‘Altın Pasaport’ Yoksa, ‘Altın Tapu’ Var…
Ekonomide sürdürülebilir büyüme, dış yardımlarla değil, yerel kaynaklara dayanmakla olasıdır; bunun için de yerel kaynakların yerel bankalarda toplanması ve yerel yatırımcıların mal ve hizmet üretim yatırımlarının da bu kaynaklardan desteklenmesi gerekmektedir.
Covid-19 Pandemi krizi dünya ekonomisini sarsmıştır; ülkeler kendi yapılarına uygun önlemleri projelendirip, uygulamaya çalışmaktadır. Uluslararası siyasi ve ekonomik soyutlanmışlık nedeniyle Kuzey Kıbrıs ekonomisi dünyanın en kırılgan ekonomileri ligindedir. Ekonomi yönetiminin başarı hikayelerinin de yok denecek kadar az olması, Kuzey Kıbrıs ekonomisini genel olarak deprasyonda tutmuştur. KKTC’nin ihracatı ithalatının onda biri kadardır; dolayısıyla büyük bir dış ticaret açığı vardır. Bu açığı daraltan da turizm ve yüksek öğrenim sektörlerinin gelirleridir. Bu yönden, Güney Kıbrıs’ın ekonomik yapısı da benzer durumdadır, sadece onlarda turizm gelirleri çok yüksek, yüksek öğrenim gelirleri ise düşüktür.
Pandemi nedeni ile her iki tarafın da ekonomideki ana gelir kaynakları sarsılmıştır, toparlanması orta vadede (3 yılda) olası. Kısa vadede (1 yılda) ise, ekonomiyi ayağa kaldıracak, deprasyonun etkilerini azaltacak, pazar faaliyetlerini tetikleyecek önlemler alınmalı, projeler üretilmeli; kısacası, ekonomi için eylem planları yapılmalıdır. Güney Kıbrıs hükümeti belli ki böyle bir planı çalışmış ve AB’den gördükleri tepki ve uyarılar sonucu durdurdukları yabancılara ‘Altın Yurttaşlık – Altın Pasaport’ uygulamasına yeniden başlayacağını kamu oyu ile paylaşmıştır; hedefleri de kısa süre içinde bir buçuk milyar euro tutarında bir yabancı para girişini sağlamak. Onlar için acil dış para girişi sağlayacak, teknik tabiri ile, emre amade tek varlık bu…
KKTC’nin uluslararası konumu nedeniyle ‘Altın Yurttaşlık – Altın Pasaport’ uygulaması söz konusu değil; bunları ‘Altın Tapu’ ile ikame etmek olası ama… Bilindiği üzere, inşaat sektörü yerel pazarda onlarca işkolunu hareketlendirdiği gibi, turzim ve yüksek öğrenim sektörlerinin yanı sıra, yabancılara satılan emlak karşılığı olarak dışardan ülkeye önemli miktarda mali kaynak kazandırmaktadır. Dolayısıyla, Pandemi sonrası diğer iki sektörü kısa vadede (bir yılda) ayağa kaldırmak pek olası değil ama inşaat sektöründe alıcı bekleyen toplam değeri yaklaşık iki-buçuk milyar sterling kadar olan yaklaşık otuz bin adet çeşitli ve hazır emlak stoku ekonomiyi canlandırmak için, dış kaynaklı taze para girişini kısa sürede mümkün kılabilmek için, emre amadedir. Bu emre amadeliği ilk hareketlendirecek olan ülkeye sağlık açısından duyulacak güvendir; bu da Pandemi sürecini en az vaka ve can kaybı ile sonlandırmak ile olasıdır. Ondan soraki bütün mesele yabancı alıcıyı çekebilecek koşullar yaratacak bir ‘Altın Tapu Stratejik Eylem Planı’nı kurgulamak ve uygulamakta…
Böyle bir stratejik eylem planını bu köşe yazısına sığdırmak elbette ki mümkün değil ama ana hatlarını çizmek mümkün… İlk yapılması gereken de, sektörün değer üreten meslek örgütü olarak İnşaat Müteahhitleri Birliği ile Ekonomi Bakanlığı’nın ve tapu işlemlerinin muhatabı olan İç İşleri Bakanlığı’nın birlikte çalışması, Maliye Bakanlığı’nın da strateji planı tamalanıncaya kadar hiçbir şekilde dahil edilmemesi; konu ekonomidir, mali değildir ve Maliye Bakanlığı ekonomi için alınacak kararlara dahil oldu mu ekonomiye fren basar. Bu çalışmanın amacı, mevcut emlak stokunu yabancı alıcılara en uygun şekilde ve bölgedeki dış pazarlarla rekabet edebilir fiyatlarla kısa sürede sunmak ve onlara Kuzey Kıbrıs’ta yaşamayı da özendirmek; ‘Altın yurttaşlık’ olası değil ama doğru-dürüst işlevselliği olan beyaz kimlik kartı vermek olası…
Bu amaçla, denilebilir ki, ilk çeyrek yıl içinde veya ilk üçbin emlakta, tapusu yabancı alıcıya devredilecek emlağın devir masraflarından devlet sembolik bir oranda vergi alacaktır; ondan sonraki satışlar da böyle evrelere bölünüp, her evrede devir masrafları biraz yükseltilecek ama maliyetleri bölge pazarları ile gene rekabet edebilir düzeyde tutulacaktır. Bunun yanında, örneğin toplamda elli milyon sterlingi aşan değerde emlak satan şirkete gelir ve kurumlar vergisinden indirim yapılsın. Altın Tapu Stratejik Eylem Planı kapsamında sunulan toplam emlak içinden bir yabancı alıcının alabileceği konut sayısının sınırı örneğin beş adete çıkarılsın, beş adet emlak alanın beşinci emlağından devlet sıfıra yakın bir meblağda vergi alsın. Ayrıca, yabancıların ‘Ticari amaçlı konut’ alımlarına da izin verilsin. Bu arada da bu Plan kapsamındaki tapu izinlerinin Bakanlar Kurulu’ndan onaylanmasının da kısa sürede olabileceği bir düzenleme yapılsın; örneğin İç İşleri, Ekonomi ve Maliye Bakanlarının ortak kararı ile ve kendi aralarında yapacakları haftalık toplantılar ile onaylama mümkün olsun. Sektörün önemli sorunu olan tapuları ayırma işlemleri de kolaylaştırılsın, süratlendirilsin.
Bu stratejik eylem planı kapsamına bankaları da maliyet düşürücü rol ile katmak gerek; örneğin onlar da bu plan kapsamında yapılan banka ve bankacılık işlemlerinde düşük masraf ve kredi faizi uygulasın. Ayrıca, GKK’dan yabancıya tapu devir izinlerinin askeri bölgelere mesafesi ile ilgili kıstasları da güncel duruma göre ve hükümet tarafında yeniden belirlensin; askere kalırsa, her yer askeri bölge, memleket de ateş-kes koşullarında… İnternet teknolojisi marifeti ile uzaydan her yeri görebilmek ve izleyebilmek olası iken, askeri bölgelere yakın mesafede olan emlağın yabancılara satışına getirilen sınırlama pratikte amacı için işlevsel değil ama ekonominin inşaat sektörü için önemli bir engeldir. Örneğin tüm askeri bölge ve yerler için bir çalışma yapılsın, sınırlamalar belirlensin ve dolayısıyla sektör de, hükümet de, Tapu Dairesi de bunu bilerek satışlar ve devirler, her seferinde GKK’ya müracaat gereği olmadan yapılabilsin.
Altın Tapu Stratejik Eylem Planı’nın odağı, ekonomiye kısa vadede dış para girişini gerçekleştirmek için halen hazır olan emlak stoğunun tamamını veya belirlenmiş bir miktarını yabancı alıcılara süratle satabilmektir. Bunun yanında, emlak bedelini yurtdışından ödemek üzere, iki müşteri grubu açılımı da yapılabilir. Birincisi, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkler; ikincisi de, halen Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan ve yurtdışı bankalarında parası olan Kıbrıslı Türkler…
Bir de Plan’a yabancıların güven duyacağı bir aşı gerek… Geçmiş dönemlerde, bazı müteahhitlerin yerli ve yabancı alıcıları mağdur ettiği cihetle, bunların olmasını engelleyecek ve caydıracak emniyet sübapları da sisteme yerleştirilmelidir. Altın Tapu Stratejik Eylem Planı uygulaması için bazı yasal değişiklikler de gerekebilir; zaman kazanmak amacı ile ve Anayasaya da uygun olması için, yasa gücünde kararnamelerle hükümet Plan’ın çalışmasını mümkün kılsın, yasal değişiklikler de üç ay içinde meclisten geçirilebilsin.
Altın Tapu Stratejik Eylem Planı’nın uygulama amacı, Pandemi sonrasında ekonomiyi en kısa sürede canlandırmak ve alt işkollarını da hareketlendirmek için yurtdışından süratle para girişini sağlayacak bir ekonomik önlemi, belirlenmiş bir süre ve belirlenmiş bir değer için (emlak sayısı ve/veya parasal toplam değeri) başarmaktır. Stokta atıl duran ve emre amade yaklaşık iki-buçuk milyar sterling değerinde bir kaynak var. Özel bir uygulama olsun, tapu belgesi, yani koçan dahi özel olsun, örneğin altın renginde olsun.
‘Altın Pasaport’ yok, ‘Altın Tapu’ verelim…