AKINCI VE ANASTASİADİSİN FALI
Sayın Başkanlar…
Uzun bir aradan sonra bugün bir kez daha görüşüyorsunuz.
İçeceğiniz kahvenin keyifli olmasını dilerim.
Sizden ricam, kahvelerinizi yudumladıktan sonra ‘fal’ bakacak şekilde fincan tabağına ters çevirmenizdir.
Çevirin ve tepserinceye kadar bekleyin.
En az 15-20 dakika öyle kaldıktan sonra, fincanları elinize alın ve bakın.
Kahve telvelerinin oluşturduğu görüntülerden falınıza bakın.
Pardon, falımıza…
Kendinizinkine değil.
Bizim, yani Kıbrıslıların falına…
Bakın bakalım üç vakte kadar neler olacakmış.
Bir ‘yol’ var mı önümüzde?
Nasıl bir yoldur?
Sonu masmavi denize mi çıkıyor, yoksa derin bir uçuruma mı?
Bir ‘yüzük’ falan gözüküyor mu falımızda?
Birleşme, yakınlaşma, düğün-dernek olacak mı?
Yoksa ayrılık mı görünüyor ufukta?
Üç gün mü desem, üç ay mı, yoksa üç yıl mı?
Üç vakte kadar elimize ‘para’ türü bir şey geçecek mi?
Yoksa başkalarının elinde mi kalacak yine paralar, zenginlikler?
* * *
Sayın Akıncı, Sayın Anastasiadis…
Bakın bakalım bu adanın gençlerinin kaderinde neler var sizin fincanın gösterdiği?
Bir ‘iş’, bir ‘aş’, bir ‘ev’ var mı alın yazılarında
Yoksa ‘göç yolları’ mı bekliyor birçoğunu?
İyice bakın kahve telvesine lütfen…
Silah, top, tank, füze falan görünüyor mu yakınlarda?
Mevzilerde, siperlerde askerler var mı?
Kayıp yakınlarının, şehit ailelerinin feryatlarını yansıtıyor mu sade kahvenin kalıntıları?
Yavuklusuna mı yoksa mavzere mi sarılacak, atalarının 1960’larda, 70’lerde yaptığı gibi?
Bir zamanların ‘cennet ada’sı, cennetin meyvelerini sunacak mı çocuklarımıza da, yoksa cehennem ateşi mi çıktı falda?
* * *
Sayın Liderler…
Fala kaldı işimiz!
Ona olsun bakın artık.
Daha fazla oyalama, daha fazla gerginlik, daha fazla zaman kaybı istemiyor Kıbrıslılar…
Başkaları isteyebilir.
Başkalarının çıkarları Kıbrıs’ta bölünmüşlüğün devamını gerektirebilir.
Ama bize ne bundan?
Ve size ne?
Kendi toplumlarınıza, insanlarına bakınız siz.
Başkalarının ne dediğine, ne istediğine değil.
İyice bakın bugünkü buluşma faslında kahve falımıza…
Ve söyleyin bize, ne çıktıysa bahtımıza…
Lütfen artık!..