1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “AKSA’ya para transferi sürüyor, yük KIBTEK’in üstüne kalıyor”
“AKSA’ya para transferi sürüyor, yük KIBTEK’in üstüne kalıyor”

“AKSA’ya para transferi sürüyor, yük KIBTEK’in üstüne kalıyor”

Akademisyen Tufan Ekici ile elektrik konusunda kaleme aldığı “Bir Cereyan Masalı” isimli kitabından yola çıkarak bitmeyen, gittikçe derinleşen adeta kangrene dönen elektrik konusunu konuşuyoruz.

A+A-

Simge ÇERKEZOĞLU

“İktidardan muhalefete herkes elektrik konusunu tartışıyor ancak kimse çözüm üretemiyor” diyor akademisyen Tufan Ekici. Elektrik konusunda kaleme aldığı “Bir Cereyan Masalı” isimli kitabından yola çıkarak bitmeyen, gittikçe derinleşen adeta kangrene dönen elektrik konusunu konuşuyoruz. Elektrikler her kesildiğinde özelleştirme konusu gündeme taşınırken, çözüme dair fikrini merak ediyorum. Ekici’ye göre sorununun çözümü için farklı uzmanlık alanlarının işbirliği gerekiyor, konunun finansal, ekonomik, mühendislik, siyasi boyutları uzmanları tarafından ele alınmalıdır diyor. Öyle anlaşılıyor ki, elektrik sorunumuz pek çok tartışmayı daha beraberinde getiriyor, özelleştirelim kurtulalım demekle de sorun çözümlenemiyor.    

 

“Bugün hala KIBTEK’in ödemesi gereken borçlar var”

Kitapta ilk dikkatimi çeken iddialardan biri Teknecik Elektrik Santrali’nin kurulmasıyla birlikte elektrik sorununu çözülememesi, hatta devletin çok daha derin finanasal yükümlülük altına girmesi oluyor.  

“Teknecik elektrik santrali 1996 yılında tam kapasite çalışmaya başladı. 1974 yılından 1996 yılına kadar devletin elektrik konusunda hazırlık yapması gerekiyordu. Ancak hiçbir şey yapılmadı. 1996 yılında ilk kez kendi elektriğimizi tamamen bizler üretmeye başladık. Ancak elektrik üretecek yakıt parası toplanamadı. Santrali döndürmek için gereken yakıt ücretini KIBTEK sürekli borçlandırılarak elde etmeye çalıştı. Yerel bankalardan kefalet senetleri ile borçlar alındı. Sosyal sigortalar, ihtiyat sandığı gibi yerlerden sürekli kuruma para aktarıldı. Bu borçlar zamanla arttı. Bugün hala KIBTEK’in ödemesi gereken borçlar var. Bu borçlar bizim mi, devletin mi, KIBTEK’in mi yükü cevabsız bir soru. Finansal olarak bu borcun devletin üstünde olması demek hepimizin borcu demek oluyor. Burada kast ettiğim finansal yük budur.”

 

“KIBTEK’in biriken borçları vatandaşa ödetiliyor”

2002 yılında AKSA’nın elektrik üretimine dahil olmasıyla birlikte bana göre elektrik içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Kendisi de düşünceme katılmakla birlikte, Ekici AKSA’ya her yıl artarak verilen alım garantilerine dikkat çekiyor.

“O zamanki hükümet yetersiz üretim nedeniyle, elektriği özel bir şirket üretsin, onlardan satın alınsın çözümüne gitti. Bu elbette iyi bir çözüm olabilirdi ama olmadı. Yapılan anlaşmalarda sıkıntılar oldu. AKSA yükümlülüklerini yerine getirmedi. Alım garantisi her hükümet döneminde artırıldı. Son olarak da bu anlaşma yenilendi,  AKSA’ya sürekli bir para transferi sürüyor. Sonuçta yük yine KIBTEK’in üstüne kalıyor. Finansal olarak yaşanan sıkıntılar hala devam ediyor. 2000’lerin ortasında belediyelerin ödemekle yükümlü olduğu elektrik borçları da tüm meclisin birlikte aldığı karar sonucunda yasayla bizlerin üzerine aktarıldı. Devletin yıllarca ödemediği elektrik borçları maktu ücretlere eklenerek, KIBTEK’i kurtarmak adına bize ödetildi. Aflarla, yasalarla KIBTEK’in biriken borçları vatandaşlara ödetiliyor. Bizler de bu ücretleri ödemeye devam ediyoruz. Öte yandan AKSA yükümlülüklerinden biri olan, basit bir filtre takmayı bile yapmıyor. Çok basit, yapılması gereken bir şey. Hükümet programlarına 2000’li yılların başında girdi ama gerçekleşmedi. Daha az zararlı yakıta rağmen, yasal limit üzerinde gaz yayılmaya devam ediyor. Bu gazlar o bölgede yaşanan insanlar tarafından solunuyor. O bölgedeki kanser vakaları da araştırılması gereken bir başka konu. ”

 

ned-3209-001.jpg

 

“Paydaşların kurumun yasasını yapıp, çözüm üretmesi gerekiyor”

Kitabı merak edip okuyanlar görecektir ki elektriğe dair pek çok veri de mevcut. Bunca araştırmanın, toplanan verinin ardından soruna kendince bir çare buldu mu diye merak ediyorum. Gülüyoruz … 

“KIBTEK’İ özelleştirelim kurtulalım deniyor, evet bu bir çözüm olabilir belki ama onun da altını doldurmak gerekiyor. Bu sorunun çözümü pek çok uzmanlık alanının konusu. Elektrik konusunun finansal, ekonomik, boyutu var ikisi çok farklı şeyler dikkatinizi çekerim. Öte yandan mühendislik, siyasi boyutları var. Kurumu özelleştirdiniz soruyorum mesela fiyatı kim belirleyecek? Alım garantileri ortadan kalakacak mı? Yolsuzluk olursa denetimini kim yapacak? Sayıştaylık devereye girebilecek gibi. Önce bu sorulara yanıt bulmak lazım. Altını doldurmadan özel olsun, özerk olsun demek bize çözüm getirmez. Paydaşların her şeyden önce kurumun yasasını yapıp, ardından konuya çözüm araması gerekiyor. Tek bir kişi tüm bu sorulara cevap veremez. Farklı uzmanlık alanlarından, insanların birlikte çalışması, çözümler üretmesi konuyu tartışması gerekiyor.” 

Bu denli derin araştırmaların ardından Ekici yıllardır duyduklarının bir nevi ispat olarak kitabın ortaya çıktığını söylerken artık hiç bir şeyin onu şaşırtmadığından yakınıyor. Fakat büyük hayal kırıklığına uğradığını da sözlerine ekliyor. Sanırım ülkeye dair bitmeyen hayal kırıklıkları hepimiz için geçerli ....

“Alınan borçlar beni çok şaşırttı. 1982-1992 arasındaki yıllarda Fiyat İstikrar Fonu’ndan borçlar alındı. Bu fon borç vermemesi gereken bir yapı. Adından da anlaşılacağı gibi ülkedeki fiyat dalgalanmalarının kontrol altına alınabilmesi için gereken finansal kaynağın toplandığı yer olmalı. Oysa bu güne kadar bu fon maliye bakanlığının kasası gibi kullanıldı. Hatta kitapta da yer alan bir Ombudsman kararı bu durumun yasal olmadığını tescilliyor. 90’lı yıllara geldiğimizde, Teknecik kurulduktan sonra, bu fondan vazgeçerek, yerel bankalardan, özel bankalardan, ihtiyat sandığından birikmiş paralar alındı. Oysa ihtiyat sandığı devletten bağımsız çalışması gereken bir kurumdu. Bu borçlar geri ödendi mi, o konu ise hiç bilinmiyor. Ödenmiş olsa bile yeni borçlar eklenmeye devam ediyor. ”

 

“KIBTEK özel mi, özerk mi, kamu kurum mu?”

Biraz da kurumun yapısını konuşuyoruz ancak bu konuda da net bir durum ortaya koyamıyoruz. Elektriğe dair her şey koca bir muamma ...

“Kuruma biraz daha yakından baktığımızda kurum özel mi, özerk mi, kamu mu, belli değil. Çünkü bir yasası yok. Fasıl 170-171’e İngiliz döneminden kalan yasalara dayanıyor. 2010 yılından sonra yasa tasarısı sunulmuş ama geçirilmemiş. Çok büyük bir sıkıntı. Bunu sendika da sıklıkla dile getiriyor. Herkese sorulduğunda herkes kendince yasa istiyor. Sendika; devlet bize karışmasın diyor, devlet; fiyatı ben belirleyeceğim diyor özel; ben istediğim gibi elektriği üretip, satacağım diyor. Öncelikle yasa olmadan hiç bir yere varılmıyor. Tabii yasayla da her şey yoluna girecek değil ama en azından başlangıç olarak kurumun yasası olmalı.”

 

“Sayıştay raporları gösteriyor ki KIBTEK’de zimmete geçen paralar var”

KIBTEK’in pek çok hükümet tarafından rant kapısı olarak kullanıldığına da dikkat çeken Ekici, ayrıca kurumda yaşanan yolsuzluklar da hatırlatıyor.  

“KKTC’nin genel sorunu; KİT’ler her zaman istihdam kapısı olarak kullanılmasıdır. Biriken paralar üzerinden yapılan yolsuzluklar var. Sayıştay, savcılık veya ombudsmanlık gibi kurumların bunların üzerine gitmesi gerekiyor. Çalışan sayıları güney Kıbrıs ile karşılaştırdığımızda çok daha fazla. Kurumda çok büyük ihaleler söz konusu. Tüm vekiller yolsuzlukların üzerine gitme konusunda birbirini suçlarken, sonuçta hiç bir şeyin üzerine gidilmiyor. Merkezi İhale Komisyonu KIBTEK için ihaleye çıkarken, aniden bu ihaleler iptal ediliyor. Sayıştay raporları gösteriyor ki KIBTEK’de zimmete geçen paralar var. Bir an önce soruşturmalar açılmalı.”

ned-3199-001.jpg

Fotoğraflar : Nedim Enginsoy

      

Bu haber toplam 1787 defa okunmuştur