Altın tepside sunulan güç…
Anastasiadis üçlü görüşme istemiş Guterres’den…
Rum lider Anastasiadis, BM Genel Sekreteri Guterres’e bir mektup yazmış, üçlü görüşmeye hazır olduğunu söylemiş ve “mümkünse, Türkiye-AB ilişkilerinin gözden geçirileceği Avrupa Konseyi’nden önce gerçekleştirilmesini” istemiş.
Cenevre buluşması Anastasiadis’e güç vermiş anlaşılan… Muhalefetin bile haberi olmadığı 6 maddelik “KKTC tanınsın” önerileriyle masayı dağıtan Türk tarafının bu tutumu Rum liderin elini güçlendirmiş doğal olarak… Şimdi bu güçle Tatar’la ve Guterres’le üçlü görüşme isteyen Anastasiadis, öte yandan ‘Kıbrıslı Türk yurttaşlarının’ bayramını da kutladı.
Tatar kızmıştı ya; Anastasiadis, paskalya mesajında Kıbrıslı Türklere yönelik ‘sevgili yurttaşlarım” demiş diye…
Şimdi bir kez daha söyledi Anastasiadis o sözleri bayram mesajı da vererek… Birilerini kızdıracağını bilerek… Biraz da keyifle belki de… Ersin Tatar istediği kadar kızsın, canı sıkılsın… Sesini belki Ankara’ya kadar duyurabilir ancak böyle bir durumda, çözümsüz bir ortamda, tanınmış bir ülkenin yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ninin başkanının sesidir duyulan diğer mecralarda…
Tatar isterse o sesi BM’nin düzenlediği toplantılarda, masalarda duyurabilir ama Cenevre masasında duyurabileceği ve herkesin sahiplenip ilerletebileceği sesi ‘tavsiyeler’ üzerine duyulmaz yaptı, BM çerçevesi dışına çıkıp Osmanlıcılık oynamaya, Osmanlı torunluğunu! satmaya, yani “en büyük benim, benim istediğim olur” gibi bir tutum içine girmeye çalışınca elindeki bütün kozları o masada bırakıverdi.
Oysa ki Türk tarafının eli, daha önce Anastasiadis masayı bırakıp gittiği için güçlüydü ama o gücü taşıyamadı.
Nedense o gücü bırakmak istediler, kendilerince az önce söylediğim tuhaf bir politika izlemeye karar verdiler. Daha doğrusu Ankara buna karar verdi, Saray’a atanan Tatar da atanmışlığın rolünü oynadı ve isteneni yaptı.
Şimdi Rum lider Anastasiadis, Tatar’ın bu zayıf halini kullanmak, Cenevre’de kendine altın tepsi içinde sunulan gücü ele almak ve devam ettirmek için üçlü toplantı istiyor. Ve yine tekrarlamakta yarar var; Ankara’nın da bu politikayla düştüğü kötü durumu Türkiye-AB ilişkilerinin gözden geçirileceği Avrupa Konseyi toplantısından önce gündeme taşımak, belki bunun propagandasını yapmak istiyor.
Kendince haklı bir siyasi gelişim… Eline verilen fırsatı kullanmak istiyor. Bunun için bir şey yapmasına gerek bile olmadı, başkaları ona bu olanağı yarattı.
O da tepe tepe kullanacak tabii…
Bir kapanma hikâyesi…
Türkiye 29 Nisan’da tam kapanmaya gitmişti. Tam kapanma dense bile bu kapanmanın tam olmadığı söyleniyordu. Bugün ise kademeli normalleşme dönemine geçiliyor… Dün İçişleri Bakanlığı valiliklere bir genelge gönderdi ama düne kadar halk, bugün işe gidecek mi, esnaf dükkânını açacak mı, öğrenci okula gidecek mi bilmiyordu… Düne kadar Türkiye’de yaşayanlar bugün için yapmaları gerekeni kendileri karar vermek durumundaydı… Hiç olmazsa dün böyle bir açıklama yapıldı.
Öte yandan tam kapanmadan önce vaka sayıları 60-65 bin civarında iken kapanmayla birlikte vaka sayılarının hemen düşüşe geçmesi de kafalarda soru işaretleri uyandırmadı değil!.. Test sayıları da %50 düşüşle yapılmaya başlandı kapanma döneminde… Böyle olunca vaka sayılarının da düşük olmasının normal olduğu söyleniyor…
İşte böyle bir durumda Birleşik Krallık, Türkiye’yi 12 Mayıs’tan itibaren kırmızı listeye almıştı. Kırmızı listede yer alan ülkelerden gelenlerin 10 gün boyunca, masraflarını kendileri karşılayarak ev yerine otelde karantinada kalmaları gerekiyor.
Bunun üzerine de Türk Hava Yolları’ndan karşı atak geldi; THY'nin resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Birleşik Krallık otoriteleri tarafından alınan kararlara istinaden 12 Mayıs saat 06:00'dan (GMT+3) itibaren geçici bir süreyle Türkiye çıkışlı - Birleşik Krallık varışlı uçuşların kargo hariç yapılmayacağı ifade edildi.
Yani biz de İngiltere’ye gitmek durumunda isek, Türkiye çıkışlı gidemiyoruz… Dolayısıyla bu yöndeki uçuşların hepsi Larnaka üzerinden olmak durumunda… Eşit Egemen bir ülke olma yolunda ilerliyoruz ya!.. Larnaka da kapatsa ne olacak!
Ama boş verin; Tatar KKTC’de yaşayan yabancılara müjde verdi; Ercan açılacak ve direkt uçuşlar başlayacak!.. Kim tutar bizi… Her yere uçarız biz… Yeter ki yeni Ercan açılsın…
Yani düşünüyorum da insan bu lafları ederken durup kendini dinler mi? Ben ne söylüyorum, ağzımdan çıkan kelimeler nedir? diye… Anlaşılıyor ki öyle olmuyor… Yoksa bunlar söylenmezdi…
Direkt uçuşlar…
Kraliyet İngiliz Lejyonu Girne (the Royal British Legion –RBL Kyrenia) bir yemek vermiş. Tatar’ı da davet etmişler… Yemeği de pandemi kuralları çerçevesinde yemişler… Sonra da Tatar konuşmuş.. Ne demiş;
“Ercan Havalimanı’nın uluslararası standartlara uygun hale getirilerek geliştirme çalışmalarının devam ettiğini anlatarak, havalimanımızın kısa bir süre sonra direkt uçuşlar için onaya hazır konuma geleceğini” belirtmiş.
Yani ne Kıbrıs sorunu, ne çözüm… Yeni Ercan bitecek ve kısa bir süre sonra direkt uçuşlar olacak. Türkiye için demiş olmalı direkt uçuşları… Hani direkt uçuş? diye sorarsanız bir zaman, “işte Türkiye” diyecek o da… Böylece ‘doğru’ konuşmuş olacak!..