ALIM GÜCÜ
Bugünlerde en çok konuşulan konu doğal olarak maaş artışları oluyor. Geçen yıl memura da, emekliye de, asgari ücretliye de 3 kez, yani 4 ayda bir maaş artışı verildi.
Sonuç?
Sıfıra sıfır elde var sıfır.
3 kez ödenen maaş artışı çalışanın alım gücünü koruyacağı yerde, ülkenin pahalı olmasından başka hiçbir işe yaramadı.
Ülke pahalı olunca da rekabet gücünü kaybetti. Burada üretilen ürünler maliyeti yüksek olduğu için dışarıya satılamıyor. Euro’nun değerinin yüksek olmasından dolayı belki yeşil hat tüzüğü ile güneye satılabilen mallarda da karlılık minimuma iniyor.
Yeni yıl dolayısıyla bir açıklama yapan Kıbrıs Türk Mobilya Sanayicileri Derneği (MSD) Başkanı Hüseyin Ciddi, “İş hacmi olarak yoğun bir yıl geçiren sektörümüz, yıl sonuna geldiğimiz ve yeni yılın beklentilerini masaya yatırdığımız bu günlerde yıl içinde yaşadığı yoğunluğu kârlılığında göremedi. Döviz ve enflasyonun paralel olmaması, taahhütlü çalışan mobilya sektöründe planlanan kârlılığa ulaşılmasını engelledi. Yıllarca sektörümüzde usta maaşları 670 sterlin bandı civarlarındayken, günümüzde bu rakamlar 1800 sterlini aşmıştır. Aynı şekilde hammadde ve enerjideki yüksek artış, yaşanan yoğun iş temposuna rağmen şirketlerimizin yıl sonunu çok düşük kârlarla kapamasına yol açmıştır” dedi.
Bu mesajı dikkatle okuduğumuz zaman hem işçi ücretlerinin, hem elektrik ve enerji masraflarının, hem de buna pararlel olarak hammadde fiyatlarının döviz bazında arttığını bu nedenle maliyetlerin yükseldiğini, karlılığın minimum seviyelere gerilediğini görüyoruz.
Bu durum aslında bütün sektörlerde aynıdır.
Öngörülemez maliyet artışlarının olduğu bizim gibi ülkelerde turizm ya da eğitim gibi hizmet sektörleri, bırakınız rekabet etmeyi, nasıl ayakta kalacağını bilemiyor.
Buna karşılık hükümet olduğunu iddia eden yapı asgari ücreti döviz bazında artırdığıyla övünüyor.
Doğrudur. Asgari ücret 2024 yılı içinde döviz bazında üçte bir oranından biraz fazla artmıştır.
Ama çalışanlar döviz bazında artan maaşlarıyla, 2023 yılında satın alabildikleri mal ve hizmetleri satın alamadılar.
Çünkü 2024 yılı içinde mal ve hizmetlere yapılan zamlar döviz bazında asgari ücret artışından daha fazla arttı.
Bu bir kısır döngüdür. Ekonomi bilmeyen hükümetin bunu öngörmesini ve tedbir almasını beklemiyoruz.
Düşünün 2023 yılında Rumlar market alış-verişi için kuzeye geliyordu.
2024 yılında bu tersine döndü. Türkler market alış-verişi için güneye akın etmeye başladı.
Bunun nedeni yalnızca maaşların döviz bazında artması olarak açıklanamaz. Aynı zamanda kuzeydeki ürünlerin fiyatlarının da döviz bazında artmasındandır.
Güney Kıbrıs’ta gıda fiyat enflasyonu 2023’ün aynı dönemine kıyasla, 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde % 2.79 oldu.
Güneydeki hükümet bu bize göre çok küçük gıda enflasyonunun etkilerini azaltmak için pandemi döneminde geçici bir süre için temel gıda maddelerinde KDV’yi sıfırlamıştı. Ekim ayında bu süre doldu ve temel gıda maddelerine yeniden KDV uygulanmaya başladı.
Hükümet gıdadaki %2.79’luk enflasyonu dikkate alarak temel gıda maddelerine uygulanan KDV’yi 1 yıl daha sıfırladı.
Bizim hükümet ise yalnızca asgari ücreti döviz bazında artırmakla övünüyor.
Asıl övünülmesi gereken ise asgari ücretlinin alım gücünü yükseltmek olmalıdır.
Güneydeki hükümet yurttaşının temel gıda maddelerine erişimini artırmak için adımlar atarken, bizim hükümet çalışanların cebine giren paranın artmasını yeterli görüyor.
Şimdi anladınız mı ekonominin neden güneye kaydığını. Daha doğrusu ekonomi güneye kaymadı. Çünkü güneye geçebilen yurttaşların sayısı geçemeyenlerden çok daha azdır. Bu nedenle bir kısım insan eli mahkum pahalı almaya devam ediyor.
Bu nedenle çalışanların cebine giren paranın miktarı değil, o paranın satın alabileceği mal hizmetlerin miktarı ve kalitesi önemlidir.
Bunun adı da alım gücüdür.