Aklın yolu eğer birse...
İnsan neden kendinden kaynaklanan sorunları aşarak, geleceğe güvenle bakamaz?
Neden bunca bilgiye, bilimsel gelişmeye ve tarihsel deneyime karşın sürekli hatalar yapıp durur?
...
Bu giriş “İyideki Kötü” kitabının arka yüzünden, Psikolog Paul Watzlawick’in sorguları...
* * *
Yaşadığımız hayat tüm iyimser umutlarımıza rağmen giderek çirkinleşirken, deneyimlerimize de kayıtsız kalıyoruz.
İçimizi acıtan ne varsa, sürüyor..
Üzerini çizemiyoruz bir türlü.
* * *
Hangi birini saysak şimdi.
Girne’yi mi örneğin? (Mağusa farksız mı?)
O şirin balıkçı kasabasını nefessiz bıraktık, beton ormanında denizi dahi boğduk, çocuklar toprağa dokunmadan büyüyecek neredeyse, yine de doyamadık bir türlü...
Çünkü ‘ter dökmeden’ kazandık çoğunu...
Adice üleştik...
Plansız kentleştik, yapılaştık...
HER KİŞİ hatasından ders almıyor.
KAYITSIZ seyirci sahaya inmiyor.
KÖTÜLÜK engellenmiyor!
Tüm umudunu ‘çözüm’e yükleyen bir toplum, tek bir sorununu dahi çözemez mi?
* * *
Dünyanın pek çok toplumu savaş sonrası yıkıntıların üzerinden ayağa kalktı.
Kıbrıs savaşını kendimize dair büyük bir yıkım’ gibi algılamak hakkımız yok.
Çünkü ‘rüyamızda dahi göremeyeceğimiz’ kadar ev, mülk, bahçe, otel, fabrika, işyerini önümüzde bulduk.
Tükettik çoğunu, harcadık, kirlettik!
Tek bir otelimiz yoktu toplum olarak, şimdi, katlar yetmiyor, eski eserleri dahi ezim ezim ediyoruz hırsımızdan, plansızlığımızdan...
Kıbrıs’ın dramı bedenlerde ağır bir tortu bıraksa da, ekonomik anlamda bize ‘zenginlik’ yarattı.
Bu zenginlik görgüsüzlüğe dönüştü, aç gözlülüğe ulandı, kuralsızlıkla büyüdü!
* * *
40 yılda 40’a yakın hükümet denendi.
Yeni “müşavir” yaratmadığımız tek bir hükümet oldu ki, bir sene dahi sürmedi!.
“Müşavir” eskiden “bizim partili olmayan üst düzey yöneticiler”e denirdi.
Şimdi artık partisi de fark etmiyor, çünkü bu sistem “emeksiz maaş zenginliği”ne hizmet ediyor, işsizler eziliyor, bir avuç mutlu azınlığın yüzüne gülüyor düzen...
...
“Aklın yolu birse, hep iyiden doğrudan söz eden insanlık, niye kötülüklerin kaynağı olur” diye soruyor, kitap!..
En vahimi de bu ya!
Yurdumda tüm bunlar “iyilik” sanılıyor halen, “kötülük” yerine!