Andreas Mavroyannis: “Nami ile sarılıp ağladık”
Eski Müzakereci Andreas Mavroyannis, Crans Montana’da BM Genel Sekreteri çıkmazı ilan ettiğinde, “Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ile sarılıp ağladık” dedi.
Eski Müzakereci Andreas Mavroyannis, 7 Temmuz 2017 sabah saatlerinde Crans Montana’da BM Genel Sekreteri çıkmazı ilan ettiğinde, “Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ile sarılıp ağladık” dedi.
Mavroyannis, istifasının ardından Alithia’ya verdiği özel röportajda, Türkiye’de ve Güney Kıbrıs’ta seçim dönemlerinin yakın oluşu ve bunların Kıbrıs sorununun çözüm çabalarıyla olan bağlantısından dolayı 2022 içerisinde özlü bir hareketlilik beklentisi olmadığını söyledi.
Güneydeki Başkanlık seçimlerine kadar görevde kalmayı yeterince meşru ve faydalı görmediği için istifa ettiğini kaydeden Mavroyannis, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasını engelleyen şeyin kendi istifası olmadığını da belirtti.
Mavroyannis, gazetenin manşete çektiği söyleşide, 7 Temmuz 2017’de Crans Montana’da Genel Sekreter’in konferansın sonuçsuz kaldığını açıkladığı sabah saatlerinde Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ile sarılıp ağlamalarının, görevi sırasında yaşadığı en dramatik an olduğunu belirtti.
Habere göre, adının, AKEL’in başkan adayı seçenekleri arasında liste başı olduğu hatırlatıldığında, adının dillendirilmesinin kendisine onur verdiğini belirterek, “bazı ön şartlar ve konjonktürlere göre, adaylığa talip olma ihtimalim var” dedi.
Güneyin Güven Yaratıcı Önlemler teklifinin, paket olarak Maraş perspektiflerini de canlı tutarak, çıkmazdan çıkaracak bir teklif olduğunu savunan Mavroyannis “Maraş iade edilmeden ne çözüm olabilir, ne de prosedürün kazanımları temelinde müzakerelere devam edilebilir” iddiasında bulundu.
Mavroyannis, BM parametreleri çerçevesinde diyaloğa dönüşe kadar çabalara devam edilmesi gerektiğini söyledi. Türk tarafının şartlarının kabul edilemeyeceğini savunan Mavroyannis, Türk tarafının tutumunun uluslararası unsurun katkısıyla verimli müzakere kapısını açacak şekilde değişmesi dileğinde bulundu.
AB’nin 15 yıldır var olan Rus doğal gazına bağımlılığından kurtulma gayretinin Ukrayna meselesiyle daha da şiddetlendiğini ancak Doğu Akdeniz’in tek alternatif olmadığını vurgulayan Mavroyannis, şöyle devam etti:
“Bizim önceliğimizin kendi iç ihtiyaçlarımızı acilen kendi doğal gazımızla karşılamak ve Kıbrıs Türk toplumuna da sunmak olması gerektiğini yıllardır söylüyorum. Bunun gerek siyasi, gerek stratejik, gerek ülkenin ekonomik karışımı için önemi büyük olur. Bunun sonrasında, sözü edilen diğer bütün şeyleri olabildiğinde, ilgili konumumuzun iyileşmesine katkı sağlar. Keşke Avrupa’nın enerji güvenliğinin iyileşmesine de katkı sağlayabilsek ancak Kıbrıs’ın enerji izolasyonunun kaldırılması AB’nin enerji güvenliğinin güçlenmesi demek olur.”
Mavroyannis’e ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Victoria Nuland’ın Yunanistan ve Kıbrıs’ın güneyinin Türkiye ve İsrail ile enerji işbirliği olanaklarını araştırdığı ziyaretine de değinerek, “Doğu Akdeniz’de herkesin katılımıyla enerji işbirliği fikrinde kötü hiçbir şey yok” dedi.
Mavroyannis, söyleşiyi şu sözlerle tamamladı:
“İşbirliği saygıyı, Deniz Hukuku da dahil uluslararası hukuk kurallarının uygulanmasını, yasadışı işgale, denizde süregelen emrivakilere, şiddet kullanma tehdidine son verilmesini gerektirir. ABD’den Kıbrıs sorununun adil çözümünden geçen sağlıklı bir işbirliği ve ilişkiler dokusu yaratılmasına yapıcı katkı koymasını bekliyoruz.”