Amerika ve İngiltere’den siyasi etik örnekleri ve Ali Kişmir davası!
ABD'nin yeni başkanı Donald Trump, Adalet Bakanlığına aday gösterdiği Matt Gaetz'in hakkındaki tartışmalar nedeniyle çekilmesinin ardından boşalan pozisyona eski Florida Başsavcısı Pam Bondi'yi getireceğini duyurdu...
-*-*-
Gaetz 42 yaşında...
İki kadına cinsel ilişki karşılığında para ödemek ve yaş sınırı altında bir kızla ilişkiye girdiği gibi suçlamalar var...
Ayrıca uyuşturucu kullandığı iddia ediliyor...
-*-*-
Hakkında soruşturma açılan eski Kongre Üyesi Gaetz, çekilmek zorunda kaldı...
-*-*-
İngiltere Parlamentosu’nda KKTC’nin belki de tek dostu olan Kuzey İrlanda’nın Demokratik Birlik Partisi Milletvekili Sammy Wilson hakkında da Etik Standartları Komiserliği tarafından soruşturma açılmış...
-*-*-
Neden açılmış soruşturma?
Soruşturma, Wilson’un parlamentoda sorular yöneltirken ilgili çıkarını beyan etmediği iddialarının ardından başlatılmış. Söz konusu durum, Wilson’un geçen Ocak ayında KKTC’ye tüm masrafları karşılanan bir gezi gerçekleştirmesiyle gündeme gelmiş...
-*-*-
İngiltere’de bu tür durumlarda lobicilik kuralları uygulanıyor ve bu kurallara göre milletvekillerinin parlamentoda soru yöneltirken ilgili bir çıkarları varsa bunu açıkça beyan etmeleri şart koşuluyor.
-*-*-
Bizde mi?
Bizde sahte diplomadan, her türlü rüşvete, her türlü çıkara, her türlü bedavacılığa izin veren bir siyasi ahlaksızlık yapısı var!
-*-*-
Yukarıda Allah da var; siyasiler hatta protokolün en üst seviyesindekiler dahil her türlü etik dışı “pisliği” yapsa bile sıkıntı olmuyor...
-*-*-
Sıkıntı nerede mi var?
Sıkıntı, bunların yazılmasında!
-*-*-
Her tür siyasi ahlaksızlığı, etik dışılığı, hatta son günlerin en ağır dedikodularından biri olarak seks skandalını yazan gazeteciler anladığım kadarıyla hapsedilebilecek!
-*-*-
Basın Sen Başkanı Ali Kişmir aleyhine açılan ve haftaya Salı sabahı başlayacak dava bunlardan biridir...
Kişmir’in 10 yıla kadar hapsi isteniyor...
Ne acı!
Hükümetin de cumhurbaşkanının da
maskaralık yapmasını umarım engellerler!
Lefkoşa Eziç’te dün sabah bir basın toplantısı vardı...
Televizyondaki programım nedeniyle 30 dakika gecikmeli de olsa bu toplantıya katılmak istedim...
Katıldım...
-*-*-
Ülkenin çok önemli iş insanlarının kurucuları arasında yer aldığı kısa adı ESPA olan Ekonomik ve Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi’nin basın toplantısında Anayasa’nın, yasaların, temel demokratik prensiplerin çiğnendiği vurgulandı...
-*-*-
Meclis’in etkin bir şekilde çalıştırılmadığından şikayetçi olundu...
-*-*-
Sağlıktan eğitime, kamudaki atamalardan ihalelere sayısız skandal yaşandığı vurgulandı...
-*-*-
Her alanda tehlike çanlarından söz edildi...
Kısaca, “KKTC iyi yönetilmemektedir” dendi...
-*-*-
Bunlar çok önemli saptamalar...
-*-*-
Daha çok şey dile getirildi bu toplantıda...
Şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık, kapsayıcılık ve hukukun üstünlüğünün önemine vurgu yapıldı mesela...
-*-*-
Saptamalar kadar; ESPA’nın kurucularının kimler olduğu da bence çok önemli...
-*-*-
Çünkü bu kişiler, bu ülkenin en elit iş insanları arasından...
Yani demokratik kapitalist sistemlerde, “en önemli ya da en güçlü insan grubu”nun üyeleri...
-*-*-
Elbette çoğu Ticaret Odası veya Sanayi Odası gibi kurumların da üyeleri hatta yöneticileri...
-*-*-
Ama bu şekilde bir araya gelmiş olmaları; gelecekten çok açık bir şekilde endişe belirtmeleri ve açıkça baskı grubu oluşturacak oluşları, hükümetin de cumhurbaşkanının da maskaralık ya da garagözlük yapmasını umarım engeller!
-*-*-
Ve yine umarım ki; ülkenin en önemli şirketlerinin genç patronları; “ülkenin her yanını sarmış olan sorunlara” (kendi deyişleriyle) bir nebze olsun çare olabilir...
Yabancı bir ülkeden basit bir egemen eşit devlet örneği!
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, şubat ayında yapılacak erken seçimlerde başbakan adayı olmak için "uygun olmadığını", bunun yerine Şansölye Olaf Scholz'un yeniden seçilme teklifini destekleyeceğini açıkladı.
-*-*-
Euronews’de yer alan habere göre Sosyal Demokrat Partili (SPD) Pistorius'un partiye ait sosyal medya kanallarında yayınlanan bir videoda yaptığı açıklama, Scholz'un yerine geçeceğine dair günlerdir süren spekülasyonları sona erdirdi.
-*-*-
Son dönemde Almanya'nın en popüler siyasetçisi olan Pistorius, "Son haftalarda bunu defalarca vurguladım ve mümkün olduğunca açık bir şekilde tekrar söylüyorum: Olaf Scholz mükemmel bir şansölye," dedi.
-*-*-
Fransa’nın Almanya Büyükelçisi, Pistorius ile görüşmedi!
Fransız istihbarat örgütünün Almanya sorumlusu, Pistorius’u tehdit etmedi!
Aynı sorumlu daha sonra kelepçelenip de halka hiç açıklama yapılmadan Paris’e geri götürülmedi falan!
-*-*-
Bilmem anlatabildim mi?
Bu basit örnekle, “Egemen eşit devlet” iddiasında olmanın; lafta olmadığını anlatmaya çalışmıştım...
Yok ya hu adam gezmiyor! KKTC’yi tanıtıyor! Kimlere, kime tanıtıyor? Allah aşkına, dün öğleye kadar çeşitli kaynaklardan Ersin Tatar’ın Brüksel temaslarını takip ettim; basın toplantısına bir kaç Rum gazeteci de katılmış galiba; O’nun dışında doğru dürüst bir yabancı ile tek temas yok... Eski bir Avrupa Parlamentosu Milletvekili ile görüşmüş falan... Geriye kalanların tümü Belçika’da yaşayan Türkler... Belçika’da gerek TC Büyükelçiliği’nde gerekse başka kurumlarda çalışanlar ve hatta Belçika’daki Türkiyeli öğretmenler... Boş bir gezi, boşa masraf... Ama arkadaşın morali çok bozukmuş falan... Türkiye de kendisine bu şekilde moral veriyor herhalde... Diyeceğim yok ama masrafları biz ödüyoruz! Ayıp olmuyor mu?