1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Anayasa Referandumu’nun düşündürdükleri
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Anayasa Referandumu’nun düşündürdükleri

A+A-

Sonucundan bağımsız olarak Anayasa değişikliği sürecinden demokrasimiz açısından çıkarılması gereken dersler vardır.

Halkın bir yıl önce oylarıyla Meclis’e gönderdiği Milletvekilleri, bir yıldan az bir sürede yoğun çalışmalar yürütmüş ve ortaya bir paket çıkmıştır.

Anayasa gibi önemli bir belgede özellikle Kıbrıs’ın kuzeyindeki rejimle ilgili uluslararası alandaki algıyı tamamen ters yüz edebilecek köklü değişiklikler yapılması böylesi kısa bir sürede mümkün müydü?

Gerçek manada bir sivilleşme için pek çok unsurun bir araya gelmesi gerekir. Türkiye ile ilişkilerin sağlıklı bir temele oturtulması için yürünmesi gereken yol, kendi kendimizi yönetme konusunda her yönden gerekli kapasiteyi ortaya koymamız ve benzeri konularda yaşanacak pozitif ilerlemelerle birlikte Anayasa’nın da normalleşmesi, çağımıza yaraşır bir içeriğe kavuşması mümkündür.

Tüm bu konularda yeterli ilerleme kaydedilmediği bir aşamada ve üstelik kısıtlı bir zaman aralığında teknik bazı düzenlemeleri içeren bir paket halkın onayına sunulmuş oldu.

Bu teknik düzenlemeler uzun zamandır sürekli eleştirilen birtakım temel noktaları içeriyordu.
Örneğin yargının yavaşlığı konusu…
Yapılacak düzenlemelerle yargının daha hızlı karar üretmesi için müsait koşullara ulaşılacaktı. Ancak gördük ki mahkemelerde yıllardır sürünen yurttaşlardan bazıları dahi bu somut gerçekliği göz ardı ederek bu Anayasa değişikliğini ele alabildi.
Örneğin Meclis’in verimliliği konusu…

Mantıken, Meclis İçtüzüğü’nde yapılan değişikliklerin ardından bu paketle gündeme gelen Meclis’in yaz tatilinin kısaltılması veya milletvekili dokunulmazlığının büyük oranda kısıtlanması gibi toplumda kolaylıkla kabul görebilecek birtakım değişiklikler, Meclis ile ilgili bugüne kadarki tüm eleştirilerin hilafına, göz ardı edilebildi ve konu bambaşka noktalara çekilebildi.

Dahası, bu denli üzerinde kolay uzlaşı sağlanabilecek unsurlar içermesine rağmen ve Meclis’teki somut uzlaşıya rağmen Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu dâhil olmak üzere CTP dışındaki Meclis’te temsil edilen ve edilmeyen tüm partilere mensup siyasilerin ikircikli yaklaşımları da bu ülkede hâlâ siyaset yapmanın üzüm yemek için değil bağcıyı dövmek için yapıldığının bir göstergesine dönüştü.

Tamamen iyi niyete dayalı yoğun çalışmaların ürünü olan bir pakete ilişkin sivil alanda mikrofona yakın olanlar tarafından yapılan yorumlar ve ortaya konan tavırlar, referandumun sonucundan bağımsız olarak belli çevrelerin değişime yeterince hazır olmadığının bir göstergesiydi bana göre.

Demokrasi, eğer dünyadaki değişimlerin hızına ayak uydurmamıza hizmet ediyorsa bir değer ve nitelik göstergesidir. Bu süreçte gördük ki bölgemizdeki hızlı değişimlere rağmen biz demokratik süreçlere bağlı olarak sivilleşmeyi de içerecek, kendi evimizin efendisi olma arzumuzu da somutlaştıracak küçük adımları dahi atmaya henüz hazır değiliz.

Bu realite demokrasiden vazgeçmemiz sonucunu elbette doğurmamalıdır. Ancak bu referandum sürecinden gerekli dersleri çıkararak yolumuza devam etmemiz gerektiği tespitini yapmamızda yarar vardır.

Ekonomik konulardaki zorunlu değişimden söz ettiği vakit Ahmet’e, hukuk düzenine ilişkin değişim için çalışıp çabaladığı vakit Mehmet’e bir kulp bulup fütursuzca verip veriştirenlerin etkinliğinde bu toplumun değişim idealini ete kemiğe büründürmesi ne derece mümkün olabilecektir? Dahası, ne Ahmet’in ne de Mehmet’in siyasal alanda aktif olmaya dair bir şevki kalacaktır günün sonunda.
Gerçek olan şudur: Var olabilmek için pek çok alanda acil reformlara ihtiyacımız vardır.
Liderlik sergilenmeli, birileri elini taşın altına koymalıdır. İdare-i maslahatla bir yere kadar gidilebilir. Demokrasi, “aman şunun tepkisini çekmeyelim, aman şu da itiraz etmesin” demek değildir. Demokratik zeminde varoluş için yürünmesi gereken bir yol vardır ve yürünmelidir. Eğer Meclis aritmetiği koalisyonu dayatıyorsa, koalisyonların oluşumu bu çerçevede değerlendirilmelidir. Eğer bu da mümkün olamayacaksa, “demokrasilerde çareler tükenmez”…

Bu yazı toplam 2108 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar