1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Anavatan edebiyatı gerçek bir fiyaskodur: TC’den KKTC’ye ambargo!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Anavatan edebiyatı gerçek bir fiyaskodur: TC’den KKTC’ye ambargo!

A+A-

Elye Üreticiler Komitesi dün yazılı bir açıklama yaptı…
Okudum, tüylerim diken diken oldu!

Anavatan edebiyatı gerçek bir 
fiyaskodur: TC’den KKTC’ye ambargo!

Komite adına Mehmet Bicen imzasıyla kaleme alınan açıklamada, “Ülkemizin en büyük ihraç kaynağı olan narenciye Türkiye Cumhuriyeti’nden ülkemize uygulamak istenen ambargo nedeniyle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da dalında kalmak üzeredir” denildi…

-*-*-

Uygulanmak istenen ambargo!
Kim uyguluyor?
Kim uygulamak istiyor?
Türkiye!
Kime?
KKTC’ye!
Neden?

-*-*-

Geçen sene “yeşillenme” diye bir hastalıktan söz edilmişti…
Bicen’in açıklamasından anladığımıza göre bu sene bizim Tarım Bakanlığı, bu hastalığın görülmediğini saptadı ve duyurdu…

-*-*-

Bicen diyor ki; “… narenciyenin ihracının engellenmesi için türlü türlü zorluklar çıkarılmaktadır. Üretici ve tüccar (ihracatçı) ortak bir şekilde bu ambargo sayesinde batma noktasına getirilmiştir”…

-*-*-

“… Bu yıl da ürünümüzün dalında kalmasına, yere dökülüp heba olmasına dayanacak gücümüz kalmamıştır. Buna müsaade edecek olanlar ile mücadele etme kararı aldığımızı ve ilk eylemi de 15 Ocak Çarşamba günü saat 16:00 da Güzelyurt Terminal Binası önünde gerçekleştireceğimizi tüm kamuoyuna bildirmek isteriz” diyen Bicen, şunları da ekledi:

-*-*-

“… Ülkemizde üreticinin bitirilme süreci 1994 yılında alınan ABAD kararları ile başlamış, süreç içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli nedenler ortaya koyarak ürünlerimizi gümrüklerden döndürmesi ile devam etmiş, Avrupa Birliği’nin birer Avrupa vatandaşı da olan Kıbrıslı Türklere gerekli iş birliği ve desteğini esirgemesi ile bugünlere kadar gelinmiştir.”

-*-*-

Yani önce ayrılıkçı devlet sevdamız nedeniyle, kısa adı ABAD olan Avrupa Birliği Adalet Divanı bize ilk kazığı attı…
Tabii ki kazığı kendi ağzımızla istedik sayılır…

-*-*-

Akabinde Türkiye gümrükleri sadece narenciyeyi değil, patatesi de, çeşitli gerekçelerle hep geri döndürdü!

-*-*-

Avrupa Birliği de görmezden geldi; elbette “haklı” sayılan sebepleri de vardı çünkü narenciyenin önemli bir bölümünü “ganimet” olarak elimizde tutuyorduk!

-*-*-

Ve başarısızlığımızın mutlak neticesi şimdi bir kez daha yüzümüze vuruyor!
Ancak başarısızlığın ötesinde, “Anavatan” edebiyatının da bir fiyasko olduğu, gözümüze gözümüze bir kez daha sokuluyor!

-*-*-

Bicen, “… Üretici için artık bıçak kemiğe saplanmıştır. Amacımız asla siyaset yapmak değildir. Amacımız üreterek bu ülkede var olabilmeyi başarabilmektir. Tüm üreticilerimizi, bu sektörden ekmek yiyen tarımcı, sanayici ve ihracatçı tüccarlarımızı eylemimize katılmaya destek vermeye, birlik olmaya, bu ülkede üreterek var olabilmek adına beraber mücadele etmeye çağırıyoruz.”

-*-*-

Üreticilerimize, Elye’ye sevgilerimizi iletiyoruz…


Türk’ten Türk’e Kazak kazığı!

Mücadele günlerinde, esnafımızı ayakta tutabilmek için, “Türk’ten Türk’e Kampanyası” vardı bir zamanlar!

-*-*-

Bunun, toplumsal ya da ulusal değil, bayağı küresel boyutunu düşünün!
Dünya’daki bütün Türkleri tek çatı altında toplamayı hedefleyen “Türk Devletleri Teşkilatı”nı!

-*-*-

Uzun bir süreden beri, Ersin Tatar kullanılarak, özellikle de Kıbrıslı Türklere, kısaca TDT denilen bu Teşkilat’ın bir “ilaç” olduğu yalanı söylenmektedir!

-*-*-

TDT’nin üyesi Kazakistan, Kıbrıs Cumhuriyeti ile her türlü ilişkisini geliştiriyor…
Kıbrıs Cumhuriyeti, Kazakistan’ın başkenti Astana’da büyükelçilik açtı, Kazakistan da Kıbrıs’ın Başkenti Lefkoşa’da büyükelçilik açacak… 

-*-*-

İki ülke arasında doğrudan uçuşlar da başlatılacak…

-*-*-

Acı olan nedir biliyor musunuz? 
Geçtim KKTC’nin zavallı yöneticilerini; hem onlara hem de onlar aracılığıyla bizlere sürekli yalanlarla “gaz” verenler; Kazakistan’a hiç sesini çıkaramıyor!

-*-*-

Yaşanan acı gerçeğin tam adı, “Türk’ten Türk’e Kazak kazığı”ndan başka bir şey değildir!


DiCarlo hasretimizi giderecek mi?

Kıbrıs sorununa çözüm bulma amaçlı müzakere süreci, çok sayıda “arabulucu” diplomatı gördü!
Tıpkı şarkı sözündeki gibi, “kimler geldi kimler geçti”…
Ajda Pekkan söylüyor bu şarkıyı…
Yabancı bir şarkı ama Türkçe sözleri, internetten aldığım bilgiye göre, Fatma Fikret Senes yazmış…

-*-*-

Evet, Kıbrıs müzakere süreci başlıyor ve bu yeni süreçte, sanırım Amerikalı diplomat Rosemary DiCarlo adını çok sık işiteceğiz…

-*-*-

Rosemary DiCarlo, BM Genel Sekreteri António Guterres’in Siyasi İşlerden Sorumu Yardımcısı…

-*-*-

Ülkesinin eski BM Büyükelçisi olarak görev yapan 78 yaşındaki DiCarlo, 2018’den beri António Guterres’in yardımcılarından biri olarak Siyasi ve Barış İnşası konularında yardımcılığını yürütüyor…

-*-*-

Resmi olarak “arabulucu” değil…
Temsilci olarak atanmış da değil…
Ancak, açıkça görülüyor ki, önümüzdeki ay Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’yi gezecek; “meselemizi” konuşacak ve Mart’taki “beşli” buluşmada da hazır olacak…

-*-*-

Çok üst düzey bu BM Yetkilisinin yani DiCarlo’nun “görevlendirilmesi”; olaya verilen önemi göstermesi açısından da dikkat çekicidir…

-*-*-

Kimler geldi, kimler geçti!
Ne diyordu şarkımızın sözleri?
“Kimler geldi hayatımdan, kimler geçti / Hiçbirisi hasretini gidermedi”…

-*-*-

Rosemary DiCarlo’ya, hasretimizi gidermesi adına başarı dilerim… 

(Fotoğraf: UN Photo/Loey Felipe)

un71047669.jpg

 

Bu yazı toplam 1904 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar