1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Akıncı ve Anastasiadis’e açık mektup (*)
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Akıncı ve Anastasiadis’e açık mektup (*)

A+A-

 

Sayın Başkanlar...
Bugün yeniden başlatacağınız ‘Kıbrıs müzakereleri’ öncesinde size bu satırları yazma ihtiyacı hissettim.
Bilmenizi isterim ki BM nezdinde başlatılan ‘Kıbrıs müzakere süreci’yle yaşıtız!
1968 yılının sıcak bir Ağustos günü doğduğumda ben, Beyrut’a gitmişti dönemin ‘toplum liderleri’...
Şimdi 47 yaşıma geldim. Bu sefer sizler bir araya geliyorsunuz, ‘Kıbrıs sorununu çözmek’ gündemiyle...
Bir şarkı var: “Bu son olsun bu son...”
Size armağan ediyorum bu şarkıyı...
Bugün başlayacak sürecin ‘son’ olması dileğiyle...

*  *  *

Bebekken insan bilmez neler olup bittiğini...
Çocukluk yıllarını hatırlamak daha kolay ama...
Oyunlar, oyuncaklar, yemişler, bayramlar...
Benim ilk çocukluk hatıram ‘savaş’ oysa...
6 yaşımdayken ‘BM müzakere süreci’nde çözümlenemeyen Kıbrıs’ta savaş çıkmış.
Evdim’de bağ bozumundayken patlak vermişti önce darbe, sonra müdahale...
Pılı-pırtı bile toparlayamadan, önce Happy Walley’ye, sonra Paramal’a götürdüler bizi...
‘Oyun’ gibiydi tüm bunlar biz çocuklar için...
Yeni yerler görüyor, ev yerine çadırda kalıyorduk.
Ağaç dallarından yaptığımız orijinal oyuncaklarla oynadık 6 ay boyunca...
Sonra bir uçak: Ver elini Adana...
Ve bir gemi: Yeniden Kıbrıs. Ama başka bir Kıbrıs. Kuzey Kıbrıs. Çatalköy...
6’dan 7’ye geçerken yaşım, uzunca bir yoldan sonra, ortasından bölünmüş adanın bir tarafından öbür tarafına geçmişiz. On binlerce insanın kaderi değişti o günlerde...

*  *  *

Sayın Başkanlar...
Kıbrıs sorunu sizin ve bizim nesil dahil daha kaç neslin kaderini ipotek altına alacak?
Sizden önce o görevlerde bulunmuş liderlerin aksine, bu makus talihi değiştirmeye niyetiniz varsa eğer bize umut verin.
Yok, eğer oynamak, ‘çözüm ister gibi görünmek’se niyetiniz ve yoksa günün sonunda ‘menzil-i maksuda ulaşma’ arzunuz, boşuna umutlandırmayın bizi!..
“Umut fakirin ekmeği, ye Mehmet ye, ye Andrea ye” misali bir daha boşuna ümit beslemeyelim çözüme, barışa dair...
Kandırmayın bizi, eğer kendinizde barış yapacak cesareti, liderliği, beceriyi ve kudreti görmüyorsanız.
Baştan “Olmaz” deyin, eğer olmayacaksa...
Yok, “Olur” diye başlarsanız en başından, iyi niyetle oturursanız o masada, belki 50’lere ulaşmadan ‘mutlu son’u görebilirim ben de sayenizde...
Ve unutmayın: Tarihe geçti diğer liderler de bir türlü: ‘Çözümü bulamayan liderler’ olarak...
Peki siz nasıl geçmek istersiniz tarihe?
Bunun kararını vermek size ait...
Eğer ‘Barışın mimarları’ olarak anılmak isterseniz tarihte, buyurun işte...
Sıra sizde!..


 

(*) Bu yazıyı iki liderin ilk görüşmesi öncesinde, 15 Mayıs 2015’te, yani 3 yıl önce yazmıştım. Şimdi ‘müzakere masası’ olmasa da, ‘yemek masası’nda görüşecekler ya… Öncesinde o güne dair umutları hatırlatmak istedim her ikisine de… Ve 50’li yaşlara sadece aylar kaldı, benim için…

Bu yazı toplam 1780 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar