiriyle asla çatışmamasını, ikinci turda işbirliği zeminini berhava etmemesini” açıkça yazıp söylemiş, gerekse ikinci turda açıkça “Akıncı’ya destek çağrısı” yapmış bir gazeteci olarak, bu tespiti yapma hakkını kendimde buluyorum. Ve bunu da “çözüm karşıtları dört bir koldan etrafı yalan dolan manipülasyonlarla bulandırırken, kamuoyundan gerçekler saklanarak çözüm güçlerinin bir yere varamayacağı” tespit ve gailesiyle buraya yazıyorum.
Akıncı NTV’ye “Euro için hazırlık yapıyoruz” diye demeç verip topu kornere atarken, kendi defans ve kalecisinin ne durumda olduğunu unutmuş ya da umursamaz gibi görünüyor.
Sanki çözüm olduktan ve AB’ye girdikten sonra Sterlin mi kullanacaktık? “Euro için çalışma başlattık” ne demek? AB’Ye girince bütün her şey değişecek. Mesela Türkçe AB’nin resmi dili olacak. Bunun için de çalışma yok mu? Var elbette ve olacak. Yani yeni olmayan, bilinen mevzuları pişirip ahalinin önüne koyunca gündem değişmiş, içeride yaşandığı söylenen kriz saklanmış mı oldu?
Akıncı’nın göreve geldiği günden beri Kıbrıs Türk kamuoyunu birinci ağızdan bilgilendirme işlevi olan Kıbrıs Türk medyasını adeta ‘yok’ farz etmesinin sonuçlarıdır bunlar… Bunun anlam ve önemini bilen varsa eğer, lütfen bize de anlatsın!
Sonuç şu: Kıbrıslı Türkler Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri yine Rum basınından ve Türkiye medyasından öğrenmeye devam ediyor.
Lütfen kimse çıkıp da “Yanlış yönlendirme var, doğru yazmıyorlar, manipülasyon var” demesin!
Özellikle de Cumhurbaşkanı ve ekibi…
Çünkü müsebbib kendileri…
Dost acı söyler maalesef…