ALDEN JACOBS - Amerika’dan Kıbrıs’a Sanatla barış eğitimi verecek
Alden Jacobs Amerikalı bir barış gönüllüsü. Dört yıldır Kıbrıs’ta yaşıyor. Sanatın barış inşa etmekteki rolü üzerine çalışıyor.
Alden Jacobs Amerikalı bir barış gönüllüsü. Dört yıldır Kıbrıs’ta yaşıyor. Sanatın barış inşa etmekteki rolü üzerine çalışıyor. Kurdukları ‘Visual Voices’ isimli sivil toplum örgütüyle, genç sanatçılara barış eğitimi vererek, sanatsal çalışmalar yaratmalarına olanak yaratıyor.
Simge Çerkezoğlu
Alden Jacobs öncelikle kendini tanıtıyor, Amerika’dan Kıbrıs’a sanatla barış inşa etmek üzerine çalışmak için geldiğini anlatıyor.
“Amerika’da dünyaya geldim ve orada büyüdüm. Oregon Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler eğitimi aldıktan sonra yüksek lisansımı Uppsala Üniversitesi’nde sanatla barış inşa etmek üzerine, barış ve çatışma araştırmaları bölümünde tamamladım. Barış inşa etmek, sanat üzerine çalışmak, bunu topluma yaymak anlamında pek çok araştırma yaptım. Bu güne kadar dünyanın farklı çatışmalı bölgelerinde; Latin Amerika, Afrika ve Avrupa’da sanatla barış inşa etmek üzerine çalıştım. Kıbrıs’a yaklaşık dört yıl önce benzer bir çalışma yapmak üzere, Dayanışma Evi’nde, çalışmak için geldim. Daha sonra evlendim Amerika’ya dönmedim. Şimdi de Visual Voices’de program geliştirme sorumlusu olarak çalışıyorum. Her zaman sanatla barış inşasına güçlü şekilde inandım. Çünkü sanatın insanları yakınlaştırabilecek gücüne inandım. Sanat insanlar arasında iletişim anlamına geliyor, insanın kendini farklı biçimlerde ifade edebilmesi anlamına geliyor tüm bunlar da insanların diğerinin bakış açısını daha kolay algılayabilmesi anlamına geliyor. Sanat barışı geliştirmek anlamında nispeten basit ama çok da etkili bir yöntem, hatta görsel sanatlarla bu daha da kolaylaşıyor. Çünkü hiçbir biçimde dile ihtiyaç duyulmadan, dil sınırını da ortadan kaldırarak bu yapılabiliyor. Böylece vermeye çalıştığının pozitif mesaj pek çok insana ulaşabiliyor, anlaşılıyor. İnsanlar hali hazırda sanatlı talik ediyor, mesajı alıyor. Elbette şunu da unutmayalım ki bizim yapmaya çalıştığımız sanat salt eğlence, oyun olmaktan ibaret değil, gerçekten güçlü sanatçıların kendini ifade etmesi ve diğer insanlara güçlü mesajlar vermesi üzerinedir. ”
“Barış inşa etme çabaları hiçbir zaman yeterli olmayacaktır”
Kıbrıs’a dışarıdan bakan birisi olarak adada sanatın barış inşa etmek için ne denli etkili kullanıyor olduğunu Jacobs’dan dinliyorum.
“Burada çok olumlu, barış için çalışan inisiyatifler olduğunu düşünmekteyim. Bu da bence çok önemli. Elbette barış inşa etmek için çalışmak asla yeterli değil. Sanatla barışı geliştirmeye çalışmak sadece çatışmadan sonra yapılacak bir iş değil. Aslında çatışma öncesinde, hatta çatışma dönemlerinde ve çatışmadan sonra da üzerine çalışılması, geliştirilesi gereken uzun bir süreç. Olumlu mesajlar verme, barışı toplumun zihninde inşa etme süregelen süreç olmalı ki zaman içinde olumlu ilişkilerin geliştirilmesine olanak yaratsın, toplumlar arasındaki yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırsın. Dolayısı ile bu çabalar hiçbir zaman yeterli olmayacaktır, hiçbir zaman bu çabaları inşa etmek için seçilen yöntemler de yeterli olmayacaktır. Bazı insanlar bunu müzikle, bazıları görsel sanatlarla yapmayı deniyor. İletişim için var olan tüm bu farklı yöntemler geniş kitlelere ulaşma çabası, toplumun farklı kesimlerine, düşüncelerine ulaşma çabası her zaman devam etmelidir diye düşünmekteyim.”
“Özellikle genç sanatçılarla çalışmak ilk hedefimiz”
Şu an çalıştığı Visual Voices projesini konuşuyoruz. Kar amacı gütmeyen, sivil toplum örgütü olarak oluşturulan bu platform sanatla barış inşa etmek üzerine çalışacak uzun dönemli bir oluşum anlamına geliyor.
“Visual Voices bir buçuk yıldan bu yana üzerinde çalıştığımız bir proje. Geçtiğimiz günlerde de kar amacı gütmeyen, sivil toplum kuruluşu olarak kaydımızı yaptık. Resmi bir kimliğe kavuştuk. Kıbrıs’ta toplumlar arasında sanatla barış inşa etmek üzerine çalışıyoruz. Bu bağlamda sanatla toplumu etkilemeye, özellikle toplumlar arasında barışı geliştirmeye ve geleneksel barış inşa etme aktiviteleri yanında, daha geniş kitlelere ulaşıp, kampanyalar yapmayı hedefliyoruz. Bu anlamda özellikle genç sanatçılarla çalışmak ilk hedefimiz. Şuana kadar birkaç çalışmamız oldu. Bir sergi açtık. Yakında bir sergimiz daha olacak. Bu çalışmalarımız için sadece Kıbrıs’ta yaşayan sanatçılar değil, dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan sanatçılar da projelerimizin parçası. Hatta yönetim kurulumuz da bu şekilde oluşturuldu. Asya, Avrupa, Amerika, Afrika, Mozambik iletişim içinde olduğumuz bölgeler arasında. Hatta bu bölgelerde yürütülen barış eğitimi panelleri, sergileri de bizim, ada için modelimiz olacak. Şuanda Visual Voices’de on iki kişi çalışıyor. Zaman içinde kendimizi geliştirmeyi, farklı mesleklerden araştırmacılardan, akademisyenlerden, eğitimcilerden, sanatçılardan, küratörlerden de yararlanmayı planlıyoruz. Farklı alanlardan aldığımız geri dönüşlerle bu programa şekil vermenin ihtiyacımızı belirlemenin daha doğru olacağına inanıyorum. Sonuçta bizler sanatla barış eğitimi vermeye soyunduk dolayısıyla bu paydaşlar bizim için büyük önem teşkil ediyor.”
“Görsel sanatlar kendi sesi ile insanlarla iletişim kurabiliyor”
Bu noktada neden bu ismi seçtiklerini de bizimle paylaşmasını istiyorum.
“Biz daha çok görsel sanatlara yoğunlaşıyoruz. Görsel sanatlar birkaç nedenden ötürü çok önemli. Daha öncede söylediğim gibi en önemli neden dile ihtiyaç duymuyor oluşumuz. Bu nedenle de çok farklı dilden kişilere ulaşabilme gücümüz. Görsel sanatlar kendi sesi ile dile ihtiyaç duymadan insanlarla iletişim kurabiliyor. Şiddeti önlemekte, barılı geliştirmekte kendi ifade biçimimizi oluşturuyoruz. Kendi dilimizi konuşuyoruz. Sonuçta esas hedefimiz çatışma dilinin oluşumunun engellenmesine katkıda bulunmak.”
“Visual Voices sayesinde genç sanatçılar toplumla iletişim kuracak”
Geliştirmeyi hedefledikleri en önemli programlardan biri ‘Sanat ve Barış Rezidansı’ programı. Dünyanın farklı pek çok ülkesinde denen bu yöntem şimdi Kıbrıs’ta barışı inşa etmek için kullanılıyor.
“Sanat ve Barış Rezidansı programı bizim en önemli çıkış noktamız. Bu programla bizler barış eğitimi vermeyi hedefliyoruz. Bunun yanında proje geliştirmeyi, sürdürmeyi de katılımcılara öğretmeyi düşünüyoruz. Burada ana hedefimiz genç sanatçılar tabii ancak farklı alanlardan bu konulara ilgi duyan insanlar da programımıza katılabiliyor. Bir anlamda danışman yetiştirip, onlara yeteneklerini pozitif sosyal değişimler, barış için nasıl kullanacaklarını öğretiyoruz. Sonuçta genç sanatçıların eser üretmesine de olanak yaratarak, ürettikleri bu eserleri sergilemelerini de sağlayacağız. Bunun sonucunda genç sanatçılar toplumla iletişim kurma olanağı bulacak, toplumun gelişimine koydukları katkıyı yakından takip edebilecekler. Böylece insanlar birebirlerinin bakış açısını anlayabilecek, ilişki geliştirebilecek, birbirlerine yardımcı olarak barışın gelişmesine de olanak sağlayacaklar diye düşünüyorum. Tüm bunları yaparken başka oluşumlarla da iletişim halindeyiz. Peace Players grubu ve Japonya’da benzer çalışmalar yapan bir grubumuz daha var. Hedefimiz çok daha fazla uluslararası kuruluşa yayılmak tabii. Geçtiğimiz haftalarda Saçaklı Evde açılan sergimiz de bu şekilde ortaya çıkan bir çalışmanın ürünü olarak toplumla paylaşıldı.”
“Yapacağımız tüm aktivitelerin parçası olarak barış eğitimi de vereceğiz”
Çok etkileyici bir çalışmanın ürünü olan olan, ‘Gelecek ve geçmiş arasında yaşamak’ (Living in between in future and past) sergisini de konuşuyoruz…
“Barış eğitimi adanın eğitim sürecinden eksik bir alan. Biz de bu nedenle yapacağımız tüm aktivitelerin parçası olarak barış eğitim de vereceğiz. Saçaklı Evde açılan sergide de bu rezidens projesi süreci izlendi. Önce çeşitli eğitimler, workshoplar yapıldı. Sanatçılar Alev Adil, Aslı Bolayır ve Esra Plümer’den katkı aldık. Burada sadece Kıbrıslı Türklere ve Türkiye kökenli genç sanatçılara barış eğitimleri verdik. Bu sergi için özel çalışmalar üretmelerine katkı koyduk. Sergiye gelecek ve geçmişin arasında yaşamak ismini verdik. O nedenle de Lefkoşa’da Saçaklı Ev’de bu sergiyi açtık. Pek çok farklı eser sergiledik. Özünde hepsi görsel sanattı tabii. Tablolar, resimler, heykel, objeler, moda eğitimi alan bir sanatçımız tarafından üretilen kıyafetler, dijital remix videosu, fotoraf albümünden oluşan bir enstalasyon buna bağlı olarak kullanılan hamam tasları, aileden farklı üç jenerasyonlar arasında yapılan görüşmeler yer aldı. Çok ilginçti. Kısa bir süre sonra benzer projeyi iki toplumlu bir proje olarak yapacağız. Tabii bunun yanında Şunat ayı içerisinde ayrıca bir günlük de bir konferans düzenledik. Almanya’dan Rebecca Sampson ve Irak’tan Jamal Penjweny’i davet ettik. Onlar da sanatın gücünün şiddeti dönüştürmesi üzerine konuşmalar yaptı. Kendi ülkelerinden edindikleri deneyimlerini paylaştı. Her ikisi de fotoğraf sanatçısıydı. Her ikisi de dünyada bilinen isimlerdi. Bu gibi çalışmalarımız da bundan sonra devam edecek.”