“Altın bilezik makas”
“Altın bilezik makas”
Levent Özdağ
Semih Giray, Lefkoşa Büyük Han’ın dış kısmındaki dükkânda 70 yıldır berberlik yaparak hayatını kazandı, çocuklarını büyüttü. Babasından devraldığı dükkânı yıllardır elinde tutan Semih Giray, sanatını eniştesinden öğrendiğini söylüyor ve ekliyor “Makas altın bileziktir”.
• Yıllardır Büyük Han’daki bu dükkânda esnaflık yaptınız, bu kadar yıldır burada olmak nasıl bir duygu?
• “12 yaşında ilkokulu bitirdim buraya babamın dükkânına geldim. 70 senedir buradayım. İlkokula giderken de gelir babama yemek getirirdim. Doğdum doğalı buradayım demek isterim. Eski zamanda fakirlik vardı. Ama bereket de vardı. Cuma günleri herkes Gönyeli’den, Ortaköy’den, Hamitköy’den eşeklerin üzerinde gelirlerdi, alış veriş yaparlardı. Hatta Dr. Küçük’ün babası gelir de burada traş olurdu. Mehmet’i gelirdi tıraş olurdu o da eşekle gelirdi. Çoğu insan gelirdi Mehmet bey de gelirdi tıraş olduktan sonra kahvesini içerdi ve şimdiki Halkın Sesi Gazetesi’ni olduğu yere giderdi ağır adımlarla.”
• Eski zamandaki iş ortamı ve hayat nasıldı?
• “O zamanlar iş da vardı. Bütün köylerden gelen insanlar buraya gelirdi. Ellerinde tavuk yumurta getirenler vardı, satardı Cumartesi günleri, birer kahve içerdi mutlu ayrılırdı buradan insanlar. Büyük Han’ın içinde Bozkurt Gazetesi’ni çıkaran Cemal Efendi vardı. Babası vardı onun ciğer kavururdu burada, güzel ciğer yapardı, tepsinin içinde. Büyük Han’ın içi tarihtir.
Şimdi iş yaşamım yok anda arada bir çünkü 80 yaşındayım el, kol kalkmaz artık. Dükkâna biri gelse kesemem. Ama sabahtan kalktım Kaymaklı’dan yayan geldim buraya, yoruldum. Binde bir keserim ama gözlerim da katarakt, geçenlerde biri geldi sarı saçlı bir oğlan, saçlar da uzun besleme çektim da öyle tıraş ettim, yanlış bir şey yapsam kulağını kesebilirdim. Dilim dilim kestim tabii çok beğendiler. Sanatı bana eniştem gösterdi. Makas altın bilezikdir.
Eskiden araba yoktu herkes eşek ile gelirdi ve bu Arasta’da bir vardı eşekler hep orda dururdu kokudan durulmazdı. Orada oturamazdın bir da yağmur yağsa ayakların batardı çamura, neler gördük…”
“SAÇMA SAPAN KONUŞMA SEVMEM”
• Günümüzde bir günün nasıl geçer, kaç açarsınız dükkanı?
• “Günüm burada karşıdaki esnaf arkadaşlar gelir, biri kaçar diğer arkadaşlar gelir. Sohbet ederiz ama çok konuşmayı sevmem ben yani saçma sapan konuşmaları sevmem. Ciddi konuşmaları severim ama şaka da yaparız tabii arada. Gelirim 7’de açarım bir kahve içerim otururum, ilkokula gittiğim arkadaşlardan gelen var çoğu zaten rahmetli oldu.”
• zamanlar iş varken yoğunluk varken nasıl geçerdi günler?
• “Eskiden öndeydi dükkân, eniştem büyük ablamın oğlu, onunla buradayken eskiden insanlar gezerdi ama alış veriş de yapardı. Bütün dükkânlar doluydu. Hepsi çalışırdı. Şimdi gelen turistler yalnız taşların fotoğrafını çekerler. Otel’de yer içer onlar, ayran içeceklerinde bir tek gelirler otururlar Büyük Han’ın içine. Şimdi öyle bir şey var ki turistlerin yemeklerini de öder şirketler. Esnaflar siftah etmez, kuru kalabalık var. Yalnız Türkiye ve Dünya’da ekonomik kriz var.”
• Kaç kardeşsiniz?
• “4 kardeş, 2 kız 2 oğlan var. En büyük ablam 88 yaşında diğer 87 yaşında, ağabeyim 84 yaşında. En küçükleri benim 80 yaşında…”
“SEMİH HEPSİNİ GÖRDÜ”
• Çocukluğunun Kıbrıs’ı hakkında ne gibi şeyler söylersiniz?
• Söylediğim gibi fakirlik vardı ama iş ve bereket de vardı. Babam bizi sanatıyla büyüttü. Benim bütün kardeşlerim hep zanaatkardır. Ablam ve hem diğer ablam terziydi. Çok güzel elbiseler dikerlerdi, uzun güzel.
1963’de kaçtığımda Küçük Kaymaklı’dan 1,5 yaşında kızım kucağımda, hava da soğuk üşürüm. Girdik sinemanın içinde, üşürüm, çocuk da üşüdü geri dönsek bizi de alırlardı. Çok şeyler çektik, kendi kendime dedim nere gideceğiz. Acı günler bunlar. Semih bunları gözüyle gördü. Hepsini gördüm 1963’ü da 1974’ü da gördüm.
• Sinir olduğunuz bir şey olur mu?
• “Sinir olmayasın olur mu. Şimdi 80 yaşındayım yine sinir olurum. Görürüm bu atmosferi sinir olurum. Eve gittiğimde oturursam sıkılırım. Şimdi insanlar bir birini çekiştirsin hoşuna gider.”
• Mesleğiniz size bu kadar yılda neler kazandırdı?
• “Çocuklarımı büyütmemi, okula göndermemi sağladı. Ailemi geçindirmemi sağladı. O savaşın içinde bir kızım 20 Temmuz diğeri Ticaret’i bitirdi. Hepsinin mesleği var. Şimdi evlenmeye korkar gençler, onlar da haklı masraflar çok.”