1. HABERLER

  2. GÜNEY

  3. Anastasiadis: “Cenevre yolun sonu değil”
Anastasiadis: “Cenevre yolun sonu değil”

Anastasiadis: “Cenevre yolun sonu değil”

Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis, Cenevre öncesi konuştu: “Cenevre yolun sonu değil. Uzlaşırsak, referandum için Akıncı ile ortak kampanya yaparım. Gözler Türkiye’de”

A+A-

Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, Cenevre’deki Kıbrıs konferansının, “iki toplumun katılımıyla, beşli değil aslında dörtlü olacağını” söyledi.

Anastasiadis, orada, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin başkanı olarak yer alacağı iddiasını da ortaya koydu.

Trodos’taki başkanlık konutunda yaptığı il röportajı “Cenevre’ye Başkan Olarak Da Gidiyorum” başlığıyla manşete çeken Politis, BM açıklamasında belirtildiği gibi harita sunulmaması halinde 12 Ocak’taki konferansın söz konusu olmayacağını” söyledi.

Anastasiadis, “Mont Pelerin’den sonra ne oldu da 1 Aralık’taki yemekte uzlaşmaya varıldı?” sorusuna, “Çıkmaz ilanından ve sorumluluğun Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yüklenmesinden kaçmak istedim” net yanıtını verdi.

“Konferansa 5 daimi üyenin katılımını zaruri görüyoruz”

Gazetenin, “Cenevre’de 5 daimi üye olacak mı olmayacak mı, Sayın Akıncı ile yemekte uzlaşılan ne?” sorusuna karşılık, “Samimi olmam gerek. O gece Avrupa Birliği’nin olacağını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde söyledik. Diğerlerinin, arzu edip etmedikleri, katkısı olup olmayacağına bağlı olacaktı” diyen Anastasiadis şöyle devam etti:
“Bizim argümanımız, herhangi bir çözümün, muadil güçlü bir kararla güçlü bir kabulünü gerektireceğinden (5’lerin) katılımının doğru olacağı idi. Yani, çözümün normal şekilde uygulanması için barış gücünün yükseltilmiş yetkisinde veto sorunu yaşamamamız ve Kıbrıs sorununun çözümünden sonra anayasal düzeni güvenceye alacak güçlü bir karar için Güvenlik Konseyi 5’lisinin hazır bulunması Kıbrıs meselesine hizmet eder. Dolayısıyla tıpkı diğer bazı unsurların da katılımını zaruri gördüğümüz gibi (5’linin) katılımını zaruri buluyoruz.”

“Geniş bir tartışma oldu”

Anastasiadis şöyle devam etti:
“Güvenlik Konseyi 5’lisinin ötesinde, tüm üyelerin katılımının mümkün olup olamayacağı, davet yapılması, katılmak istenip istenmeyeceği konusunda geniş bir tartışma oldu. Avrupa Konseyi’nin, belki İslam Konferansı’nın, Avrupa Yatırım Bankası’nın, Avrupa İmar Bankası’nın, IMF’nin ve Dünya Bankası’nın. Bütün bunlar, oynayacak rolü olanlardır. (garanti antlaşmalarına) Taraf olanların, yani Kıbrıs Cumhuriyeti ve üç garantör güç ve elbette iki toplumun meşgul olacağı garantiler konusunda değil. Rolleri hem kısıtlıdır, hem de daha önce söylediğim kararlarla (Güvenlik Konseyi üyeleri) ve çözümün ekonomik yönüyle ilgili unsurlar ve örgütlerdir. Yalnız Kıbrıs sorununun iç ve dış yönleriyle ilgili anlaşmazlıkları değil ekonomik yönü konusunda da başarılı olmak için iyi ön hazırlık yapmamız gerek.”

“BM’den ilgili davetleri göndermesini mi bekliyoruz?” sorusu üzerine, “elbette, Genel Sekreterliğe kalmış. Ancak çaba en azından, doğrudan müzakere masasında olmasa da çevresinde, çözümün tabi olduğu konuların görüşülmesidir. Bunun, hem Kıbrıslı Rumların hem Kıbrıslı Türklerin, herkesin menfaatine olacağına inanıyorum” cevabını veren Anastasiadis, “Cenevre günlerini mi kast ettiği” sorusuna “elbette evet. Kıbrıs konferansını kast ediyorum” dedi. 
 




“İstense de istenmese de Kıbrıs Cumhuriyeti konferansta olacak”

Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Cenevre’de temsiliyetiyle ilgili soruya karşılık, “İstense de istenmese de, uluslararası bir antlaşma iptal edilecek, değiştirilecek, dönüştürülecek ise o antlaşmaya taraf olanların tamamı katılır” yanıtını verdi.

Anastasiadis şunları söyledi:
“Konferansa, bir yandan anlaşmaya taraf olanlardan birinin temsilcisi olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir yandan da garantilerin varlığından etkilenen Kıbrıs Rum toplumunu temsilen katılacağım. Garanti rejiminden aynı şekilde etkilenen Kıbrıs Türk tarafı da (katılacak). Dolayısıyla, sorun yok. Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımadığını söylemesi veya söylememesi beni çok az ilgilendirir. Garanti Antlaşmaları’nı değiştirmek, tasfiye etmek v.b. diyaloğu olması için, istese de istemese de, Kıbrıs Cumhuriyeti temsil edilmek zorunda. Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanlığım asla sona ermedi. 

Toplumlararası diyalog söz konusu olduğunda, eski anlaşmalar çerçevesinde, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni değil Kıbrıs Rum toplumu lideri olarak temsil ediyorum.”

Peki ya “KKTC”

“Ya Akıncı da ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni temsil ettiğini söylerse?” sorusu üzerine ise Anastasiadis “bu geçersiz olur” iddiasında bulundu, şunları ekledi:
“Söylese bile, (KKTC, garanti antlaşmasına ) taraf değildir. Tanınmış devlet de değildir. Dolayısıyla herhangi uluslararası bir tutar tarafı olmayacak. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığını BM de reddedemez. Tanınmış bir devlettir. Bir uluslararası antlaşmanın iptali, değiştirilmesi, dönüştürülmesi hakkındaki uluslararası hukuk kuralları da değiştirilemez. Garanti antlaşması, BM’ye sunulmuş bir uluslararası antlaşmadır.”
 




“Mont Pelerin sorumluluğu Kıbrıs’a kalırdı, konferansın Türkiye’ye kalacak”
 
Mont Pelerin çıkmazı sonrası, 1 Aralık akşam yemeğinde ne oldu?
Anastasiadis bu soruya şu yanıtı veriyor:
“Bugüne kadar Türkiye’den, çözüm istediğine dair olumlu bir söylem işittik. Gerçekten isteyip istemediğinin sınanmasının gerekeceği zaman gelecek. Diyalog çökseydi veya uzun bir çıkmaz dönemine girseydik, sorumluluğu Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yükleyeceklerdi. Oysa çok taraflı ve Türkiye’nin de katılacağı konferans ile olası sorumluluk, istilacı olarak garantör olmayı sürdürmek isteyen ülkeye kalacak.”

“Harita yoksa konferans olmayacak”

Anastasiadis, Kıbrıslı Türk lider Akıncı ile Cenevre’de yapacakları görüşmelerde her ne olursa olsun yine de 12 Ocak’ta konferansa gidip gitmeyeceği sorusuna şu cevabı verdi:
“Sayın Akıncı’dan dün işittiğimi üzüntüyle ve kesin bir dille cevaplamam gerekir ki iç yönetim ve mülkiyet konularında ilerlemeyi ve sonrasında harita sunulmasını ön şart koştu. BM açıklamasında da açıkça belirtildiği gibi, harita sunmazsa, çoklu konferans olmayacak.”
 

“Garantiler”e bakış

“Hiç asker, hiç garanti kabul etmeyeceğiz demekle acaba çıtayı fazla mı yükselttik?” sorusu üzerine ise “Bu, Yunan hükümetiyle de görüşeceğimiz ve kamuoyu önünde tartışılmasının iyi olmayacağı izlenimine sahip olduğum siyasi bir konudur” diyen Anastasiadis şöyle devam etti:
“Bu, bir ülkenin tek yanlı garantörlük haklarının devam etmesi değil; Türkiye askerlerinin süratle çekilmesi, uzlaşılacakların normal şekilde uygulanacağının bir garantisi olması ve elbette taraflardan hiçbirinin endişesi olmaması için anayasal düzenin istikrarıyla ilgili garanti açısından mantıklı bir yaklaşım gerektirir. Şunları da söylemek isterim ki, müzakerelere oturacaklardan hiçbirinde mantık eksik olmamalı, yeter ki Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sağlanacak – ki sadece Türkiye’yi kast etmiyorum- güvenliğin önceden belirlenmiş bir sona eriş tarihi olsun. Garantiler Güvenlik Konseyi tarafından da sağlanabilir, AB’den de, Türkiye’den de, diğerlerinden de.”
“AB Güvenlik masasında olacak mı?” sorusuna karşılık, Anastasiadis, “(antlaşmaya) taraf olmadığı için Garantiler konusunda, hayır. Güvenlik Konseyi üyeleri gibi danışmanlık rolü oynayacaklar. Taraflara yardımcı olacaklar” cevabını verdi.

“Konferans beşli değil dörtlü”

Anastasiadis, “konferans beşli olmayacak derken, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de katılımıyla 6’lı mı olacağını kast ediyorsunuz?” sorusu da yöneltildiğinde “elbette” dedi, şunları ekledi: 
“İsterseniz, iki toplumun katılımıyla dörtlü deyin. Neden dörtlü? (Antlaşmaya) taraf ülkelerden biri Kıbrıs, diğer üç taraf da üç garantör güçtür. Ancak taraflar arasındaki müdahiller de iki toplumdur. Dolayısıyla antlaşmaya imza atan, dolayısıyla taraf olan, dört taraf Kıbrıs Cumhuriyeti ve üç garantör güçtür. Ancak garantiler iki toplumla da ilgili olduğundan iki toplum da (orada) olacak.” Gazetenin “oluşum olarak 6 taraf mı diyoruz?” diye üstelemesi üzerine “altı” cevabını verdi.

“Kıbrıs”ın dönüşümü”

Kıbrıslı Türklerin dönüşümden söz etmediklerinin hatırlatılması üzerine Anastasiadis, şöyle devam etti: “Dönüşüm meselesi, dönüşüm olacağını açıkça belirleyen hukuki yönden kaynaklanıyor. 1960 kuruluş kararı/antlaşması kesintisiz olacak BM veya diğer uluslar arası örgütlere üye devlet statümüz değişmeyecek. Yeni durum (bu örgütlere) üyeliğe devam edecek. Katılım Atlaşması’nın 10’uncu Protokolü tahtında AB üyesi devlet sıfatımız Kıbrıs’ın üye devlet kalacağını güvence altın alıyor. Avrupa konseylerinde liderlerin önünde Fransa Cumhuriyeti yazmıyor, Fransa yazıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs Cumhuriyeti değil Kıbrıs yazılıyor. Bugüne kadar da bütün konseylerde, genel bütün atıflarda, üye devlet olarak Kıbrıs ifade ediliyor. Statüsü ifade edilmiyor. Ancak her halükarda, dönüşüm konusunda, uluslar arası sözleşmeler yürürlükte kalacak. Burada, Kıbrıs Türk tarafı ‘KKTC’nin meşrulaştığını ve üye olduğunu düşündüğü mantığıyla, burada farklı bir takdim olabilir, ancak öyle değil. 11 Şubat 2014 için beni suçlayanlar, uzlaşılanları dikkatli okusalardı açıkça; Anayasa, önceden var olan değil oluşturulacak iki eyalet varlığını öngörecek denildiğini görürlerdi. Bundan da, müzakerelerin; yasadışı oluşum ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında değil, iki toplum lideri arasında yapılmakta olmasından anlaşılıyor. Çoğu kez sorun yaratan bizim argümanlarımızdır. Olumsuz görüntü yaratmak için hukuki açıdan da siyasi açıdan da dayanağı olmayan Türk argümanlarını kullanıyorlar.”

 




Anastasiadis: “Cenevre yolun sonu değil”

Politis’in “Türk tarafı, Cenevre’de bütün prosedürün bittiğini düşünüyor” iddiası üzerine sözlerine “Öyle bir şey söylendiğini zannetmiyorum” diyerek başlayan Anastasiadis, “Sayın Akıncı ve BM ile uzlaştığımız kadarıyla, sonuca varmak için büyük bir çaba harcayacağız. Ancak olmazsa, bitti addedilmeyecek” dedi.
Anastasiadis, “İlhak ile ilgili Türk tehdidine inanıyor musunuz?” sorusuna karşılık “asla göz ardı etmiyorum” cevabını verdi.

“Sunduğum plan reddedilirse yeniden aday olmam”

Olası bir gecikmenin ve Kıbrıs (Rum) başkanlık seçimlerine yönelik kampanya dönemine sarkma ihtimalinin hatırlatılması üzerine Anastasiadis, soru cümlesinin tamamlanmasına bile müsaade etmeden “beni seçimler ilgilendirmez. 2018’deki seçimlerle ilgilenmedim, ilgilenmiyorum” dedi.
Anastasiadis “bir plan sunarsanız ve reddedilirse, kendi misyonunuzu (başkanlık görevi) tamamlayacak mısınız?”sorusu üzerine “Öyle düşünüyorum. Neden yeniden seçileyim? Neden yeniden seçilmek için aday olayım?” dedi.
Olası referanduma Kıbrıslı Rum halkını hazırlamak için ne kadar süreye ihtiyaç duyacağı da sorulan Anastasiadis “zannederim 2-3 ay yeter” dedi.

Akıncı ile ortak kampanya 

Cenevre’de olumlu bir sonuca varılması halinde Akıncı ile referanduma yönelik ortak bir kampanya düşünüp düşünmediği sorulan Anastasiadis, “Bunu görüştük, evet, sonuca varırsak” cevabını verdi.
Gazetenin, “ama Kıbrıs genelinde genel bir ortak kampanya” diye üstelemesine karşılık da, “Evet. Hakların izah edilmesi, uzlaşılan yapılar aracılığıyla her bir toplumun sahip olacağı korumanın izah edilmesi için. Tam da bu yüzden garantilerde ısrar etmelerinin hata olduğunu söylüyorum. Bir toplumu gerek merkezi devletten gerek diğerinin müdahalelerinden koruyacak devlet işleyişi vardır.”

Bu haber toplam 2836 defa okunmuştur