1. YAZARLAR

  2. Tacan Reynar

  3. Anayasa Değişikliği: Kral Çıplak Geziyor, Hâlâ!
Tacan Reynar

Tacan Reynar

Anayasa Değişikliği: Kral Çıplak Geziyor, Hâlâ!

A+A-

Nisan’da gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte Hükümet, yeni bir anayasa değişikliğini de toplumun onayına sunmak için çalışmalarını hızlandırmış durumda. 

Kamuoyu son zamanlarda yaşanan gelişmelerin yankılarını tartışa dursun, toplumun çok da gündemine getirilmeyen ve tartışılmayan bir anayasa değişiklik paketi ile karşı karşıyayız. Seçim yaklaştıkça bu konuda yapılan çalışmalar da hızlanmış durumda. Meclis Komisyon’unda da anayasada değişikliğe gidilecek maddeler konusunda belli ki bir uzlaşı yakalanmışa benziyor ve bu konuda çalışmalar neredeyse bitme aşamasında. Sonrasında da bu değişiklik önerileri meclis gündemine gelecek.

Hükümetin bu anayasa değişiklik önerilerinde neler var? 

Sadece yargıya ilişkin olan ve iki başlıkta toplanabilecek değişiklik önerileri şunlar:

Birincisi Yüksek Mahkeme Yargıçlarının emeklilik yaşı olan 65 yaşını 68’e ve Kaza Mahkemesi Başkanlarının emeklilik yaşını ise 60’tan 65’e yükseltmek.

İkincisi ise Yüksek Mahkeme’ye adli ve idari meselelerde verilen hükümleri yeniden ele alacak ve bunlar arasında bir uyuşmazlık varsa bir nevi içtihat birleştirme veya uyuşmazlığı karara bağlama/çözme mekanizması kuracak yeni bir adli yetki vermek. Bunun yanında Yüksek Mahkeme’nin yargıç sayısını da 8’den iki katına yani 16’ya çıkarmak.

Anayasa değişiklik önerisi bunlardan ibaret.

Başbakan Tatar’ın yaptığı açıklamaya göre bu değişikliklerin amacı Yüksek Mahkemede yaşanan tıkanıklığı ve yoğunluğu aşmak, mahkemelerin daha verimli çalışmasını sağlamak.

Mahkemede her gün koridorlarda davalara yetişmek için uğraşan, salonlarda binlerce dosya ile can hıraş mücadele eden, neredeyse gün be gün çöken yargıç odaları, artık günün ihtiyaçlarına cevap veremeyen ve müze haline dönmeyi hak eden tarihi binaları ile yargı bu anayasa değişikliği ile rahatlayacak!

Mahkemelerde gayri insani koşullarda tutulan tutukluları, poliste yattıkları taş yatakları, Meclis raporlarıyla, Mahkeme kararlarıyla insanlara işkence yapıldığı gün yüzüne çıkmışken, evet bu değişikliklerle yargı daha işlevsel hale gelecek!

Bunlar çok “dış” sorun kaldıysa o zaman daha “iç” sorunlara dair sorular soralım:

Acaba Yüksek Mahkeme’nin davaları hızlı bitirmemesinin sebebi “bitirecek” vakti ve olanakları olmadığı için mi?

Örneğin bugün bir istinaf başvurusunda bulunduğunuzda sadece dosya üzerinden inceleme yapan ve tanık dinlemeyen Yüksek Mahkeme’nin bu davaları alt mahkemenin “tecrübesiz” yargıcından daha geç bitirmesinin sebebi emeklilik yaşı mı?

Ya da sorun sadece Yüksek Mahkeme’nin yoğunluğu mu? 

Örneğin Anayasa değişikliği yapıldığında bu durumda şimdiki Kaza Mahkemesi Başkanlarının neredeyse tümü Yüksek Mahkeme’ye atanmış olacaklar. Bu durumda daha yargıçlığa yeni atanan kişiler Kaza Mahkemelerine başkan mı olacaklar? Şöyle düşünelim, şu anki en genç Kaza Mahkemesi Başkanları henüz 40 yaşını doldurmadı. Bu yargıçların tümü kaza mahkemelerinde deneyim kazanmadan nasıl 28 yıl Yüksek Mahkemede görev yapacaklar?

Bunlar ortaya çıkan sorular.

Ancak bilinmelidir ki, bugün yargının en büyük sorunu Yüksek Mahkemede davaların erken sonuçlanmaması veya oradaki yargıçların emeklilik yaşı değildir. 

En büyük sorun maalesef vatandaşların uğradığı yargı sistemi içindeki çifte standart ve bununla beraber etkin ve çağdaş bir yargı sisteminin olmamasıdır.

Suça itilmiş çocukların nasıl yargılandığını falan anlatmayacağım, başka bir örnek vereceğim:

Örneğin bütün hukukçuların bildiği gibi, Ağır Ceza Mahkemesi’nde kimin yargılanacağına Başsavcılığın karar vermesi, aynı suçtan birileri kaza mahkemesinde yargılanırken, başkalarının ağır ceza mahkemesinde yargılanmasıdır. Aynı suçlara farklı mahkemelerde, farklı yargı yerlerinde, farklı uygulamalarla, farklı cezalar verilmesidir. Çifte standart budur. Buradaki sıkıntı mevzuattan kaynaklanıyor. Ve bu durum, Başsavcılık kurumunun istediğinde keyfi hareket etmesinin önünü açarak vatandaşların adalete olan inancını ve güvenini sarsmasına yol açıyor.

Yargı bir bütündür ve sütunların birindeki çatlak bütün adalet sistemini geri dönülmez biçimde derinden etkiler.

Meclis anayasa değişikliğinde yargıçların emeklilik yaşları için düzenleme yapmakla vakit kaybedeceğine, sistemin pratiğinde yaşanan ciddi sıkıntıların çok temel bazı yasal düzenlemelerle aşılabileceğini görmeli ve bunları düzeltme yoluna gitmelidir.

Bu kadar sorun varken bunların görülemiyor olmasının sebebi nedir? Belki de kurulu düzenin devamını isteyenler bu sorunları görmek istemiyorlardır. Değil mi?

Yoksa “kör kör parmağım gözüne” bu kadar açık sorunların konuşulmamasının sebebi başka bir şey olamaz.

Gerek Yüksek Mahkemedeki yoğunluğu, gerek Başsavcılığın yargı içinde yarattığı sıkıntıları, polisteki ayyuka çıkan adaletsizlikleri aşmak için kolaylıkla yapılabilecek o kadar basit değişiklikler var ki, bunlar neden yapılmıyor da yargıçların emeklilik yaşının yükseltilmesi amacıyla anayasa değişikliği için vakit kaybediliyor, anlam veremiyorum.

Gerçi yaratılan kurulu düzenin, herkesin bekçilik rolünü en iyi şekilde yapması üzerinde şekillendiğini düşündükçe ve ne Meclis’te halkın içinde olmayan, ne de Kristal Kalelerde oturup aşağıya bakanların derdinin toplumun derdi olmadığını da anladığımızda bu yaşananlar çok da anlamsız gelmiyor.

Kral çıplak gezerken, şimdilik siz yaş 65 mi olsun 68 mi olsun bununla topluma vakit kaybettirmeye devam edin.

 

Bu yazı toplam 2520 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar