1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. ANASTASİADİS’İN İKİ GÜÇLÜ İDDİASI (1)
Sami Özuslu

Sami Özuslu

ANASTASİADİS’İN İKİ GÜÇLÜ İDDİASI (1)

A+A-

[ Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis ile röportaj notları ]


Başkan’ın odasına girmeden, arka bahçedeki hazırlıklar dikkatimizi çekiyor. Kurulan bir sahne var. Işıklar ve ses düzeni çek ediliyor. Ve en az yüz –belki iki yüz- kişilik yemek masaları.

İlgimizi çekiyor. Kanser hastaları yararına bir etkinlik olduğunu öğreniyoruz. Yunanlı ünlü bir sanatçı da şarkı söyleyecekmiş. Demek Güney’de Başkanlık konutu bu amaçlar için de kullanılıyor.

Yeşil çimler üzerindeki hazırlıklara göz gezdirirken, bir ses bizi çağırıyor: “Başkan hazır…”

 

ELEŞTİREN GAZETECİYE NE YAPMALI?

O kapıdan bir kez daha girmiştim. Yıl 2011’di. Dimitris Hristofyas Başkan’dı. Kanal SİM ve Yenidüzen ekibine özel mülakat vermişti. Hem TV’de, hem de gazetede yayımlanan röportajı geniş yankı yaratmıştı.

Bu sefer koltukta Nikos Anastasiadis var. Politis ve Yenidüzen’in sorularını yanıtlarken rahat görünüyor. Ama Politis’e kızgın… Marilena, Yorgo ve Sotiris’in sorularına verdiği yanıtlardan belli…

Birçok siyasetçiden görmeye alıştığımız bir tepki çeşidi… Bir gazete, bir yazar, bir programcı kendisini eleştirdi mi ona tavır alıyor. Ya hiç mülakat vermiyor, karşısına çıkmıyor. Ya da sorulara ‘boş’ veya ‘tepkisel’ yanıtlar veriyor.

Bir zamanlar rahmetli Rauf Denktaş, Cenk ile sunduğumuz TV Gazetesi programında bizi kelimenin tam anlamıyla ‘tertiplemişti!’ Program çekimi öncesi mikrofonları hazırlayan kameraman arkadaşa “Onlara takmasan da olur, hep ben konuşacağım” demiş, hiçbir sorumuza cevap vermemiş, adeta bizi sus-pus etmişti.

Benzer siyasetçi tavırlarını hala görmeye devam ediyoruz. Eleştirinin ‘pozitif’ tarafını göremeyen, kişiselleştiren birçok siyasetçi var. Onlar kendilerini biliyorlar!

Anastasiadis o kadarını yapmadı Politis’çilere, lakin yine de sorularına tepkisel cevaplar verdi. Cenk ve benim sorularımı ise böyle bir önyargısı olmadan cevapladı. Dolayısıyla Politis’teki arkadaşlardan çok biz soru sorduk.

 

AKINCI’YI ZORA SOKACAK SÖZLER

Röportajın yapıldığı gün, yani 23 Mayıs Salı gününden bir gün önce Anastasiadis televizyonlardan ulusa seslenmiş, bir kısmı bizim basına da yansıyan Cenevre hakkında önerilerini dile getirmişti. Biz Saray’a giderken Akıncı’nın buna cevabı Cumhurbaşkanlığı basın ofisince servis edilmişti.

Röportaj birkaç gün sonra yayımlanacağından, ‘bayat’ olmayacak cevaplar almak üzere sorular sormalıydık. İki yıllık müzakere sürecine neler yaşandığı, satır aralarında nelerin gizlendiği gibi mevzular hakkında Anastasiadis’ten cevaplar almaya çalıştık.

Anastasiadis’in iki güçlü iddiası var.

Bunlardan biri ‘Türkiye’nin çözüm istemediği’ retoriği…

İkincisi ise ‘Akıncı’ya teklif ettim, ama reddetti’ dediği ‘durum tespiti belgesi hazırlama’ ve ‘ortak basın toplantısı düzenleme’ önerisi…

 

ORTAK BASIN TOPLANTISI ÖNERİSİ

Kıbrıslı Rum lider ‘ortak basın toplantısı’ndan söz edince Cenk’le birbirimize bakıyoruz. “Ne zaman yaptınız bu öneriyi, biz duymadık” diyorum.

1 Şubat’ta yapmış bu öneriyi…

Anastasiadis “Bilmediğiniz sadece bu değil, ama boş verin” diyor. Karşılıklı suçlama oyununa gelmeyeceğini söylüyor. “Mustafa ile dostluğumuza önem veriyorum” diyor. Başka ‘bilmediklerimiz’i söylemiyor.

Dışarıda Rum arkadaşlara soruyoruz ‘ortak basın toplantısı’nı. Onlar biliyormuş böyle bir öneriyi, Anastasiadis daha önce de söylemiş. Oysa bizde gündem olmadı.

Akıncı’nın buna vereceği yanıtı merak ediyorum doğrusu…

Belki ELAM’ın meclis sunduğu ve ortamı zehirleyen o meşhur kararın gündemde olduğu günlere denk gelmiş, bu yüzden istememiştir Akıncı…

Ama doğrusunu söylemek gerekirse, liderlerin basın karşısına beraber çıkmaları çok iyi olurdu. Bir ‘ilk’ yaşanırdı.

2009’da Talat da Hristofyas’a bunu önermiş, dönemin Rum lideri bundan uzak durmuştu. Talat-Hristofyas ilişkileri o gün bugündür hiç düzelmedi zaten…

Anastasiadis’e göre, önerdiği ‘durum belgesi’nde de tarafların pozisyonları, uzlaşılan ve uzlaşılamayan, az ya da çok yakın olunan konular listelenecekti.

Cumhurbaşkanı Akıncı ‘ortak basın toplantısı’ ve ‘durum tespit belgesi’ ile ilgili neler konuşulduğunu, neden reddettiğini veya reddetmediyse nasıl bir yaklaşım sergilediğini açıklayacaktır herhalde…

Zira ‘Cenevre’ye gidilir miydi, şartlı mı gidilirdi, ön şartsız masaya dönülür müydü’ tartışmaları arasında Anastasiadis bu söylemiyle maçı 1-0 yaptı gibi görünüyor.

 

AKINCI BAŞKA KONUŞUYOR, ÇAVUŞOĞLU BAŞKA

Ama skoru asıl değiştiren mevzu “Türkiye çözüm istemez, Akıncı’nın hareket alanı bellidir” yaklaşımı…

Kıbrıs Rum liderliği geçmişten bu yana bu retoriği çok kullandı. Anastasiadis de eski Başkan’ların izinden gidiyor. Gerçi “Kıbrıs sorununu Ankara ile çözerim” şeklindeki Kıbrıslı Türkleri by-pass etme yaklaşımı şimdiki Rum liderde yok, ama ‘Türkiye’nin çözümsüzlüğe oynadığı, kim olursa olsun Kıbrıslı Türk liderin Ankara’nın onayı olmadan adım atamayacağı’ tezi sokakta çok işe yarıyor.

Sadece Kıbrıslı Rumlarda değil, Kıbrıslı Türklerin önemli bir kısmı da böyle düşünüyor!

Bunun müsebbibi kuşkusuz Türkiye yöneticileridir.

Zira yarattıkları imaj tam da bu algıyı güçlendirecek cinstendir.

Nitekim Anastasiadis de masanın üzerindeki dosyalardan  TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun demeçleri çıkarıp gösteriyor. "Bakın" diyor, "Biz Akıncı ile konuşurken, Çavuşoğlu başka şeyler söylüyor.

Yalan mı?

Sadece Çavuşoğlu da değil üstelik… TC Cumhurbaşkanı Erdoğan mesela harita teatisinin yapıldığı gün çıkıp “Biz Erenköy’ü verelim, Güzelyurt ve Maraş’ı asla vermeyiz” demedi mi?

(Devam edecek)

 

ANASTASİADİS röportajını okumak istiyorsanız tıklayınız!

 

Bu yazı toplam 2753 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar