1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Albayrak’tan cevap
Albayrak’tan cevap

Albayrak’tan cevap

Sevgili Arif Albayrak, “Aynası İştir Kişinin Lafa Bakılmaz” başlıklı yazımla ilgili samimi bir elektronik posta göndermiş. Aslında yazının ana fikri cinsellik ve özgürlükten öte siyasi partilerin söylemlerinden fazla icraatlarına duyulan iht

A+A-

 

 

Sevgili Arif Albayrak, “Aynası İştir Kişinin Lafa Bakılmaz” başlıklı yazımla ilgili samimi bir elektronik posta göndermiş.

Aslında yazının ana fikri cinsellik ve özgürlükten öte siyasi partilerin söylemlerinden fazla icraatlarına duyulan ihtiyaç olarak da özetlenebilir.

Ancak Albayrak, CTP’nin “inandığı bu doğrular için adım atarken kimsenin yol göstericiliği ve uyarısına ihtiyacı olmadığına” işaret ediyor ve bu değişim sürecinin önemli bir tarafı, hatta lokomotif gücü olacağını söylüyor.

Toplumun da uyarıya gerek olmadan, uzun konuşmalar yerine inisiyatif üstlenecek taraflara ihtiyacı var zaten...

Kendisini birçok kişiyle birlikte yanlış anlamak beni ancak mutlu edebilir. O yüzden görüşlerini bu köşede sizlerle de paylaşmak istedim.

Birlikte okuyalım:

“ÇAĞDAŞLIK VE ÇAĞDIŞILIĞIN YÖRÜNGESİNDE CİNSELLİĞİN GÖRÜNTÜSÜ

Bir Sudan ve Afganistan’dan bakıyorum Kıbrıs’ın kuzeyine, bir de Danimarka ve Hollanda’dan. O küçücük ama dertleri çok büyük adanın güneyinden gelen eski bir bakanın cinsellik kavramı adına yarattırdığı fırtına çok farklı okunuyor doğrusu. Bir tarafta “alın kellelerini”, diğer yanda “adamlara bakar mısınız neyle uğraşıyorlar hala?” tartışmaları çok net okunuyor.

Kıbrıs’ın güney yarısında cinsellikte özgürlük kavramlarına, günlük yaşamda da yasal zeminde de daha farklı bakılıyor. Müslüman ve tutucu bir coğrafya oluşumuzdan kaynaklanıyor olabilir bizdeki farklılık belki ama AB’ye girme çalışmalarının sürdüğü ve uyum yasalarının üzerinde çalışıldığı bir dönemde duruşumuzun daha gerçekçi ve net olması gerekmektedir.  Elbette ki her kafadan yine bir farklı ses çıkacaktır, bilen ya da bilmeyen, araştırma yapan ya da yapmayan, konunun uzmanı olan ya da olmayan her kişi konuşacaktır, yazacaktır ve yorum yapacaktır televizyon ekranlarında.  Bunların da kesinlikle yaşanması ve yapılması gerektiği kanaatindeyim. O anlamda Kıbrıs’ın güneyinden eski bir siyasetçiye belki de özür yanında bir de teşekkür borcumuz olabilir. Toplumda bu anlamda tartışılmaktan korkulan bir konuyu tartıştırdığı için en azından.

Mensubu bulunduğum parti CTP-BG sosyalist değerleri benimseyen, eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı, barışçı, adalete, demokrasiye, insan haklarına, ‘Avrupa Sosyal Şartı’na ve hukukun üstünlüğüne sonuna kadar bağlı Avrupalı sol bir siyasi partidir. Halen gündemi meşgul eden toplumsal cinsiyet eşitliği, LGBT bireylerin hakları, vb. gibi birçok konuda duruşunu açıkça ortaya koymuştur ve yasal olarak da değişikliklerin yapılabilmesi için hazırdır. Ancak inandığı bu doğrular için adım atarken kimsenin ne yol göstericiliğine ne de uyarmasına ihtiyacı yoktur. CTP bu tartışma ve değişim sürecinin önemli bir tarafı, hatta lokomotif gücü olacaktır. Bu tartışma sürecinin yarattığı olgunluk sonucunda ülkemizin yasal mevzuatının, pek çok kişi ve kurumun belki de karşı çıkışına rağmen değişebileceğine yürekten inanmaktayım. Aslında doğaya aykırı olan “doğaya aykırı ilişki” tanımlamasının kendisidir.

Elbette ki cinsellikte özgürlük olayını irdelerken çocuk istismarı konusunu ve para ile cinsel ilişkinin dayandığı liman olan seks tüccarlığını da ayrı tutabilmek önemlidir. Hiç kimse reşit olmayan insanların cinsel özgürlüğünden bahsetmesin. Gece kulüplerindeki garip seksüel al-ver sürecinin, bu konulardaki çelişkili yasa ve polis baskın ve uygulamalarının da ayrıca ciddi bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Ceza yasalarımızda gerçekten pek çok boşluklar vardır ve bunların konuya hakim insanların çalışması ve uzman kişilerden bilgi alınması ile aşılması gerekmektedir. Yani ciddi ve detaylı bir çalışmaya ihtiyaç vardır.  Elbette ki Rum siyasinin bu durumundan yararlanarak olayı politik zemine çekmek isteyip hem abartarak hem de döndüre döndüre önümüze kasıtlı koyanları da göz ardı etmemek gerekmektedir.

Meclis’e dikkat çekmek isteyen uzman bir arkadaşımızın biraz da hedefini aşan söylemi elbette ki kendisini bağlar ama kabul etmek lazım ki bu sürece tartışma yaratsa da bir katkı koymuştur. Tıpkı eleştirel konuları parti ya da kişilere açıkça veya biraz kapalı bir şekilde yönlendiren ve özellikle CTP’nin demokratik duruşuna taze örnekler teşkil den yazarlarımızın koyduğu katkı gibi. Bunun yararına inanıyorum gönülden. Elbette ki sorulara cevap tarzım, estetizmi, gizi, espriyi kullanışım, sırasında kör demeden şaşı, sırasında şaşı demeden kör deyişim birey olarak beni bağlar. Meclis’e böyle bir net saldırının karşısında elbette her insanın farklı kalkanları olabilmeliydi. İddiaların doğruluk veya ihtimal boyutları ayrı bir konu elbette. Gazetenin birisinden arayıp sordular; hükümet bu konuda adım atıp çağdaş bir yasa hazırlar mı sizce? Cevabım ise, “sanmıyorum, bu hükümet ancak vatandaşın canını yakacak uygulamalara prim verir, böylesi konular onlar için lükstür ve ekmek bulmayan topluma pasta önermekle aş anlamlı sayılabilir” olmuştu. Yine sorsalar aynısını söylerdim, köşe yazarlarımızın yanlış anlamamasını dileyerek. Kıbrıslıların “lenger” dediği kova konusu ise o kadar talihsiz bir zamanlamaya kurban edilmek istendi ki emin olun sulanmayı bekleyen ve kurumak üzere olan Meclis’teki yasemin bile buna üzülmüştür. Bu arada “Yasemin FM’in” BRT’de kin ve ihtirasa kurban edilişinin yıl dönümü de kutlu olsun. Ayrıca “leb” demeden “fıstık” algısını yakalayan insanların varlığını görmek beni özellikle mutlu etmektedir.

“Bırak seyretmeyi ateşler içinde zamanı çaresiz, ya sus karanlık gecelere doğru ya da vur yüreğini ateşlere korkusuzca, bu karar senin. Yazar seni tarih her iki şekilde de ya kendi dünyanda mutlu bir korkak ya da sevgi dünyasında yorgun bir kahraman diye, bu karar senin” diyor şair. Ve biliyorum ki bu tarih hem CTP’yi hem beni bu konuda Afganistan ve Sudan’ın yanında değil, Danimarka ve Hollanda’nın yanında yazacaktır.

Yazılarını hep severek okuduğum bir arkadaşımın cinsellik ve özgürlük ile ilgili bir yazısına, aşkta ve kavgada sonsuz özgürlüğü savunan birisi olarak ben de katkı koymak istedim. Bir miktar eksik olan ve yorum kaldıran, zaman zaman da yanlış anlamalar içeren cümleler olsa da büyük bir yarar sağlayacağına inandığım ve onu yürekten kutlamak istediğim yazısı bana güzel bir sözü hatırlattı. “Beni bir tek sen anladın, ama sen de yanlış anladın.”

Dr. Arif Ali Albayrak

CTP-BG Mağusa Milletvekili

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1515 defa okunmuştur