"Altyapısı, elektriği yok, Sanayi Bölgesi ilan ettiler, dağıttılar"
Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami’den YENiDÜZEN’e özel açıklamalar:“65 sanayi arsası devrini iptal ettik”
SANAYİ ARSALARI
“Hiçbir alt yapısı olmayan yerlerin, elektrik bağlanması mümkün dahi olmayan yerlerin sanayi bölgesi olarak ilan edilip, görevi devraldığımız hükümet tarafından dağıtıldığını tespit ettik. Bunlarla ilgili iptal işlemelerini başlattık. 65 arsa iptal edildi.”
ELEKTRİK ÜRETİMİ
“Bugün üretimimiz ile tüketimimiz neredeyse başa baştır. Her yıl da yüzde 5’lik bir artış söz konusu. Gereken tedbirleri almazsak 1 yıla kalmaz elektrik kesintileri başlar. Mevcut kapasiteyi daha yüksek bir noktaya çekmemiz şart. Net olarak söylemek için erken ama büyük ihtimalle evet Teknecik’in yanında bir genişleme alanı var, büyük ihtimalle o alan kullanılacak.”
KALKINMA BANKASI
“Kalkınma Bankası’nda ciddi sıkıntılar var. Verdikleri kredilerin neredeyse yarısına yakını sorunlu tahsilat sınıfına giriyor. Demek ki kredi vermekte takip edilen prosedürlerin mutlaka değişmesi gerekir.”
İHRACAT RAKAMLARI
“İhracatın tatmin edici seviyede olduğunu söylemek mümkün değildir. 105 milyon dolar seviyesinde ihracat var. Bu çok düşük bir rakamdır. İthalata bakıldığında ise neredeyse 1 milyar 768 dolar seviyesinde… Çok büyük bir fark var.”
Fayka Arseven KİŞİ
Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, UBP-DP Hükümeti döneminde dağıtılan 65 sanayi arsasının iptal edildiğini açıkladı.
Nami, “hiçbir alt yapısı olmayan yerlerin, elektrik bağlanması mümkün dahi olmayan yerlerin sanayi bölgesi olarak ilan edilip, görevi devraldığımız hükümet tarafından dağıtıldığını tespit ettik. Bunlarla ilgili iptal işlemelerini başlattık” dedi.
Sektörlere verilen teşviklerin de yeniden gözden geçirileceğini kaydeden Nami, “Teşvikler bir sektörün ilk kalkış döneminde aslında anlamlıdır. Daha sonra o sektörün kendi kanatları ile uçabilmesi gerekir. Hiçbir sektörde maalesef böyle bir vizyon ile hareket etmedik. Teşvik bir kazanılmış hak gibi görülür. Teşviki alanlar bir nevi maaşa bağlanmış gibi hisseder. Bu yanlış bir yaklaşımdır” ifadesinde bulundu.
Enerji konusunda ise yaptığı açıklamada Nami, “Bugün üretimimiz ile tüketimimiz neredeyse başa baştır. Her yıl da yüzde 5’lik bir artış söz konusu. Gereken tedbirleri almazsak 1 yıla kalmaz elektrik kesintileri başlar” vurgusunda bulundu.
Nami, “somut hedef faturaya yansıyan enerji maliyetlerini aşağı çekmektir. Yenilenebilir enerji sektörünün önünü açmaktır. Bu anlayışla hareket ederken, Türkiye’den buraya kablo yoluyla elektrik bağlantısı kurulması ve enterkonnekte bir sisteme Türkiye ile geçmemiz önümüzdeki konulardan biri” dedi.
Bu hafta Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami ile konuştuk.
- YENiDÜZEN: Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nın sorumlu olduğu faaliyet alanı geniş… Hedefler nelerdir?
- Özdil NAMİ: Ekonomi ve Enerji Bakanlığı faaliyet alanı gerçekten geniş bir bakanlık. Ekonomi alanında özellikle sanayi bölgeleri, Kalkınma Bankası, KOMİGEM, Serbest Liman Bölgesi, Cypruvex, Şirketler Mukayyitliği ayrıca Ticaret Dairesi… Enerji başlığı altında da KIB-TEK, Yenilenebilir Enerji Kurumu bakanlığımıza bağlı ana kurumlardır. Diğer taraftan bağımsız kurumlar da var, Rekabet Kurulu gibi… Bakanlığa bağlı olmasına rağmen kendi özerk faaliyetlerine devam ediyor. Biz göreve gelir gelmez öncellikler listesi yaptık. Ekonomi başlığı altında öncellikle sanayi bölgelerinin rehabilite edilmesi ve ülkede ticari sektörde bakanlığımıza bağlı bürokratik adımların azaltılması, işlemlerin hızlandırılması konularına öncelik verdik. Bunlarla ilgili adımlar atmaya başladık. Takdir edersiniz ki hükümetin yeni müşavir yaratmama yönünde koyduğu irade bazı konularda atamalarda ağır hareketi de beraberinde getirdi. Bu atamaların gerçekleşmesini beklememiz gerekti. Ama şu an daha hızlı hareket etme noktasına geliyoruz.
Enerji konusunda ise önümüze koyduğumuz somut hedef faturaya yansıyan enerji maliyetlerini aşağı çekmektir. Yenilenebilir enerji sektörünün önünü açmaktır. Bu anlayışla hareket ederken, Türkiye’den buraya kablo yoluyla elektrik bağlantısı kurulması ve enterkonnekte bir sisteme Türkiye ile geçmemiz önümüzdeki konulardan biri. Biz bu konuya az önce bahsettiğim ilke çerçevesinde yaklaştık. Olumlu bakıyoruz. Yeter ki faturalarda ucuzlamaya sebebiyet versin ve yenilenebilir enerji olsun.
- YENiDÜZEN: Bu konudaki hedefiniz, takviminiz nedir?
- Özdil NAMİ: İlk önce kendi çalışmalarımız ne noktada olduğunun bir fotoğrafını çektik. Daha sonra Türkiye’deki yetkililer ile istişarelerimizi başlattık. Takvime geçmeden önce yapılması gereken bazı işler var. Bunun maliyetini net olarak kim karşılayacak, toplam maliyet ne olacak, idare kimde olacak, bütün sistem bittiğinde bunun mülkiyeti kime ait olacak? gibi soruların ilk önce cevaplanması gerekir. Bunlar cevaplandıktan sonra adım atılacaksa o zaman ihale şartnamesi nasıl hazırlanacak, denetim kime ait olacak? gibi ikinci safhaya geçilecek. Bütün bu detayları bitirirsek eğer, o gün düğmeye basılır o günden sonra da 3 yıllık bir inşaat ve alt yapıyı oluşturma süreci var. Nerden baksanız 4 yıla sarkacak bir projeden bahsediyoruz, olacaksa eğer… Biz olmasını arzu ediyoruz yeter ki konuşmanın başında belirttiğim iki temel unsurun gelişeceğini görelim. Yani elektriğin ucuzlayacağı ve güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerjinin önünün açılacağı bir kurgu oluşsun.
- YENiDÜZEN: Şu anki elektrik üretimi ülke tüketimine yeterli mi?
- Özdil NAMİ: Her şeyi mükemmel olarak yerine getirsek bile 3-4 yıldan önce bu sistem devreye giremez. Bizim oluşacak elektrik açığımız nasıl giderilecek? Bugün üretimimiz ile tüketimimiz neredeyse başa baştır. Her yıl da yüzde 5’lik bir artış söz konusu. Gereken tedbirleri almazsak 1 yıla kalmaz elektrik kesintileri başlar. Ya bunu yaparız ya da Rum tarafından elektrik temin etmek durumunda kalırız. Ancak Rum tarafından elektrik temin etmek mümkün olsa bile bunun maliyeti çok yüksektir. Bizim şu anda uyguladığımız en üst tarifenin bile çok üzerindedir. Dolayısıyla oradan aldığınız miktar çoğaldıkça maliyetleriniz yukarı çıkar. O yüzden fazla arzu edilen bir şey değildir. Sadece acil durumlarda devreye koyabiliriz. Bunun üzerine KIB-Tek’te yeni bir idari yapı oluşturduk, süratle yeni yatırımların hangi teknoloji ile hangi kapasite ile oluşabileceğine dair alternatifleri önümüze getirmeleri talimatını verdik. Bu çalışma ilerledi, kısa bir sürede neticelendirmek istiyoruz. Ne yapacağımıza karar verdikten sonra bununla ilgili tekrar bir ihale süreci olacak.
- YENiDÜZEN: Yeni bir elektrik santralinden mi bahsediyorsunuz?
- Özdil NAMİ: Evet. Mevcut kapasiteyi daha yüksek bir noktaya çekmemiz şart.
- YENiDÜZEN: Teknecik Elektrik Santrali’nde mi olacak yoksa başka bir yerde mi yapılacak?
- Özdil NAMİ: Detaylar zaman içerisinde ortaya çıkacak. Net olarak söylemek için erken ama büyük ihtimalle evet Teknecik’in yanında bir genişleme alanı var, büyük ihtimalle o alan kullanılacak. Ama çalışmalar netleşince tablo ortaya çıkacak.
- YENiDÜZEN: Organize Sanayi bölgeleri de sorunlar yumağı… Yetki karmaşasından tutun da organize olamamış sanayi bölgeleri söz konusu ve seçim dönemlerinde dağıtılan sanayi arsaları… Bu konuda neler yaptınız, neler yapacaksınız?
- Özdil NAMİ: Çalışmalara başladık. Göreve gelir gelmez koyduğumuz öncelikler arasında sanayi bölgelerinin rehabilitasyonu da var. Hala hazırda 65 kadar yerin iptalini gerçekleştirdik. Neden bu iptalleri yaptık? Çünkü bildiğiniz gibi sanayi bölgesinden yer alındığında devlet ile bir sözleşme imzalanıyor. Orada verilen süre zarfında bazı yatırımların gerçekleşmesi talep ediliyor. Eğer bunlar gerçekleşmediyse zaten yasal olarak iptal edilmelidir. Biz de yasanın emrettiği ne ise onu yapma yönünde somut adımlar attık. Maalesef birçok yerde gerçekten yatırım yapılacağına dair somut bir proje yokken bile arazilerin verildiğini, hatta kırsal kesim arazi dağıtımında yaşananlara benzer bir şekilde hiçbir alt yapısı olmayan yerlerin, elektrik bağlanması mümkün dahi olmayan yerlerin sanayi bölgesi olarak ilan edilip, görevi devraldığımız hükümet tarafından dağıtıldığını tespit ettik. Bunlarla ilgili iptal işlemelerini başlattık. Hedefimiz bu süreci tamamlamak ve yerel yönetim seçimlerinden sonra da tekrar boşa çıkan arazileri iyi projesi olan katma değer yaratacağını gördüğümüz projelere vermek olacak. Neden yerel seçimlerden sonra düşünüyoruz? Çünkü öncesinde yaparsak seçim maksatlı, popülist yaklaşımlar içerisine girdiğimize dair algı olmasını istemiyoruz. Diğer taraftan sizin de söylediğiniz gibi sanayi bölgeleriyle ilgili bir otorite boşluğu var. Sanayi bölgelerinin aslında organize olduğunu söylemek mümkün değildir. Gerçekten çöplük alanına dönüştü, ciddi alt yapı sorunlarıyla mücadele ediyor. Herkesin şikayetçi olduğu bir resim önümüzde. Bununla ilgili iki yasa çalışmamız var. Biri; kısa dönemde sanayi bölgelerindeki temizliği sağlamak için. Bunu çok süratli bir şekilde tamamlayıp, yasayı Meclis’ten ivedilikle geçireceğiz. İkincisi; daha kapsamlı yeni organize sanayi bölgeleri yasa tasarısı çalışması var. O biraz daha uzun soluklu bir çalışmadır. Biz göreve geldiğimizde bir çalışma bulduk. Bunu şimdi olgunlaştırıyoruz Türkiye’deki örnekleri de inceletiyoruz. Oradaki idari yapılar nasıldır, neden bizde yaşanan sorunlar artık onlar da yaşanmıyor? Onlardan da esinlenerek bugüne kadar yaşanan popülist yaklaşımlardan da artık dağıtımı kurtaracak yeni bir modeli oluşturma kararlılığındayız. Bunu da yılsonundan önce Meclis’ten geçirmeyi hedefliyoruz.
Türkiye’de yaptığımız istişarelerde talebimiz üzerine yeni bir organize sanayi bölgesi yapılması için prensip mutabakatına vardık. Finansmanı Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılacak. Yeri biz göstereceğiz, ihtiyaçları biz belirleyeceğiz. Yeni organize sanayi bölgesi artık Avrupai normlarda gerçekten bölgede örnek bir organize sanayi bölgesi olacak.
- YENiDÜZEN: Kalkınma Bankası verdiği krediler tahsil edemediği krediler ile hep gündeme geldi. Şu an durum nedir? İnceleme fırsatı buldunuz mu?
- Özdil NAMİ: Orada yeni bir yönetim kurulu oluşturduk. Kısa sürede genel müdürünü de atayacağız. Yeni bir idari kadro oluşmuş olacak. Kalkınma Bankası’nda ciddi sıkıntılar var. Verdikleri kredilerin neredeyse yarısına yakını sorunlu tahsilat sınıfına giriyor. Demek ki kredi vermekte takip edilen prosedürlerin mutlaka değişmesi gerekir. Diğer taraftan elektronik alt yapı çok ihmal edilmiş. Bu kurulmalıdır ve şeffaf, hesap verebilir bir sistem oluşmalıdır. Kalkınma Bankası Yasası da tekrar bir gözden geçirilmelidir. Diğer taraftan baktığınızda Kalkınma Bankası’nın kredi verdiği portföy aslında dar. Son dönemde daha çok yurt inşaatlarına ve turizm sektörüne doğru yöneldi. Halbuki memlekette birçok değişik sektörün ihtiyacı var. Örneğin belediyeler gibi kurumların da Kalkınma Bankası’ndan faydalanma imkanlarını oluşturmamız gerekir. Elbette belediyelerin kendilerine has mali sorunları var. Onlara bulaşmadan ama gerçekten kaynağı belli, katma değeri somut olarak ortaya çıkacak, fizibilitesi net şekilde görülen projeler varsa onlara da Kalkınma Bankası’nın destek vereceği bir formata geçmemiz gereklidir.
- YENiDÜZEN: İthalat, ihracatta durum nedir? İhracat istenilen düzeyde mi?
- Özdil NAMİ: Önemli bir açık var. İhracatın tatmin edici seviyede olduğunu söylemek mümkün değildir. 105 milyon dolar seviyesinde ihracat var. Bu çok düşük bir rakamdır. İthalata bakıldığında ise neredeyse 1 milyar 768 dolar seviyesinde… Çok büyük bir fark var. Bu farkı nasıl biraz kapatıyoruz? Hizmet sektörü ile…
Biz ihracatı peki nasıl artırabiliriz? İhraç için, narenciye, hayvancılık, tarım ve hafif sanayi ürünleri var. Bunları mevcut şekliyle daha fazla ihraç etmemiz mümkün değil. Neden? Çünkü maliyetler yüksek. Bizim bu ürünlere katma değer yaratmadan oldukları şekliyle neredeyse ham şekilde, rekabetçi bir şekilde ihraç edip de para kazanmamız olası değil. En büyük ihraç narenciye, orada da devletin teşvikleri var. O teşvikler dursa, o ihracat da gerçekleşemeyecek. Bu da çözülmesi gereken bir sorun. Çünkü teşvikler bir sektörün ilk kalkış döneminde aslında anlamlıdır. Daha sonra o sektörün kendi kanatları ile uçabilmesi gerekir. Teşvik verdiğimiz hiçbir sektörde maalesef böyle bir vizyon ile hareket etmedik. Teşvik bir kazanılmış hak gibi görülür. Teşviki alanlar bir nevi maaşa bağlanmış gibi hisseder. Bu yanlış bir yaklaşımdır. Dolayısıyla biz bakanlık olarak bunun liderliğini yapmalıyız. Yani sadece bizim bakanlığımızın yetki alanındaki sektörlerle ilgili değil, ekonominin geneli ile ilgilidir. Eğitim, tarım, gıda ve diğer sektörler. Bunlara verilen teşviklerin mutlaka gözden geçirilmesi ve bir takvime bağlanması gereklidir.
Piyasaların iniş çıkışlarını dengelemek için başka sistemler devreye girebilir ki bir istikrar oluşsun. Bizim bu sarmaldan çıkmamız için üreticilere yardımcı olmamız gerekir. Onların teknoloji, yeni üretim sistemleriyle buluşmasını sağlamalıyız. Türkiye’de bunun çok güzel örneklerini gördük. Tekno parkları ülkemize getirip bizim sektörlerimizi de bir araya getirecek şeyler yapmalıyız ki, ülkede katma değeri yüksek ürünler üretelim, gittikleri yerlerde biraz pahalı olsalar bile özellikleri nedeniyle daha pahalıya müşteri bulsunlar. Böyle bir noktaya gelemezsek eğer ihracatımız hep 100 milyon dolarlar da takılıp kalmaya mahkumdur. Ne kadar teşvik verirsek verelim. Unutmayalım verdiğimiz teşvikler de halkın cebinden başkalarından kısarak verdiğimiz paralardır.
YENİ BİR LİMAN
“Mağusa’da yeni bir liman yapılması, mevcut limanın Kalecik bölgesine aktarılması projesi var. Bunlar büyük projeler… Ama yeni bir liman, yeni bir havalimanı, kablo ile elektrik, yeni bir organize sanayi bölgesi, yeni bir hastane bunlar önümüzdeki 5 yılda yapabileceğimiz projelerdir. Bütün bunlar olurken kamu reformunu da tamamlarsak, e-devlet modeline de geçersek 5 yıl bittiği zaman gerçekten ülkemizin çehresi tamamen değişebilir. Biz bu kararlılıkla çalışmalarımıza devam edeceğiz. Umarım bizle ilgili oluşan haklı beklentileri de yerine getireceğiz.”
DOĞALGAZ-HİDROKARBON
“Doğalgaz ve hidrokarbon konusunda Türkiye ile işbirliğine devam edeceğiz. İstikrarlı bir şekilde Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını koruyan adımlar ne ise bunlar atılacak. Geçmişte oluşturduğumuz bir politika vardı. Rum tarafının attığı adımlara eş zamanlı eş değerde adımlar atılacak. O konuyla ilgili gerginlik çıkmaması için defa kez diyalog çağrısında bulunduk, bulunmaya devam edeceğiz.
Yeter ki Rum muhataplarımı da bizimle aynı çerçevede düşünsünler.”
DIŞİLİŞKİLER
“AB ile temaslarımızı genişletmek arzusundayız. AB Komisyonu’nun bizim için bizimle birlikte uyguladığı AB Yasalarına Uyum Programı var. Bunu derinleştirmek ve kapsamını genişlettirmek istiyoruz. Bugüne kadar oluşturulan çalışmaları birlikte kendileri ile değerlendirdik. Eksik kalan kısımlar nedir? Nasıl bu eksiklikler giderilir? Bunları konuştuk. AB ile ilişkileri yakın ve sıcak tutmak istiyoruz. Kuzey Kıbrıs’ı AB’ye uyumlu bir devlet haline getirmek istiyoruz. Bunu da süratle yapmak istiyoruz. Bunu yaparsak eğer ilerde iki tarafın daha yakın işbirliğine ve hatta kapsamlı çözüm bulma çalışmalarına da faydası olacaktır.
Dış çalışmalarımız sadece AB ile de kısıtlı değil. Dünya Bankası ile toplantılarımızı gerçekleştirdik. KKTC ekonomisi ile ilgili yaptıkları çalışmalar var, güncellemek gerekir. Bazı genel raporlardan daha somut sektörel çalışmalara geçilmelidir. Bunların başlatılması için işbirliğini oluşturduk.
İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı var. Bunlarla ilgili çalışmaları yapmak durumundayız. Yani kendimizi tek bir piyasaya pazara, bu Türkiye olabilir, AB olabilir endekslemek durumunda değiliz. Artık küreselleşme var, ne kadar pazara ulaşabilirsek… Özellikle de körfez pazarları bizim için önemlidir. Bunları bir araya getirirsek, pazarları çoğaltırsak, rekabetçi ürünleri de buralara ulaştırmak için daha yoğun çaba içerisine girersek, o zaman daha hızlı bir ekonomik kalkınmaya geçebiliriz diye düşünüyorum.”