‘Nefreti silelim, adayı ancak barış kurtarır’
En yakınlarını Kıbrıs’ta yaşanan çatışmalarda kaybettiler, ‘bu acı bir daha yaşanmasın’ dediler: Andreas Kolombos ve Alper Bekir, YENİDÜZEN ve Haravgi’ye konuştu
En yakınlarını Kıbrıs’ta yaşanan çatışmalarda kaybeden Andreas Kolombos ve Alper Bekir, yeni neslin aynı sıkıntıları yaşamaması için ‘nefreti silme’ çağrısı yapıyor, “adayı ancak barışın kurtaracağına” inanıyor.
Derya ULUBATLI-Kostas PİTSİLLOUDES
Kıbrıs’ın 11 yıl boyunca devam eden çatışma sürecinin farklı dönemlerinde sevdiklerini kaybeden Andreas Kolombos ve Alper Bekir yaşadıklarını anlattı, aynı şeylerin yeniden yaşanmaması için ‘barış’ çağrısında bulundu.
Alper Bekir, 44 yaşındaki babası 1964 döneminde Kıbrıslı Rumlar tarafından öldürülen bir Kıbrıslı Türk…
Andreas Kolombos ise benzer bir acıyı 1974 yılında 19 yaşındaki kardeşinin kaybıyla yaşayan bir Kıbrıslı Rum…
En yakınlarını Kıbrıs’ta yaşanan çatışmalarda kaybeden bu iki insan, yeni neslin aynı sıkıntıları yaşamaması için ‘nefreti silme’ çağrısı yapıyor, “adayı ancak barışın kurtaracağına” inanıyor.
Babasının öldürüldüğü dönemde ‘intikam alır gibi’ iki taraftan kişilerin birbirini vurduğunu söyleyen Alper Bekir, bu yapılanları tüm topluma mal etmenin yanlış olduğunu savunuyor. Bekir, “Ben babasız büyüdüm, başka çocukların böyle büyümemesi için barış mücadelesi vermeye devam edeceğim” diyor. Kardeşinin ölümünü gözyaşları içinde anlatan Andreas Kolombos ise 1974’te yaşananların iki taraf için de haksızlık olduğunu ve Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıslı Türklerin de acı çektiğini vurguluyor. Kardeşiyle aynı çatışmada ölen bir Kıbrıslı Türk askerin mezarını da ziyaret ettiğini anlatan Kolombos, “babam ölmeden bize ‘Kıbrıslı Türklere düşman olmayın’ dedi. Aramızdaki nefreti silmeli ve birbirimize güvenmeliyiz” şeklinde konuşuyor.
1964’te babası öldürülen Alper Bekir:
“Babam ölümünden bir hafta sonra, ağaç dibinde bulundu”
1964’te babası öldürülen Alper Bekir: “Ben babasız büyüdüm, başka çocukların böyle büyümemesi için barış mücadelesi vermeye devam edeceğim”
1974 öncesi Larnaka’ya bağlı Aytotoro köyünde yaşayan Alper Bekir, babası Bekir Ethem’in 1964 yılında, 44 yaşındayken köydeki Kıbrıslı Rumlar tarafından öldürüldüğünü anlatıyor. Kendisinin o dönem 9 yaşında olduğunu belirten Bekir şöyle devam ediyor:
“Köyümüz karışık nüfuslu bir köydü. 750 civarı Türk, 500 civarı da Rum vardı. O dönem sürekli karşılıklı birileri öldürülüyordu. Babamdan önce de bir Kıbrıslı Rum öldürülmüştü. Sanki intikam alır gibi bir Kıbrıslı Rum’a karşı bir Kıbrıslı Türk öldürülüyor ve bu bir döngü şeklinde devam ediyordu. O gün babam ovaya gitmişti. Annem, sanki bir şeyleri anlamış gibi birkaç kez ona ‘gitme’ dedi. Babam buna rağmen gitti. Babamı ovada bulup alnından vurarak öldürdüler ve bir ağacın dibine koydular. Bir hafta boyunca nerede olduğunu bulamadık ama annem öldüğünden emindi. Bir hafta boyunca sürekli ağladı. Babamın üzerine binip gittiği katır aynı gün eve dönmüştü ancak babam dönmedi. Bir hafta sonra bir çobanın köpeği tarafından ağaç dibinde bulundu”.
Babasının Barış Gücü askerleri tarafından alınıp eve getirildiğini söyleyen Bekir “babamı arabada getirdikleri sırada önce ayaklarını gördüm, bu anı hiç unutamıyorum” diyor.
“Ben babasız büyüdüm, başka çocukların böyle büyümemesi için barış mücadelesi veriyorum”
Öldüren kişiyi tahmin ettiklerini de ifade eden Bekir, 10 yıl boyunca bu kişiyle köyde yüz yüze baktıklarını ancak 1974’te köyden göç ettikten sonra bu kişiyle ilgili şüphelerini aldıkları başka duyumlarla da kesinleştirdiklerini anlatıyor.
Babasının şu an Kıbrıs’ın güneyindeki Geçitkale Türk Mezarlığı’nda gömülü olduğunu da dile getiren Bekir, arada bir mezarı ziyarete gittiklerini söylüyor.
Babası bir Kıbrıslı Rum tarafından öldürülmesine rağmen hiçbir zaman Rumları düşman olarak görmediğini vurgulayan Bekir, “yıllarca adaya barış gelmesi için aktif oldum, olmaya da devam edeceğim” şeklinde konuşuyor.
Bekir şöyle devam ediyor: “Hiçbir zaman Rumları kötülemedim. Babamı öldüren Rumlara bile kin duymuyorum. Bu yüzden ailemden de eleştiri aldım. Amcalarım uzun süre bana küs kaldı. Çok bedel ödedim ancak ben babasız büyüdüm, başka çocukların da babasız büyümemesi için barış mücadelesi vermeye devam edeceğim”.
“Artık kimsenin ölmeyeceği, sağlam ve kalıcı bir barışın temelleri atılmalıdır”
Ailesinin olaylara biraz daha duygusal yaklaştığını ifade eden Bekir, kendisinin çerçevenin bütününü görmeye çalıştığını ve bu yüzden Kıbrıslı Rumları düşman olarak nitelendirmediğini vurguluyor. Bekir şunları söylüyor: “Yaşananlardan dolayı Rumlara kin duymuyorum çünkü ben sadece sonucu değil, süreci görmeye çalışıyorum. Yaşananları, arka planını ve sebeplerini de görerek değerlendirmeye çalışıyorum. Bu yüzden barışı savundum, savunmaya da devam edeceğim”.
Günümüz gençlerinin de kalıcı barış için mücadele etmesi gerektiğini savunan Bekir şöyle devam ediyor: “Sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, gençler sürekli bir araya gelerek barış mesajları vermeli, umudu canlı tutmalıdır. Geçmişte yapılan hatalar yapılmamalıdır. Artık kimsenin ölmeyeceği, sağlam ve kalıcı bir barışın temelleri atılmalıdır”.
1974’te kardeşi öldürülen Andreas Kolombos:
“1974 iki taraf için de büyük bir haksızlık”
1974’te kardeşi öldürülen Andreas Kolombos: “Babam ölmeden bize ‘Kıbrıslı Türklere düşman olmayın’ dedi. Aramızdaki nefreti silmeli ve birbirimize güvenmeliyiz”
20 Temmuz 1974 tarihinde Mağusa Limanı’nda askerlik yapan kardeşinin Kıbrıslı Türk askerler tarafından öldürüldüğünü dile getiren Andreas Kolombos, kardeşinin öldürüldüğü zaman 19 yaşında olduğunu söylüyor. Kolombos olanları şöyle anlatıyor: “Kardeşim Artemis Kolombos 1955 yılında Mağusa’nın Milya (Yıldırım) köyünde doğmuştu. Çatışma olduğu dönem askerliğinin ikinci yılında ve 19 yaşındaydı. 20 Temmuz 1974 sabah 9.00 sularında, aralarında kardeşimin de olduğu 21 Kıbrıslı Rum asker Mağusa’da Kıbrıslı Türklerle çatışmaya girdi. Aldığımız duyumlara göre kardeşim çatışmada ilk ölen kişi oldu ancak o gün orada iki taraftan da kayıplar verildi. Kardeşimi şu an Maraş’ın asker denetimindeki kısmında kalan Stavrou bölgesine gömdüler. Tam olarak nerede gömülü olduğuna dair görgü tanıkları var. Şu an kayıp şahıslar listesinde kardeşimin de adı var ancak nerede gömülü olduğunu bilmememize ve defalarca Kıbrıslı Türk yetkililere kardeşimin kemiklerini alıp güneye getirmek istediğimizi söylememize rağmen henüz bir sonuç alamadık”.
“Kardeşimle aynı çatışmada ölen bir Kıbrıslı Türk’ün mezarını ziyarete gittim…”
Savaş boyunca kardeşi gibi birçok genç askerin de öldüğünü ifade eden Kolombos, 1974’te yaşananların iki taraf için de büyük bir haksızlık olduğunu vurguluyor. Kapılar açıldıktan sonra orada ölen Kıbrıslı Türklerin ailelerine de ulaşmaya çalıştığını anlatan Kolombos şöyle devam ediyor: “O çatışmada kardeşim gibi ölen Kıbrıslı Türkleri de bulmaya çalıştım. Kapılar açılınca bazı araştırmalar yapıp bir tanesinin ailesine ulaştım. Beni onun mezarına götürdüler. Onu ziyaret ettim çünkü yaşananların iki taraf için de haksızlık olduğuna inanıyorum. Her iki tarafın da insanları öldü. Niyetim diğer kişileri de bulup mezarlarına gitmekti ancak ilkine gittikten sonra diğerlerini ziyaret edecek gücü kendimde bulamadım. Hangi milletten olursa olsun, kimsenin bir canı almaya hakkı olmamalı. Hem ben hem de ailem kardeşimin kemiklerini bir an önce Larnaka’ya getirip ona bir mezar yapmak istiyoruz”.
“Babam ölmeden bize, ‘Türklere düşman olmayın’ dedi”
Babalarının kardeşinden 4 yıl sonra, 1978 yılında kalp krizinden öldüğünü söyleyen Kolombos, bu ölümde babası Yorgo’nun oğlu için duyduğu üzüntünün de payı olduğuna inandığını belirtiyor. Yaşananlara rağmen babasının hiçbir zaman kendilerine düşmanlık aşılamadığını vurgulayan Kolombos yaşamı boyunca Kıbrıslı Türkleri ‘kardeş’ olarak gördüğünü ve görmeye de devam edeceğini aktarıyor. Kolombos şunları anlatıyor: “Altını çizmek istiyorum ki hiçbir zaman Kıbrıslı Türklerden nefret etmedim. Kardeşimi öldürdükleri için intikam duygusu beslemedim. Aksine, onlarla güçlü arkadaşlıklar kurup herkese onları kardeş olarak görme mesajı vermek istedim. Babam da ölmeden önce bize bunu öğütlemişti. ‘Türklere düşman olmayın, intikam almaya çalışmayın’ demişti. Bu yüzden ben de, 4 kız kardeşim de Kıbrıslı Türklerle iyi ilişkiler içerisindeyiz”.
“Birbirimize güvenmeli ve aramızdaki nefreti yok etmeliyiz”
Adayı bölmek isteyenlere inat bir arada durulması gerektiğine inandığını söyleyen Kolombos, “aynı hataları yapmamak için bir bütün olmalı, birbirimize güvenmeyi öğrenmeli ve aramızdaki nefreti yok etmeliyiz” şeklinde konuşuyor.