Akit nakittir
Türkiye’de yayınlanan Akit isimli gazete bir ‘ekip’ kurup Kıbrıs’a göndermiş.
Ne yapmaya?
Kuzey Kıbrıs’taki yaşamı inceleyip, Türkiye insanına jurnallemeye...
Kendi yayınlarından öğreniyoruz ki, burada bazı ‘sivil toplum’ temsilcileriyle görüşmüşler.
Kimlerle?
Hiç adı duyulmamış kişilerle...
Burada yurt açan bazı tarikatların temsiclileriyle...
Sahi, bu ülkede öğrenci yurdu açmak Eğitim Bakanlığı’nın iznine tabi değil mi?
Var mıdır bu yurtların ve yine kendilerinin açıklamalarından öğrendiğimiz ‘öğrenci evleri’nin izni?
Mutlu Atasayn çıkıp açıklasın, bu ülkede yurt ve öğrenci evi açmanın prosedürü nedir, kaç yurt vardır, buralarda neler yapılmaktadır.
Hoş, neler yaptıklarını da açıklıyorlar. Dini eğitimler veriyorlarmış bu yurtlarda ve öğrenci evlerinde...
‘Tarikat evi’ gibi yani bunlar!..
**
Bu tür bilgileri değerlendirmesi gereken devlete bağlı birimler var. Onlar konjonktürü bu konulara el atma konusunda ne kadar uygun görür bilemem.
Ancak şunu söylemek lazım: Tarikatların örgütlenmede en sık kullandığı yöntemlerden biridir, ekonomik durumu zayıf öğrencileri yurtlara almak, onlara yemek ve barınma olanağı sağlamak...
Dolayısıyla bu işler öyle ‘gönül işi’ değil, yapanların iddia ettiği gibi...
Bununla beraber, isteyen istediği şekilde örgütlensin, istediği ibadeti alsın.
Ancak ‘ibadet için özgürlük’ diye ses çıkaranlar, başkalarının yaşamına da burnunu sokmasın!
**
Akit ekibi Kıbrıs’a geldi ve dönüp Kıbrıslıların ‘dinsiz’, ‘imansız’ falan olduğunu anlatan yayınlar yaptı.
UBP milletvekili Hasan Taçoy da muhtemelen Ankara’daki siyasal iktidara yaranmak gailesiyle Akite’çilerin kulağına hoş gelecek cümleler kurunca başına bela aldı.
Ancak Akit’çiler Taçoy’un ‘yağ kokan’ açıklamaları ile yetinmedi, başka yayınlar da yaptı.
Gözlemlerini paylaşıp, Ankara’ya ve TC Elçiliği’ne mesajlar iletti.
Maksat belli: Buraya dini amaçlarla kullanılabilecek para aktarımı artsın. Burada bu işlerden nemalananlar da daha kolay cirit oynatsın!
**
İsteyen istediği ciriti oynatabilir tabii...
Ama kendi memleketinde!..
Akit’çilere açık çağrı yaptım dün TV ekranından...
Eğer Kıbrıs’ı, Kıbrıslı Türkleri anlamak, tanımak ve yazmak istiyorlarsa buyursunlar, kendilerine tanıtalım.
Dipkarpaz’a da götürelim, Limnidi’ye de, Lurunicaya’da...
Camiye de gidelim, meyhaneye de...
Yurtları da ziyaret edelim, Girne Limanı’nı da...
Eğer ‘fotoğraf’ çekecekse arkadaşlar illa, bütün resmi görerek çeksinler.
Hatta gazeteci kılığında kendileri değil, ‘ustaları’ gelsin.
Ama yayınlarında “Kıbrıslılar şöyledir, böyledir” diye ahkam da kesmesinler.
Yeter artık!