AKP- CHP Koalisyonu... Neden Olmasın?..
Türkiye’de 7 Haziran seçimleri ilginç sonuçlar çıkardı. Aslında anketlere yansımasa da çoğu kişinin beklediği sonuçları çıkardı. AKP’nin on ay önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden %10 oranında gerilemesi, halkın Tayyip Erdoğan’ın başkanlık tezine ‘HAYIR’ demesiydi. Halk hem başkanlığa, hem de diktatörlüğe ihtiyatlı bir şekilde hayır dedi.
Seçimin galibi de, mağlûbu da aslında Tayyip Erdoğan’dı.
Peki ama sandıktan gerçekten kaos ya da erken seçim mi çıktı? Aslında ‘HAYIR’... Son zamanlarda tek adam diktatörlüğüne halk ‘hayır’ dedi. Ama halk yine de ihtiyatlıydı. Çünkü istikrarsız bir hükümet döneminde ekonominin allak bullak olacağını da biliyordu ve yine de AKP iktidarına %41 oranında evet dedi. Sürekli kavga eden liderlere ‘UZLAŞIN’ dedi. Türkiye’nin şu anda kaldıramayacağı tek şey istikrarsızlık ve ekonominin kötüye gidişidir. Çıldıran dövizin sakinleşmesi ve ekonominin stabil hale gelmesi çok önemlidir.
Diğer yandan Türkiye’nin artık kaldıramayacağı ve ivedi olarak tahsis edilmesi gereken diğer çok önemli konu hukuk, insan hakları, demokratik ve özgürlükçü uygulamalardır. Hukuk son yıllarda Türkiye’de ciddi boyutta erozyona uğramış, güven kaybetmiştir. İnsan hakları yerlerde sürünür hale gelmiştir. İşte bu değerleri de yeniden tahsis edebilecek tek parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
O zaman ekonomik istikrar ve hukuk devleti ve insan hakları tahsisi için yapılması gereken geniş tabanlı bir AKP - CHP koalisyonudur. Türkiye’deki bu iki büyük parti sorumlulukla davranıp uzlaşı kültürünü yakalamalı ve daha aydınlık bir Türkiye için koalisyon yapmalıdır.
Tayyip Erdoğan da dersini almalı ve tüm partilere eşit uzaklıkta aynen “Türkiye Cumhurbaşkanı” gibi davranmalıdır. Yoksa AKP de tıpkı bir zamanlar Turgut Özal’ın partisi ANAP gibi eriyip yok olmaya mahkûm olacaktır.
Hiç kuşkusuz bu seçimin diğer mutlak galibi HDP’dir. Gerek Selahattin Demirtaş’ın bilge, barışçı ve uzlaşmacı tavrıyla, gerek Türkiye halkının barış çağrısı sandığa yansımıştır. ‘Türk politikası’ artık ‘Türkiye politikaları’ haline gelmeli ve ‘üst-kimlik’ ,‘alt –kimlik’ uygulamaları bitmelidir. Türkiye Devleti, kendi vatandaşlarını dini, dili, ırkı ne olursa olsun eşit oranda kucaklamalıdır. Ancak o zaman kendi içinde gerçek barışı yakalayacak ve dünyaya da özgür, demokratik bir ülke görüntüsü verecektir.